Yazı ve düşünme gündemimizdeki önemli konulardan biri de sanayimiz ve gelecek 10-15 yıllık evrimidir.
Bu denemedeki her düşünce, geliştirilmeye-tartışılmaya açıktır.
Mevcut durum;
Sanayi her ülkede kalkınma ile özdeşleştirilmiştir.
İstanbul Sanayi Odasının 500 Büyük Sanayi çalışmasında (2017) şirketlerin ilk 10’unun 5’ini yabancı merkezli şirketler oluşturmuştur (Ford, Fiat, Renault, Toyoto, Hyundai).
Tüpraş listenin birinci sırasında.
Sanayi üretimi genelde, düşük katma değerli ürünlerde ağırlık gösteriyor.
Yüksek teknolojili ürünlerin imalattaki payı yüzde 3’ü aşamıyor.
Ar-Ge harcamalarının milli gelir içindeki payı yüzde 1’in üzerine çıkamıyor.
Ek istihdam yaratma gücü zayıf olan sanayinin işsizliğe çözüm katkısı da düşük kalmaktadır.
Ülke dış borçsuz işlerini döndüremez hale gelmiştir.
2002 yılında 43 milyar dolar olan özel sektörün dış borcu Mayıs 2017’de 224 milyar dolara yükseldi.
31 Mart 2017 itibariyle Türkiye’nin brüt dış borç stoku 412 milyar dolara yükselmiştir.
Sorunlar elbette eko politik küresel stratejilerden ve ülkelerin buna yaklaşımından kaynaklanmaktadır.
Mevcut durumdan, gelecek 10-15 yıllık sürece geçelim;
Önümüzdeki yirmi yıllık süreçte “Endüstri 4.0” belirleyici olacak;
O halde bu sürecin tarihine kısaca bir göz atalım;
Verimlilik artışlarının arkasında teknolojik ilerlemeler bulunmaktadır.
Teknolojik ilerlemeler de esas olarak sanayi devrimi ile başlamıştır.
Sanayi devrimi ise başlıca üç aşamadan geçmiş ve bugün “Sanayi 4.0” denilen yeni bir sürece ulaşmıştır.
18’inci yüzyılın sonlarında fabrikalarda buhar gücüyle çalışan makinelerin kullanılması birinci aşamadır.
20’nci yüzyılın başında elektrik enerjisi ile seri üretim mümkün olmuştur. Bu, ikinci sanayi devrimidir.
Üçüncü aşama; 1970’lerden itibaren gündeme gelmiş, elektronik ve bilgi teknolojileri ile sanayide otomasyon söz konusu olmuştur.
Günümüzde ise dördüncü aşama olarak, “Sanayi (Endüstri) 4.0” denilen ve siber-fiziksel sistemler ve dinamik veri işleme ile değer zincirlerinin uçtan uca bağlandığı sanayi devrimi süreci gündemdedir.
Bu süreçte; karanlık fabrikalar, siber uzay, siber güvenlik, büyük veri analitiği, yapay zekalar ve bunları kullanan robotlar uygulamada olacaktır.
Bilişim teknolojileri ile imalat sanayi ortak bir platformda buluşturulmaktadır. Yazılım ve internet teknolojileri üretimde yaygınlaştırılacaktır. Sanayi 4.0 ile üretim verimliliği artacak, büyüme hızlanacak, istihdam artışına katkı sağlanabilecek ve gelir artışları artarken ustalık bilgisi ve yeni teknoloji alanlarında bilgi birikimleri söz konusu olacaktır.
İlk örnekler Çin’de
Sistemin ilk örneği Çin’de, cep telefon modülleri üreten bir fabrikadır. Önce 650 işçinin çalıştığı fabrikada işgücü 60 kişiye inmiştir. Ürün çıktısındaki kusurlu parça oranının da yüzde 20’lerden yüzde 5’e düştüğü kaydedilmiştir.
Girdi azalırken çıktının niteliği ve niceliği de artmıştır.
Tam bir üretkenlik artışı söz konusudur.
Firmalar ne yapmalı
Firmalar Sanayi 4.0 için bir yandan gerekli teknik yatırımları hızlıca yaparken bir yandan da esnek işgücü ve esnek eğitim kabiliyetine yatırım yapmak zorundadırlar.
Bunun yolu da meslek okulları ve üniversiteler ile iş birliğinden geçmektedir.
Bu nokta elbette ülke genelindeki yatırım ve eğitim politikalarına bağlı gözükmektedir.
Süreç daha yeni başlamakta olduğundan ve en az 20 yıllık bir dönemi kapsayacağı öngörüldüğünden, “Türkiye’nin şansı yüksektir” diyebiliriz.
Yeter ki çağdaş, üretken ve bilimsel bir eğitim reformu ve kararlı devlet politikası gündemimizde olsun.
Çünkü düşük işgücüne dayalı rekabetin yerini verimlilik esaslı yüksek katma değerli ürünler almaktadır.
Bugün “yapısal dönüşüm, yeniden yapılanma” deyimlerinin bolca kullanıldığı ortamda, işin gerçeği, “Sanayi 4.0” gerçekliğini iyi kavramak ve bu doğrultudaki eğitim ve yatırım dönüşümlerine yönelmektir.
Uzmanlar, bugün Türkiye sanayisinin Endüstri 2.0 ile 3.0 arasında olduğunu öne sürmektedirler (İnterpress, 31.07.2017).
Bunun; firma-sektör-ölçek-bölge ve işkolu düzeyinde nasıl bir dağılım gösterdiği de önemli bir konu olsa gerek.
Sevgiyle ve üretkenlikle kalın.