Doğu-aşiret temalı dizilerin ilk-yoğunluklu olduğu bir dönem vardı. O dönemlerde ben bir şeye de dikkat ediyordum. Daha doğrusu, tesadüf, o diziler esnasında doğulu erkeklerle evlenen kızların sayısı da artmıştı; bunu görüyordum. Tanıdığım-bildiğim örneklerin sayısına bakarsak; öyle giden kızlardan 10 tanesinden 8’i bir süre sonra işkence görmüş, sopa yemiş halde geri dönmüştü. Kızlarımıza rehberlik edecek bir kurum yoktu, şimdi de yok. İnsan olmanın doğulusu batılısı olmaz, dizilere kanıp fantazyalar kurup gitmeyin, diyecek bir rehberlik servisi yoktu; biraz da ondan oluyordu bu şeyler. Özellikle aklımda kalanlardan birini, erkek, ek olarak “Ben Sunay Akın gibi bir adamım” modunda kandırmıştı; o da sopayı yeyip geri geldi.
(…)
Dizilerin insanları etkileme kuvveti, sandığımızdan daha büyük.
Türk dizi sektörü, pembe uzaylı temalı seriler çekmeye başlasın, inan olsun erkeği kızı, dünya üzerinde nerede füze fırlatma istasyonu varsa oraya gider, füzeye kaçak binmeye çalışır, yüksek olasılıkla nitrojen yakıt tanklarından çıkan dehşetli ateş altında duman olup fezayı boylardı.
-17:03–08:09:2017
_._____________________________________________________________________________
Bankaya gidiyorum… Bireysel müşteri temsilcisi kadın, buyrun, diyor. Oturuyorum karşısına. Kredi yapılandırması ile ilgili birkaç sorum var diyorum. T.C. kimlik nosu alayım diyor. Söylüyorum. Bilgisayarına bakıyor… İnceliyor. neyi gördüğünü biliyorum tabii. Eksi 120 lira. Soruyorum ne soracaksam. Beni aydınlatıyor. Teşekkür edip kalkıyorum. Ben kalkarken başka bir müşteri oturmuş oluyor diğer sandalyeye. Ben çıkış kapısına yönelirken temsilci kadın o müşteriye de T.C. kimlik no’sunu soruyor. Adamın banka hesabında 12 milyon lira. Daha da gelecek olan 3 milyondan bahsediyor… Ben çoktan dışarıdayım. Bankanın camekanından kadınla adamın diyaloğunu görüyorum. Adam bilgisayar monitörüne doğru uzatmış kafasını. Dertli görünüyor…
Müşteri temsilcisi kadının işi de baya zor. -120 lira sahibiyle 12 milyon artı gelecek 3 milyon lira sahibine aynı değer veren duruşla bakmak zorunda. Belki de beni… belki değil…gününden mesaisinden çalınmış… zamana hayıflandığı bir zaman olmuş mudur? Belki o an ben oradayken…belki ben kalkarken…belki o diğer adam karşısına otururken…belki ben ona camekandan bakarken…belki öğle arasında…belki akşam yemek yerken…belki akşam kocasıyla sevişirken… ne kötü bir dünya demeye varmış mıdır?
-22:50–05:09:2017