Kabuk tutmuş ama dokundukça kanayan yaralarım, unutulmuş zannedilen ama hiç unutulmayan acılarım var benim… Hafızam da çok güçlü, unutmak zor… Unutamasam da unutmuş görünsem de inancım şudur ki yapılan kötülükler bumerang gibidir. Er veya geç sahibine döner. Allah o kadar büyük ki kimsenin ahını kimsede bırakmaz.
Her şeyi unutsam onursuz olurum. Her hakareti sineye çeksem gurursuz olurum. Bense asla onursuz ve gurursuz olmadım. Kinci değilim, intikamcı değilim ama yapılanı da asla unutmam. “Keşke unutabilsem…” diye düşünüyorum ama iyilik de unutulmuyor, kötülük de… Haksızlığa uğramışsınız, hakarete uğramışsınız ama size bunları yapan bir çay ısmarlamış. “Ya ne iyiydi. Çay ısmarladı bana…” bunu hatırlayıp mesela yediğiniz dayağı unutuyorsanız ne diyeyim, hayırlı uğurlu olsun.
Orhan Kemal diyor ki: “Güçlü bir hafıza ağır bir cezadır ve işin kötüsü iyi anları nadiren, kötü anları sıklıkla hatırlatır.” Başka bir düşünürün sözü de Orhan Kemal’i doğrular nitelikte… “Hafızan ne kadar güçlüyse, acın da o kadar büyük olur.” diyor La Edri…
Bir yerde okuduğum yazı şöyleydi:
Bir zamanlar iki arkadaş çölde yolculuk yapıyorlardı. Yolun bir yerinde aralarında tartışma çıktı ve arkadaşlardan birisi diğerinin yüzüne tokat attı. Tokat yiyen arkadaşın canı yanmış. kalbi kırılmıştı; ama hiçbir şey demedi, sadece eğilip kuma şunları yazdı:
“Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı.”
Yürümeye devam ettiler. Suları bitmek üzereydi. Neyse ki sonunda bir vahaya ulaştılar. Doya doya su içtiler, mataralarını doldurdular. Sonra suda yıkanmaya karar verdiler. Tokat yemiş olan arkadaş suyun balçıklı kısmına takıldı. Git gide batıyordu. Ama arkadaşı hemen atılıp onu kurtardı. Suda boğulmanın eşiğinden kurtulan arkadaş biraz ötedeki bir kayanın yanına gitti ve kayanın üzerine şu yazıyı kazıdı:
“Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı.”
Diğeri sordu:
“Senin canını yaktıktan sonra kumun üstüne yazmıştın. Şimdi ise bir kayanın üstüne yazıyorsun. Neden?”
Arkadaşı ona şöyle cevap verdi:
“Biri bizi incittiğinde, bunu kumun üstüne yazmalıyız. Ta ki affedicilik rüzgârları onu kolayca silebilsin. Fakat biri bize iyilik yaptığında onu kayanın üstüne nakşetmeliyiz ki. Ne öfke ne intikam rüzgârları onu oradan silemesin. “
Bu nedenle biz yine de iyilikleri taşa kazıyalım, kötülükleri kuma yazalım. Hafızamız inşallah kötü olayları siler ama onlardan çıkardığımız dersleri ve tecrübeleri silmez. Bu bir temenni ama benim hafızam çok kuvvetli, kum olayını beceremem de hepsi taşa kazılı bende… Yine de samimiyetle söylüyorum ben unutmayı deneyeceğim. Tercih sizin… Sevgilerimle