Cumhurbaşkanı, ABD seyahatinde, işadamlarını, Türkiye’ye yatırım yapmaya, davet etti. Ancak, yıllardır bu tür davetler yapıldığı halde, üretimle ilgili bir yatırımın geldiğini görmedik.
Gelenler, sadece konut alanlar. Onlar da; Iraklılar, Afganistanlılar, Suriyeliler ve Suudi Arabistanlılar. Ve gittikçe azalıyorlar. (Bir milyon dolarlık alım yapanlara, vatandaşlık vaat edildiği halde.)
Asıl riskli olan durum; Türkiye’den yabancı ülkelere olan, sermaye ve beyin kaçışıdır. Zira; 2016’da, yurtdışından konut alan Türk zengin sayısı 6 bine yükseldi. (2015’te bin adet idi.) Ve Dünya’da dördüncü olduk.
Gayrimenkul dışında; şirket kurmalar, menkul alımları da söz konusu.
Barcelona, Yunanistan ve Miami ahalisi, sayemizde, daha zengin hale geliyorlar. Ülkemiz ise, gittikçe fakirleşiyor.
En önemlisi ise, beyin kaçışıdır. Süper evlatlarımızın kaybedilmesidir. Bunların, kendi vatanlarına hizmet etme ortamının sağlanmamasıdır.
Özellikle, 16 Nisan referandumundan sonra, daha da hızlanan, bu kaçışlara kızamıyoruz. Zira;
1- Ülkemizde; demokrasi ve hukuk düzeni; mal ve can güvenliği; fikir, ifade, inanç, teşebbüs hürriyetleri, kalmamıştır. Tam anlamı ile baskı, tehdit, korku rejimi hakim kılınmıştır. Saraya kul olmayanların, ne zaman, nerede tutuklanacağı; mallarına el konacağı, bilinmemektedir. Fertleri koruyacak bir hukuk düzeni mevcut değildir.
2- Enflasyon, işsizlik, TL’nin değer kaybı, ekonomik çöküntü, zirve yapmıştır. Esnaf, işçi, çiftçi, sanayici, herkes perişandır. Herkes, gırtlağına kadar borçludur. Üretime yönelik hiçbir yatırım yapılmamıştır. Mevcut tesisler de, özelleştirme adı altında, yandaşlara ve yabancılara peşkeş çekilmiştir.
3- Ülkemiz, fiilen (Suriye’de) savaşa sokulmuştur. İsrail, ABD, İngiltere, AB ihanetlerinin, başımıza daha ne dertler açacağı, belirsizdir. Bu ülkeler, aleni tarzda, terör örgütlerine destek vermektedirler. (ABD seyahatinin, bu konuda bir yararı olmamıştır. Ertesi gün, ABD temsilcisi, azılı PKK teröristleri ile buluşmuştur.
4- Eğitimin kalitesi, tüm merhalelerde dip yapmıştır. Tam anlamı ile çağdışı kalınmıştır. Yüksek teknolojiden mahrum edilmiştir.
5- Tüm milli, manevi ve ahlaki değerlerin içi boşaltılmıştır. Ülkemiz, tam anlamı ile bir ahlaki dejenerasyon batağına sürüklenmiştir. Rüşvet, yolsuzluklar, kumar, uyuşturucu, sapıklık, cinayetler, fuhuş, tecavüzler, kul hakkına tecavüz, şirk günahları zirve yapmıştır. Okumayan, araştırmayan, tefekkür etmeyen, aklını kullanmayan, kula kul olan, ufuksuz, çıkarcı, rahatlıkla yalan söyleyen bir toplum inşa edilmiştir. (Rabbim (cc), hepimizin evlatlarını ve torunlarını korusun.)
- a) Türk Milleti; Ahmet Yesevi Hazretlerinden intikal eden; İmam Ebu Hanife veya İmam Maturidi (Her ikisi de Türk’tür) müntesibi olarak; bilime, aklı kullanmaya, tefekküre çok önem veren, bir inanca sahipti. Ne yazık ki; AKP döneminde, Emevi döneminin yanlış düşünceleri, Şia ve Vahhabiliğin sapıklıkları hakim kılındı. Seks faktörü ön plana çıkarıldı. Şirk, haram, rüşvet, kul hakkı vb. kavramların içi boşaltıldı. Liyakat sistemi terk edildi.
- b) En önemlisi de; okuma, araştırma, tefekkür, fen bilimlerine ve yüksek teknolojiye ilgi, yok edildi. Cahil bir toplum olduk. (İmam Hatip okulları en acıklı örnektir. Her tarafa, bu okulları açıyorlar. Ama, maalesef, ciddi bir eğitim vermiyorlar. Evlatlarımızı cahil bırakıyorlar. Kolaylıkla yönlendirilen, aldatılabilen, sorgulamayan, eğitimsiz, pısırık, bir toplumu hedefliyorlar.)
İşte, bu tablolar yüzünden, Ülkemizin geleceği adına, çok üzülüyoruz, endişeleniyoruz, feryat ediyoruz. Halkımızı uyarmaya gayret ediyoruz. Ve yurtdışına gidenlere kızamıyoruz.