2.BÖLÜM 12.KISIM
Adıgüzel ile Gülçiçek’in aşkları devam ediyor.
Adıgüzel bu dizelerin altındaki yazılarında dikkatlice okuduktan sonra, artık ne yapması gerektiğini anlamıştı.
Tamam der, her dediğini yerine getireceğim. Ona göre hazır olsun. Unuttuğun başka bir söz var mıdır, diye tekrar tekrar sorar?
Gelirken yedeğinde bir mutlaka bir at daha getirsin, diyordu. Çünkü kilisenin kapısından içeri girmeden, arkaya koşup geleceğini, size söylemi istedi. Bilmen gereken bu anlattıklarımdır. Bundan sonrası sana kalmış, diyor.
Adıgüzel, haberi getiren kızın gitmeye yeltenmesi üzerine, kolundan tutarak gitmesine izin vermez. Kendisinin de söyleyeceklerinin var olduğunu söyler. Önceden hazırlamış olduğu mektubunu verir. Pazar günü mutlaka dediği yerde olacağını söyler.
Adıgüzel’in mektup içindeki şiiri, bir bakıma gelecek günlerinin yazgısı gibiydi.
NEYLERİM
Gülçiçek’e yazdım arzuhalimi
Sensiz yaşayamam söyle neylerim.
Bağımda, bahçemde gezip tozmasan
Dünya malı benim olsa neylerim.
Senden ayrı kalmak yaşam sağlamaz
Yaralandım yaram kabuk bağlamaz
Han baban inanıp iman eylemez
Senden ayrı nefes alsam neylerim.
Başımı koymuşum artık yoluna
Bir kuş olup gelsen konsan dalıma
Can ver ölmesin solan gülüme
Gülüm dalda kalıp solsa neylerim.
Adıgüzel ağlar bakar yoluna
Verdiğin çiçekler ağlar halıma
Boyun eğme artık yeter zalime
Sensiz bir gün ecel gelse neylerim.
Gülçiçek’in yardımcısı, Adıgüzel’in verdiği mektubu aldıktan ve söylediklerini dinledikten sonra, yoluna koyulup gider.
Adıgüzel’de, gönderilen bilgilerin gereğini yerine getirmek için, eve döner. Ev halkına hiçbir şey çaktırmadan, her zamanki gibi davranmaya devam eder.
Pazar gününü iple çekip durur. Bu arada gizli gizli hazırlıklarını yapmaya başlar. Sonuçta Pazar günü gelip çatar. Heybesine birkaç günlük yiyeceklerini ve çobanların yiyeceklerini de alarak evden son kez ayrılır. Sürünün güdüldüğü yere giderek çobanlara ihtiyaçlarını teslim eder. Sonrasında çobanların atını da yedeğine alarak, doğruca kilisenin olduğu yere gider. Kilise’nin arkasındaki çukurda beklemeye başlar.
Her Pazar olduğu gibi, o pazarda bölgede yaşayan Hıristiyanlar kiliseye gelirler. Aynı gün Gülçiçek’te kilise’ye gitmek için evden ayrılır. Büyük bir heyecan içinde kiliseye doğru yola koyulur. Kilisenin kapısından içeri girmeden, hızla kilisenin arkasına dolanarak Adıgüzel’e ulaşır. Bir birlerine sarılıp koklaştıktan sonra, atlarına binerek oradan uzaklaşırlar. Kaçış istikameti olarak da ormanlık alanın içine girerek izlerini kayıp ettirirler.
Kiliseye gidenlerden birileri, Gülçiçek’in kaçıp gittiğini görünce, durumu derhal Han’a bildirir.
Han, mahiyetindeki güvenlik gücüne emir vererek, der hal her ikisini de yakalayıp getirmelerini, ister.
DEVAM EDECEK
Mürsel Adıgüzel
Eğitimci Yazar Şair