Şairler, içinden çıktığı toplumun gözü, kulağı, sesi ve vicdanıdır. Şairde millî ve manevî bir duruş ve duyarlılık olmalıdır. Sadece ince belli, mavi gözlü ve işveli kızlara şiir yazmakla şair olunmuyor. Her gün bayrağa sarılı olarak baba ocağına gelen, bu vatan için en değerli şeyi olan canlarını feda edenleri görmezden gelemez gerçek şair.
Bununla beraber 15 Temmuz üzerine 20 tane şiir (bazılarına göre manzume) yazan bir şair (veya bazılarına göre sözde şair) olarak 15 Temmuz Zaferi’ni görmezden gelen, dünyevî sevgilileri(ni) daha güçlü ve etkili anlatmak için sözcüklere takla attıran, 15 Temmuz’a dair bir mısra bile yazmayan, fakat yeri gelince mangalda kül bırakmayan şairleri(!) 249 şehidimiz, 2196 gazimiz ve Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Anamur’a kadar uzanan bu mübarek coğrafyada yaşayan milletim adına kınıyorum.
Milletin kanıyla yazdığı bu millî destan, onları hiç mi ilgilendirmiyor? Yıllardan beri(ki 29 yıl olmuş) dinim, milletim, ümmetim ve inancıma dair bir şeyler karalamaya, uyuyan vicdanları uyandırmaya çalışan biri olarak vatana, millete veya bayrağa dair bir mısram geleceğe kalırsa ben bununla iftihar ederim.
Beşeri aşkın batağına saplanan ve aşkı tenden ibaret gören bol soslu modern şairler(!) siz de şehvet ve deodorant kokan şiirlerinizle iftihar edin!… “Sen şair değilsin, senin yazdıkların şiir değil” diyenlere de bir çift sözüm var: “Benim şair olmak gibi bir derdim yok. Yarın emri hak vaki olduğunda, yüce Rabbimin karşısına hesap vermek üzere çıktığımda ‘Kulum, mazlumlar ezilirken sen ne yaptın, bunu tel’in eden neler yazdın?’ dediğinde verecek bir cevabım, buna dair gösterecek bir salih amelim olmalı diye düşünüyorum.
Bununla birlikte tarihte her daim sesi kısılan mazlum ve mağdur ümmetlerin vicdanı olan şanlı milletimizin gür sesi olmanın gayreti içerisindeyim.” Milletin değerlerini ve değerlilerini görmezden gelen, dıştan millî ve bizden gibi görünen, fakat içten ecnebî ve bizden fersah fersah uzak olan bu söz büyücülerine şair Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Sanat” şiirinden aldığım şu dörtlükle seslenmek istiyorum: Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken, Söylenmemiş bir masal gibi Anadolu’muz.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken, Sana uğurlar olsun.. Ayrılıyor yolumuz!” Efendiler kadim tarihten beri biz bu memleketin zencileriyiz. Bizler, kızgın kumlarda sırt üstü yere yatırılarak kavurucu güneş altında işkencelere maruz kalan Bilâllerin mirasçılarıyız. Bundan şikayetçi de değiliz elhamdülillah. Aksine bununla iftihar ediyoruz.
Kendilerini Beyaz Türkler olarak gören söz büyücüleri: Şairlik sizin olsun. Üstad Necip Fazıl’ın deyimiyle bizim gözümüz büyük sanatkârlıkta…”Kaçır beni âhenk, al beni birlik!/Artık barınamam gölge varlıkta/Ver cüceye, onun olsun şâirlik,/Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta!” Sözün özü: Sizin yolunuz size, benim yolum banadır. Hadi kalın sağlıcakla!…