6.BÖLÜM -1. ÖYKÜM
MÜRSEL’IN YAŞAM ÖYKÜLERİ
PARMAĞIMA ÇEKİÇİ VURDUM
Babamın en küçük oğlu olduğumdan, beni çok severdi. Bende her gün babamın yanından hiçbir zaman ayrılmazdım. Babamda herhangi bir iş yapmak istediğinde, yapacağı iş ne ise, işin yapılış şeklini önce bana tarif ederdi. Sonrada o işi mutlaka bana yaptırtıyordu. Bende göstermiş olduğu işin nasıl yapılacağını dikkatlice dinlerdim. Sonrasında en ufak hata bile yapmadan, başlardım yapmaya. Göstermiş olduğu işi yapıp başardığımda benden gururlanır ve aferin oğlum harikasın bu işideyapmayı başardın, diyordu.
O küçük yaşımda babamın göstermiş olduğu işleri başarıyla yaptığımdan ötürü, babamın gurur kaynağı olmuştum. Hele ilkbahar ve yaz ayları geldiğinde, ikimizin de günleri arılıkta geçiyorduk. Bana kovanları temizletiyor, eksik çerçevelerin üzerine az bir petek ekleterek, çerçeveleri tekrar kovanlara koydurtuyordu. Kovanlarda noksan olan çerçeveler olduğunda, kovanın ölçüsüne uygun yeni çerçeveler yaptırtıyordu. Öğle vakti olunca namazını kılmaya camiye giderdi. Tekrar eve döndüğünde, annemin yaptığı yemeği birlikte yiyor ve peşine de ayranımızı içerdik. O arada babama aklıma takılan soruları sorup dururdum. Babam da beni kırmazdı, çocukluğundan başlar o ana kadar başından geçenleri anlatırdı. Sonrasında da, bak ulan yaramaz yine bana hiç anlatılmayacak konuları anlattırdın. Bir daha bana soru sorup durma, diyor ve başımı okşardı. Sonrasında hadi git arkadaşlarınla biracıcıkta oyun oynayıp gel, derdi.
Bende yanından ayrılıp azıcık dolaştıktan sonra, tekrar yanına gelip oturuyordum. Tabi oyun oynamaya gitmediğimi anlar ve madem oyuna gitmeyip geri geldin, o zaman bu çekici eline al bakalım, gördüğün bu boş kovana çerçeve yap. Bakarsın yarın arı kovanının birisi oğul verir, bizde şimdiden hazırlık yapalım, dedi.
Bende çekici elime aldım ve başladım, çerçeve yapmaya. Babamda her zaman olduğu gibi, beni izlemeye başlardı. Bir ara dikkat et çekici parmağına vuracaksın demeye kalmadı ki, çekici parmağıma vurdum. O acı içinde, çekici fırlatıp attım. Başparmağımı ağzıma aldım ve acısından zıplamaya başladım. Babam yanıma geldi ve elimi yanı başından akan soğuk suya tuttu. Sonrasında, ben sana demedim mi çivi çakarken dikkati ol. Gözün başka yerlere bakmasın. Sonra çekici parmağına vuracaksın? İşte şimdi çekici parmağına vurdun. Sonrada sanki başkaları vurmuş gibi, zıplıyor ve ağlıyorsun? Bu yaptığın hareketler erkek adama yakışmaz oğlum, dedi.
O anda sanki bu acıyı unuttum, elimi elinde hızla çektim. Ya zaten acımıyor, ben şaka yaptım, dedim.
Bu sözüme karşılık, ha işte böyle aferin sana. Erkek adam dediğin böyle olur. Şimdi git annene söyle bize bir demli çay yapıp getirsin, dedi.
Parmağımın acısıyla anneme koşup giderken, damla damla yere akan kanı gördüm. Annem kanı görmesin diye, parmağımı gömleğimin kolunun içine saklayarak annemin yanına gittim.
Elimin gömleğin kolu içinde olduğunu görünce, ne oldu eline, niçin saklıyorsun diye sordu?
Bir şeycikler olmadı dediysem de, tabi annemin gözünden kaçmadı. Çünkü gömleğin bileği de kanlıydı. Himencik elimi kaptı, ne oldu böyle ne yaptın yine diye tekrar sordu?
Bir şeycikler yok, sadece çerçeveye çivi çakarken, çekici parmağıma vurdum, dedim. O anda parmağımı sildi temizledi ve temiz bir bezle sardı.
Boyundan büyük işlere kalkınca böyle olur işte. Hadi git, bir daha böyle işler yapıp durma. Eğer yapacaksa baban yapsın. Anladın mı dediğimi oğlum diye de, tembihledi?
Bende elim sargılı bir vazıyette tekrar babamın yanına geldim. Aradan çok az bir zaman sonra annem çayı demleyip getirdi. Yanında da kayganak ve yoğurt ekmek vardı.
Baba oğul afiyetle yedik.
ÖYKÜLERİM DEVAM EDECEK
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Şair