Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’dan S-400 alımı konusunda imzaların atıldığı ve pey akçesinin (kaparonun) ödendiğini açıklamıştı.
Rusya tarafında ise Putin’in Ankara ziyaretinin ardından, Kremli’nin askeri ve teknik işbirliğinden sorumlu yardımcısı Vladimir Kojin’den, “Anlaşma yürürlüğe girdi ve ön ödeme yapıldı. Sonraki aşamaların nasıl olacağına dair bilgi veremem” açıklaması geldi.
Kamuoyu füze sayısı, teslimat tarihi ve ödeme miktarını merak ederken, Rus medyası ardı ardına haberler yayınladı.
İlk haber Rus Kommersant gazetesinden geldi. Füze sayısının 4 olduğu ve bunun için 2 milyar dolar ödeneceğini yazdı.
Rus haber sitesi Gazeta.ru, Rusya’nın, Türkiye’nin satın alacağı S-400 hava savunma sistemlerinin iç düzeneğine erişme hakkı verilmesi yönündeki talebini geri çevirdiğini yazdı.
Siteye konuştuğu iddia edilen ve adı gizlenen Rus yetkilinin, “S-400 sistemlerine ait elektronik kodların hepsini ve iç düzeneği Türkiye’ye vermeyeceğiz. Anlaşmaya göre, teknik onarım ve bakım işlemlerini sadece biz yapacağız. Onlarsa bu sistemlerin içini açmayacak” dediği iddia edildi.
Daha iddialı sözler söyleyen gizli Rus yetkili sözlerini şöyle sürdürmüş: Türklerin S-400 sisteminin iç mekanizmalarını görme talebini yerine getirmeyeceğiz. Zira sistemlerin içerisine, bir cismin düşmana mı yoksa sizin ülkenize mi ait olduğunu gösteren Rus yapımı bir radar sistemi kurulacak. Türkler, şifreleri ve kontrolü onlara vermemizi istedi. Fakat biz bunu reddettik.
Aynı haberde bu kez Rus Güvenlik, Savunma ve Hukuk Sorunları Akademisi’nin başkan yardımcısı Viktor Yesin konuşuyor. Yesin, hava savunma sistemlerinin iç düzeneğine erişim izni verilmemesinin, bu silahların ihraç edildiği durumlarda ‘sıradan bir uygulama’ olduğunu aktarmış.
Haberlerdeki iddialar doğru ise ve biz füzeleri hemen değil, ta 2 yıl sonra teslim alacak isek peki neden Çin’i değil de Rusya’yı tercih ettik?
İsterseniz biraz daha geriye gidelim.
Türkiye 2013-2015 arasında Çin’den CPİMEC firması ile masaya oturmuştu. Üstelik bütçe 4 milyar dolardı.
Ancak Türkiye birden masadan kalktı ve ihale iptal edildi. İptal kararında Çin’in teknoloji transferini reddetmesinden kaynaklandığı iddia edilmişti.
Tam bu sıra ABD-Almanya-İtalya ortaklığındaki MEADS şirketi, teknoloji transferi de içeren bir teklifle çıktı Türkiye’nin karşısına. Ancak Türkiye belli ki batıya güvenmiyordu ve buna da olumlu cevap vermedi.
NEDEN YERLİ YAPMIYORUZ?
Çin’in görüşmeleri bitince, milli sistem hazırlığından söz edilmeye başlanmıştı.Aradan iki yıl geçti şimdi birden Rus füzesi almaya karar verdik.
Türkiye’nin ilk hava savunma sistemini Stinger füzelerinin modernizasyonu gerçekleştiren Aselsan ile Roketsan’un ortak üretmeye çalıştığı, hatta adının bile “hisar” olacağı duyurulmuştu.
Şimdi ne oldu da doğru ise teknoloji transferine yanaşmayan, hatta bakımını bile kendisi yapacak, dahası içini görmemize bile izin veremeyen Rusya’dan S-400 almaya karar verdik. Üstelik füzeler de elinde yok.
Netice itibariyle şunu açıkça söyleyebiliriz. AK Parti iktidarının ilk gününden bu yana hava savunma sistemlerinin tedariki için uğraşıyoruz ama ne Avrupa, ne ABD, ne Çin, ne de Rusya bizim bu sisteme sahip olmamızı istemiyor.
Rusya razı oldu diyorsanız olma şartları belli.
Ayrıca S-500, S-600 varken neden S-400 aldık diyorsanız haklı değilsiniz. Doğru soru şu olmalıydı: Neden biz el ele verip kendi füzemi savunma sistemimizi yapamıyoruz? Yoksa biz yüksek bina yapmaktan başka bir şey yapamaz mıyız?
Elbette yaparız, yılların birikmiş geri kalmışlığını bir ölçüde aşsak da, kat edecek o kadar çok yol var!
Öte yandan açıkça görülmüştür ki, kiminle iş tutsak yani ne Çin, ne Avrupa, ne de Rus “ilacı”, bu yaraya merhem olacak cinsten değil.
Ne demişti atalar: Tırnağın varsa başını kaşı.
Elin füzesiyle savunma olamayacağını anladığımız ve milli çözüm ürettiğimiz gün “Büyük Türkiye” oluruz!