9.BÖLÜM VE 24. KISIM
Müdürlüğünü sürdürmüş olduğum okulun sondurumu.
Sonrasında vedalaşıp, karakoldan ayrıldım. Okula gelir gelmez öğretmen ve çalışanları toplantıya çağırdım. Olup bitenler hakkında gerekli olan bilgiyi aktardım. En kısa bir süre içinde gecemizi gündüz edip, onarım tamamlanmasını sağlayalım, diye tembihledim. O kâbus dolu günden sonra, geceli gündüzlü çalışılarak okulu öğretime hazırlamış olduk. Bu sayede, ortaokul ve ilkokul öğrencilerine daha iyi hizmet verilmesini sağlamış oldum. Hele hele 12Eylül 1980 de bir pazar gününe kadar bu okulda görevimin başında bulundum.
Aradan gecen yıllara bakıyorum da, şimdi o pırıl pırıl bırakmış olduğum okul, harabe haline getirilmiştir. O tarihi bina, çürümeye terk edilmişti.
12 Eylül 1980 de yapılan zulüm ve işkenceler sonrasında tedirgin olan insanlar göç etmeye başladı. Bu nedenle de öğrenci sayısı azaldı. Bu okulun tekrar elden geçirilip onarılması gerekirken, hemen yanı başında iki derslikli yeni bir okul yapıldı. Gereksizce yapılan bu okulun varlığı, o binanın daha çok bakımsız kalmasına neden oldu.
Kültür hizmeti dışında, birilerine barınak olarak verildi. O kişide, kışın tavan ve tabanı sökerek, ısınmasında kullandı. Malum şahıs, okulu virane haline getirinceye kadar, bu okulda kaldı. Ne zaman ki kendine barınacak yer kalmayınca, çıkıp gitti.
Halkın emeğiyle meydana getirilmiş olan bu okulun, başka bir özelliği daha vardı. 24 Kasım 1928’de uygulamasına başlanılan Harf Devriminin ilk şahitlerindendi. Bu okul o dönemde köyümüzün üstüne doğan ilk güneşimizdi. Ben bu okulda okudum. Bu okulda öğretmenlik yaptım. Bu okulda müdürlük hizmeti verdim. Hepsi bir yana, bu okul benim nazarımda bir ibadethane gibiydi. Orası okul değil, çok önemli bir tarihi eserdir. Böyle bir eserin yok olup gitmesine göz yumanlar, tarih önünde sorumludurlar. Onları ne tarih affedecek, nede o külliyenin yapılışında emeği olanlar. O okulu yapan insanların o gün ve sonrasında, içlerinde duydukları gurur ve yaşadıkları heyecanı unutmamak gerekir. Böyle bir eserin yok olup gitmesi, onu meydana getirenlere karşı büyük bir saygısızlıktır.
Bu durumun farkına varan İstanbul’daki dernek yöneticileri, okulun yeniden kültür hizmetine kazandırılması için, bir miktar para toplayarak, Belediye Başkanına verdiklerini beyan ettiler. Amaçları babalarının ve kendilerinin hatırası olan bu okulun yok olmasının önüne geçmekti. Bu insanların her birinin bu okulda ayrı ayrı hatıraları mevcuttu. O nedenledir ki, bu duyarlılık içinde, bu okulu harabe olmaktan kurtarma çalışmalarını yaptılar. Manevi değeri yüksek olan bu tarihi külliyenin yok edilmeden kurtarmak ve yeniden köy halkının hizmetine kazandırmaktı. Bu duyarlı gençlerin amacı, tarihi öz geçmişi olan bu okulun yok olup gitmemesi için, burasının köy kütüphanesi, düğün salonu veya yetişkinler eğitim merkezi gibi faaliyetleri içine alan bir biçimde kullanılmasını sağlamaktı. Köy halkının birçokları 12 Eylülçülerin baskısı sonucunda, çok büyük zarar görmem sonucunda Balıkerir’e tayin edildim. Köylülerin büyük çoğonluğuda bu gibi nedenler nedeniyle çeşitli illere göçmeleri sonucunda öğrenci yetersizliği ortaya çıkmış olmasıydı. Bu göç sonucunda, boş kalan binanın atıl kalmasının önüne geçilerek, köylünün kullanımına sunulmasını sağlanmış oldu. El emeği göz nuru olan o güzelim tarihi binanın, bu şekliyle çürümeye terk edilmesi ve ilgisiz kalınmasının önüne geçilmiş olundu.
DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair