Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazar, Aralık 14, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Ali AYAZ

Uçan Yatak

Ali AYAZ Yazar Ali AYAZ
05 Ocak 2018
Ali AYAZ
0
402
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Adnan, Bozova’ya tayini çıktığında, İlçenin yerini haritada zor buldu. Boz höyük’le karıştıranlar oldu. Neyse ki kısa bir araştırmadan sonra konumu bulundu. Urfa’nın 6 bin nüfuslu bir ilçesiymiş. Yerini ve ismini birkaç kişinin biliyor olmasına bile sevindi. Urfa’ya kadar yolculuk, yöre türkücülerinin kasetlerini dinlemekle geçti. Müzikleri şoförle muavin ayarlıyordu. İkisi de arabesk sevdiği için aralarında tartışma çıkmıyordu. Basit düşünüp, basit yaşamanın insanı yormayacağını keşfetmek Adnan için zor olmadı. Bu yüzden zaman zaman müziğe de eşlik ettiğini fark etti.

Bozova, Urfa’ya 30 km. kadardı. Hemen sevinmese iyi olacaktı, eski burunlu minibüslerle ve yaşlı şoförlerle yolculuğun her an maceraya dönüşme potansiyeli yüksekti. Bu gidişle en iyimser tahminle bir buçuk saatte varacaklardı ilçeye.

Minibüs garajından çıkışı bile yarım saat gecikmeli oldu. Yaşlı şoför, muavinin dediğinin tersini yapmakla sorumlu addediyordu kendini. Öyle ki genç muavinin ‘’Çıkalım usta, yolda doldururuz’’ Sözlü ısrarlarına karşılık akraba oldukları anlaşılan inat şoför ‘’ Yolda yolcu bulamazsak parasını verecek misin’’diyordu.

Sanki her seferde doldurma garantili çalışıyordu. Adnan’ın kafası karışmıştı ‘’Bulamadıklarının parası nasıl oluyordu?’’ Sıcak bir yana; yolcuların terli vücutları, orta boşluğa konulmuş sebze ve meyvelerin keskin aroması, havanın nemli küf kokusunu daha da ağırlaştırıyordu.

Garajdan çıkarken yüksek sesle konuşan müşterilerin seslerini bastırırcasına konuşan şoförün anlaşılmaz Türkçesi, yol boyu çekilecek işkencenin habercisi gibiydi.

Az sonra yağmur yağar gibi, camın önünden sular süzülmeye başladı.

Muavin güya yolcuları sakinleştiriyordu ‘’Merak etmeyin. Üst bagajda keçi var. Hayvan işemesin mi?’’ Etraflarında üzüm bağları, el ile yolunacak kadar zayıf buğdayları, tatlı bayırların arasında küçücük pencereli toprak evleri ile Bozova göründü. Yol boyu kebapçı, fırıncı, berber, terzi gibi küçük dükkânların iki taraflı sıralandığı yüz elli metre uzunluğundaki mütevazı çarşısı…

Büyük şehirlerde eğitim görmüş, sosyal çevrelerde büyümüş Adnan, buralarda nasıl vakit geçirebileceğini düşündü. Okulu, arkadaşları göz önüne geldi. Neyse ki mesleğini seviyordu. Yarın okula başlayacak, öğrencilerine kavuşacaktı. Öğrenci nerede olursa olsun aynıydı.

O gece, gündüz okul müdürünce tanıştırıldığı bir ilkokul müdürünün evine misafir oldu. Adam konuştukça buraların ne kadar ihmal edildiği ortaya çıkıyordu. Çiğ köfteler yenildi, demli çaylar içilirken müdür fotoğraf albümü getirtti. ‘’Hocam, bu Fato’nun nişanlısı’’dedi. Fotoğraftakiler bacak kadar iki çocuk.

Biri kız biri oğlan.’’Hocam şaka mı yapıyorsunuz’’dedi Adnan. ‘’Çocuk bunlar daha’’.Olsun’’ dedi müdür.’’Bu çocuk kardeşimin oğludur. Adı Ahmet! Onunla Fato’yu beşik kertmesi yapmışım. Töre böyle, vazgeçemeyiz! Hem aile büyüğümüz babam böyle istedi’’.

O gece töreden, gelenek göreneklerden konuşuldu. Adnan, Mehmet Müdür’ü dozunu kaçırmadan eleştirdi. Beşik kertmesinin ilkel bir uygulama olduğunu anlattı.

Birkaç gün içinde kendisi gibi sürgün edilen dört öğretmenle birlikte bir bekâr evine yerleştiler. Taş duvarlarla çevrili toprak damlı, küçük bahçeli bu evde ne kadar kalacaklarını bilmiyorlardı.

Adnan bu küçücük kasabada nasıl vakit geçireceğini bilemiyor, tahmin de edemiyordu. Geceleri Matematik öğretmeni Şükrü Bey eve arkadaşlarını getiriyor, poker oynuyorlardı. Evin- iki üç akşamda bir- müdavimleri Reisin şoförü Fadlı, Zabıta Memuru Abdo, Kahveci Takoz Emmi gibi namlı pokercilerdi.

Bazen bu oyular sabaha kadar sürüyordu. Adnan’la Necati Bey ise namaz kılıyorlardı. Çevreye alışıncaya kadar bu böyle gitti.

Artık en büyük eğlenceleri okuldan eve gelince şehir dışına doğru kısa bir gezintiyle, akşam yenilecek yemeğin seçimi ile çarşıdan alınan malzemesinin teminiydi.

Hafta sonları Urfa’ya gidilen hamam sefası ile orada yenilen yöresel yemekler de bir haftalık avuntularının tuzu biberi oluyordu.

Bir gün bakkal komşularının ısrarıyla onun uzaktan tanıdığı Urfa’da bir şeyhin misafiri olmaya ikna oldular. Adnan şeyhin bir gece misafiri olmakla can sıkıntılarını biraz olsun hafifletebilmeyi düşünüyordu.

Adnan’la Necati Bey, yanlarında kılavuzları Bakkal Mehmet Ali ile birlikte bir ikindi vakti Urfa’da şeyhin Balıklı Göl semtindeki malikânesine gittiler.

Yol boyunca uzanan taş duvarların ortasında kemer tokasını andıran küçük bir kapıdan geçilince genişçe bir avluya çıkılıyordu. İçeride feraceli kadınlar, sakallı her yaşta adamlar, bazılarının yanlarında çocukları da vardı.

Konuşmalarından şeyhin hastalara şifa dağıtma gibi bir özelliğinin de olduğu anlaşılıyordu. Adnan biraz tedirgindi. Şeyhle tanıştırılınca içindeki tedirginliğin yerini yumuşak bir merhamet hissi ile dolu huzur kapladı. Şeyh, seksen yaşlarında pembe yüzlü, bakımlı, beyaz sakallı bir sofiydi. Elleri bembeyazdı. Belli ki ağır işlerde çalışmamıştı.

Devamlı tefekkür halinde tatlı bir gülümsemeyle karşılıyordu misafirlerini. Kalınca bir minderin üzerinde oturuyor, hâkimlerin kürsüden sanıklara baktığı gibi her şeyi, herkesi süzüyordu. Akşam yemeğinden sonra Necati Bey’le Adnan’a özel misafir oldukları için Şeyhin “İkramda bulunalım misafirlere” şeklinde yumuşak, kibar emirleriyle koşuşturuldu.

Zayıf, dergâha çile çekmeye gelip hizmet eden bir mürit tabağa iki greyfurt koyarak geldi. “Suyunu sıkın!”emrine, Adnan, kibarca ”Şeyhim, greyfurdu biz portakal gibi kabuklarını soyarak da yiyoruz” deyince “Haydi bakalım, hocamın dediği gibi yapalım” diyerek misafirlere hürmetin inceliklerini de gösterdi.

Şeyh izin isteyip çekilince Bakkal Mehmet Ali, Necati Hoca ve Adnan da erken yatmak için hazırlandılar. Büyükçe sayılabilecek bu odada 7-8 de mürit vardı. Herkese beyaz çarşaflı sabun kokulu, temiz yataklar serildi. Sakin bir geceydi.

Yalnız Necati Bey’in tedirginliği geçmemişti ” Adnan Bey, ben yabancı yerde yatmaya alışkın değilim. Bir de dergâh olunca…” Adnan daha rahat biriydi, “Hocam benim için değişmez, neresi olursa olsun, kafayı yastığa koydum mu uyurum. Sıkıntı olmaz”. Uymuştu ama dediği gibi olmadı. Yerini o da yadırgadığından birkaç defa uyandı. Sofiler, başlarının üstüne yorganlarını almışlar virt çekiyorlardı. Gözleriyle tavanın enini boyunu ölçtü. Tekrar daldı… Aradan ne kadar geçmişti bilmiyordu.

Necati Bey’in dürtmesiyle uyandı “Adnan Bey Adnan Bey! Kalk, çabuk ol, karşıya bak! Adnan üzerinden mahmurluğu atamamıştı. Bir gözü açık diğeri kapalı “Ne var, ne oluyor” dedi. Necati Bey yatağın içinde oturur vaziyette, gözleri yuvalarından fırlamış bir şekilde karşı duvarı gösteriyordu. Adnan da o tarafa baktı.

Duvardaki boydan boya perde kıpırdıyor, dalgalanıyordu. Ortasındaki şişkinlik hareketleniyor, sanki içinden bir şey çıkacak gibi dalgalanıyordu. Derken ortası aralandı, içinden çıkan beyaz bir hayalet üzerlerine doğru aktı. Necati Bey, yatağın içinden kuvvetlice sıkılmış bir zeytin çekirdeği gibi fırlayarak karşı duvara yapıştı. Adnan sakindi. Üzerine gelen nesneyi ellerini başına siper ederek tuttu.

Şeyhin evinde misafir olup keramet bekledikleri için üzerlerine gelen bu beyaz karaltıdan ürkmüşlerdi. Adnan baktı, gülmeye başladı. Bu nesne beyaz bir sünger yataktı. Duvarın içine oyulmuş nişlere beyaz, kılıf geçirilmemiş yataklar ardı arda konulmuş, misafir geldikçe öndekilerden çıkarılmıştı. Yataklar görünmesin diye de baştanbaşa perde çekilmişti.

İşte Adnan’la Necati Bey’in üzerine gece abanan yaratık(!) da bunlardan biriydi.”Uçan halıyı masallarda duymuştuk ama uçan yatağa rast gelmemiştik” dedi Adnan. Birbirine bakarak gülüşüyorlar, şeyhin dergâhında neredeyse bir keramete şahit olacaklarını düşündükçe de başlarını iki yana sallıyorlardı… Adnan kahkahalar atarken “Dostum ‘Şeyh uçmaz, mürit uçurur’ derler ama neredeyse bu sefer şeyh de uçuracaktı”…

Ali Ayaz,

14 Kasım Salı, 2017,

Adana

Paylaş
Önceki Yazı

Karapapaklar ve Öykülerim

Sonraki Yazı

Emekliye % 5.69 Zam

Ali AYAZ

Ali AYAZ

İlişkili Yazılar

Ali AYAZ

Hambelez

21 Ocak 2019
5k
Ali AYAZ

Sülman Dayı

04 Ocak 2019
5k
Ali AYAZ

Keskin Mustafa

25 Kasım 2018
5k
Ali AYAZ

Eşek Arıları

20 Şubat 2018
5k
Sonraki Yazı

Emekliye % 5.69 Zam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Çözümsüzlük (l)

Çözümsüzlük (l)

14 Aralık 2025
Gönüllü Sağlıkçı

Gönüllü Sağlıkçı

14 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lll)

14 Aralık 2025
Aralıkta

Güllü

14 Aralık 2025

Halkın İradesi

13 Aralık 2025
Gençlik Nereye?

Gençlik Nereye?

13 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap