Fanatizm ve cehalet özgürlük istemez daima açtır, doymadığı sürece insanlığı bekleyen felaketin adını koyamazsınız.
Cehaletin hızla büyüdüğü bir memlekette önce akıl sonra insanlık ölür. Güç daima cahil ve eğitimi düşük insanlara hükmeder, işte burada cehalet bundan cesaret alırken, akıl ve bilim yerine inaçlara olan bağlılığının verdiği güçle tükeniş başlar.
Gerçek anlamda din duyarlılığının akıl ve bilimle bir arada yaşaması, modern ve uygar toplumlarda barış huzur ve mutluluğu getirir. Bugün din duygularını siyasetin ortasına çekenlerin bu gerçekleri göz ardı etmemeleri gerekir. Olası bir siyasal krizin yaşanması, tüm yaşamsal değerlerimizin bir anda tükenmesiyle mutsuz bir toplum haline gelmek demektir. Bugün fanatizm ve cehaletin hakim olduğu anlayışın bir araya getirdiği toplumsal travmanın tamiri mümkün olmayacaktır. Birileri Fanatizm gücününün sonrasında cehaletin hakimiyetiyle yarattıkları felaketi görmeliler, yoksa ileriye değil geriye daima geriye gidişin önününü almak mümkün olmayacaktır. Fanatizm ve cehalet çöküşün adıdır başka bir isim bulamazsınız.
Yeni Türkiye ya da ılımlı İslam son Osmanlı, çağdaş cumhuriyetin önüne getirilmek istenen sistemin adı, peki Türkiye böyle bir bölünmenin içinde yer alabilir mi?
Dolaysız özde bir değişim anlayışının yok sayıldığı bir demokrasi yaşayabilir mi?
Bağnaz cahil cühela kültürün hızla hakimiyeti altına girmiş bir toplum, demokratik haklarını kullanmak istediğinde ne yapacak?
Anayasanın 25-26 maddeleri, düşünceyi özgürce herkesle paylaşma hakkı tanıyor. Ama özellikle yazar düşünür sanatçı tüm çağdaş değerlerin savunucusu olanlar bunu paylaşamıyor korkuyor.
Bir toplumda düşünen yazan konuşan aydınların korkarak yaşaması demek, cehaletin daha önde kalmasını istemek demektir. Sayılı günler var eski bir yıldan yeni bir yıla girmeye. Geçmiş yılı anlatacak olursak, özellikle insan olmanın ve gelecek endişesinin kaybolduğu bir yıl desek daha doğru olacak.
Akıl ve bilim değerlerinin yok sayıldığı, inanç saygınlığının siyasetin içine sokularak toplumun din narkozuyla uyutulduğu yıllar. Yani buna aklın tüketildiği yok edildiği bir yıl yada yıllar demek daha doğru olacak. Mutsuz bir toplum, ve inadına Fanatizim gösterisi yapanların yarını düşünmeden hazırladıkları adını koydukları yeni Türkiye.
Fanatizim daima cehaletle birlikte yaşar aç kaldıkça tehlikelidir daima doymak ister, ama bugün insan aklının satın alındığı bir düzenin içinde Fanatizm Rönesansı hiç sevmez. Rönesansı sevmeyenler bu ülkede o kadar çok ki, sanat ve sanatçıya bile özgürlük tanımayanların hakim oldukları yönetim anlayışı, bir gün gelecek fanatizm ve cehaletin nasıl bir felaketi getirdiğinin farkına çok geç varacaklar. Tüm çağdaş akıl ve bilim değerlerinin, cumhuriyetin, aydınlığın, demokrasinin, adalet ve özgürlüğün anlamını işte o zaman anlayacaklar. Celladına aşık olmuşsa bir millet, ister ezan ister çan sesi dinlet, itiraz etmiyorsa sürü gibi illet, müstehaktır ona her türlü zillet. Fanatizm ve cehaletten çıkan sonuçun adı. Özgür olmak özgür bir toplum olabilmek bir ulusun tek istediği budur.
Dünyanın hızla kendini sorguladığı bir dönemde, ileri demokrasiye olan özlem insan hak ve özgürlüklerine susamış bir toplum, işte bu toplumun milletin adı Atatürk devrimlerinin cumhuriyetin adı olan Türkiye Cumhuriyeti, bunun başka bir adı var mı?
Ben acıyla sıkıntılarla dolu zor yılların ardından yeni bir yılda, demokrasinin cumhuriyetin Atatürk sevgisinin ve kısacası Özgür olmanın yaşanacağı bir yılı özlüyorum. Mutlu bir toplum olmak, sanatın sanatçının özgür olduğu, çağdaş bir cumhuriyet beklediğim istediğim özlediğim budur. Türk halkı bunu başaracaktır buna inanıyorum. Bu inancımla yeni mutlu özgürlüklerin yaşanası bir yıl diliyorum…
Prof. Dr. Levent Seçer