Uzun aradan sonra nihayet bu kentte kapsamlı bir çalışma, gelecek için bir perspektif geliştirildi. EXPO’nun başvuru sürecinde heyecanlanmıştık, ticari kurumlar odalar ve sivil toplum harıl harıl çalışıyordu. Sonrası tıs.
Sözümüz belediyelerin dışında kalan çoğu kurum, örgüt için. Kısacası kendi hallerine daldılar.
Bu izlenimi, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun Orta Gelir Tuzağı’ndan Çıkış: Hangi Türkiye? raporunu okurken ediniyorum.
Çalışmanın İzmir ayağını gerçekleştiren Batı Anadolu Sanayici ve İşadamları Dernekleri Federasyonu Başkanı Levent Akgerman’ı kutlamalı. Raporun kapsamına gelince…
İstanbul Politikalar Merkezi işbirliğinde kentlerin iktisadi ve idari sorunları üzerinde çalışmak ve çözüm üretilmesi hedefleniyor.
Türkiye’nin 27 şehri yoksulluk seviyesinde yer alırken, 40 şehir ise orta gelir düzeyinden çıkamıyor.
İzmir şükür ki Orta Gelir Tuzağı’nı aşmış. Gerçi OGT’nin açılımına bakınca nasıl tuzakta değiliz onu da anlamak zor!
Kişi başına düşen Gayri Safi Yurtiçi Hasıla 2005 fiyatlarıyla 17 bin ABD dolarına tekabül eden orta gelir seviyesine ulaşmış ülkelerin ve/veya bölgelerin belirli bir gelir bandında sıkışık kalma, üst gelir seviyesine geçmeme olarak tanımlanıyor.
Şükür ki, haberimiz hatta farkındalığımız olmadan 17 bin doları geçmişiz. Sevinin İzmirliler!
Ancak çok da havalara uçmayın çünkü; uluasal hasılaya katkı açısından ilk 10 kentin arasında değiliz! Üzgünüm.
Kanıksadığımız bir üçlü anlatım vardı misal; Üç büyük kent; İstanbul, Ankara, İzmir diye. Ancak bu liste İstanbul, Ankara, Bursa, Eskişehir, Bilecik, Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce ve Yalova diye gidiyor. İzmir yok! Belirtilen 10 kentin ulusal hasılaya katkısı 376 milyar dolar.
Ve sözkonusu kentlerin ekonomisi Singapur, Norveç, İsviçre gibi dünyanın en zengin ülkeleriden daha büyük bir ekonomik büyüklüğe sahip. İzmir ise hemen arkalarından geliyor. Neyse ki rekabetçilik sıralamasında yine 3.’lük yerimizi koruyoruz. İzmir, gayri safi milli hasılaya yüzde 6’lık katkısıyla sonuçta hala önemli.
Bilhassa son cümlelere takılıyorum;… İzmir’in bütüncül bir kalkınma planı ile yol haritasına ihtiyacı var. Kent koalisyonu kurulmalıdır; yani o kentte yaşayanların, iş dünyasının, üniversitelerin, STK’ların, meslek örgütü ve odaların birlikte hareket etme kararlılığının ve iradesinin ortaya konmasıdır.
İşte asıl mesele… Bir zamanlar EXPO’lar için bile olsa, kimi göstermelik de kalsa başta İzmir Kalkınma Ajansı odalar, borsalar ve diğer kuruluşlar hatta STK’lar bir arada hareket etmeyi öğrenmişti
Şimdi raporla, uyuduğunuz kafidir yeniden dümene geçin demek istiyorlar. Ya da en azından ben öyle yorumluyorum!