Eski Marksist, komünist yoldaşlar uçmuş durumdalar… 16 Nisan’da ‘evet’ çıkarsa halkın devleti kurulacakmış…
Kafayı yiyince, devletin maaşlı kadrosuna dönüşünce demek böyle bakılıyor.
Sovyetler Birliği de halkın devletiydi…
Hatta tüm sosyalist ülkelerdeki devletler de halkın devletiydi…
Ve bu yoldaşlar ölümüne savunurlardı.
Hatta öylesine savunurlardı ki, 70’li yılların sonunda Sovyetler Birliği’nde komünizme geçildiğini söylemeye başlamışlardı.
****
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül darbelerini yapanlar da halkın devletini yeniden inşa etmişlerdi.
28 Şubat postmodern darbesini yapanlar da halkın devletini korumak için tankları sokaklara çıkarmışlardı.
Ne kadar vesayet rejiminin güç odakları varsa halkın devletini korumak, kollamak hatta kontrolden çıkmasından dolayı doğru yola çevirmek için müdahale ediyorlardı.
Vesayet güç odaklarının yaptığı darbeci anayasa da hala devam ediyordu.
Asıl olan şuydu, halkın devleti yani söylemek istedekleri ben öyle kabul ediyorum, demokratik hukuk devleti ancak büyük uzlaşmalar ve demokratik hukukun inşa edilmesiyle kurabilirdi.
****
Hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin hukukunu devleti ele geçirenler inşa etmeye başlayınca, eskinin vesayet rejiminin yerini sözde halkın rejimi alıveriyordu.
****
Devlet tüm güçleriyle referandum sürecinde abanıyor.
18 maddenin anlatılması yerine, hayır diyenlerin terörist, vatan haini olduklarından tutun da, batının işbirlikçileri yaftalamasına kadar, mezheplerine kadar her türlü bel altı mübah oluyordu.
Halkın devletinin kurulması için her yol mübah oluyor.
Olmayan demokratik hukuk yerine, yeni güç odaklarının hukuku inşa ediliveriyordu.
****
Gına gelmeye başladı.
Sapla saman karıştırılmaya devam ediyor.
****
Geçtiğimiz günlerde CNN’deki programda, Ahmet Hakan, Burhan Kuzu’ya, “18 maddelik değişiklik ile gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı sistemine dünyada örnek gösterebilir misiniz” diye soruyordu. Kuzu da örnek olarak Latin Amerika ülkelerini ve Venezuala’yı gösteriyordu.
****
Bir video dolaşıyor belki seyretmişsinizdir. “Hayır” diyebilseydik diye konuşan Venezuelalılar Türkiyeli vatandaşlara neden “hayır” denilmesi gerektiğini anlatıyorlar.
Venezuala’da yaşananların Türkiye’ye benzediğini görmek isterseniz lütfen internete girin. Anayasal değişiklik yapılırken, bizde yaşanan tartışmaların aynısını ve benzerini yaşamışlar Venezuelılar.
Hatırlarsınız Chavez’i, Amerikan emperyalizmine karşı mücadele ettiğini söyleyerek savunan, Türkiyeli solcular, sosyalistler yerli ve milli olarak adlandırıyorlardı. Yere göğe koyamıyorlardı.
****
Chavez öldükten sonra yerine geçen şoförünün, muhalefetin seçimleri kazanmasına rağmen iktidarı terk etmediğini, ülkede yüzde 700 enflasyon yaşandığını da hatırlatmak isterim.
Hem de dünyanın en önemli petrol üreticisi ülke olmasına rağmen.
****
17 Nisan sabahı hangi karar çıkarsa çıksın, ülkemizi zor günler bekliyor.
Evet çıkarsa devletin dilinin de uygulamalarının da daha sertleşeceğini görmek için kahin olmaya gerek yoktur.
Batıdan kopuş hızlandırılacak.
Yüzümüzü Ortadoğu’ya doğru çevireceğiz.
Refarandum geçti diye, AK Parti iktidarı ve Erdoğan hem batıya meydan okumaya hem de yerli ve milli bir rejimi uygulamaya sokacağını görmek için çok akıllı olmaya da gerek yok.
****
Eski devletin aktörlerinin hayır demesi ile demokratik kaygılarla hayır diyenlerin de aynı kefeye konulmasını kabul etmediğimi de belirtmek isterim.
Sistemin tıkandığı ve mutlaka değişmesi gerektiği su götürmez bir gerçek.
Ancak bu sisteminin değişikliği, eski sisteme benzeyen bir sistemi inşa ederek olmayacağını da belirtmek gerekiyor.
****
Genel düşüncem ise referandumun Türkiye için hayırlara yol açtığıdır.
Ne muhalefetin ne de AK Parti’nin 17 Nisan sonrasında bugünkü yapısıyla yola devam edemeyeceği gerçeği sırıtmaktadır.
Muhalefet Türkiye’yi ve dünyayı okumaktan uzak, halkın gözünde de umut olma şansı yok.
AK Parti ve Erdoğan’ın halkın çoğunluğunun desteğini alınca, destek vermeyenlerin çoğunluğa teslim olması gerektiği zihniyetinin de, eskinin tekrarı olduğunu hatırlatmak gerekiyor.
Yetmez, devlete sahip olan AK Partililerin ise iktidara destek vermeyenlerin de doğal olarak devletin, milletin ve vatanın düşmanı diye görmeleri de hayra alamet değildir.
Ayrıca 17 Nisan sabahı ‘evet’ çıktığında bir cadı avı başlatılırsa da şaşırmayacağımı belirtmek isterim.
****
Hayırcılara yönelik üst perdeden hakaret edilmeye başlanınca aşağılarda bunun nelere dönüştüğünü görmek için, Büyükşehir Beledeyesi’nde çalışan bir amirin paylaşımına bakmak gerekiyor.
Densiz …….. demiş ki, “hayırcıların karısı ve kızları evetçilere helaldir.”
Hani küfür etmek günah ya…
Senin helal zihniyetin inancın gereği değil mi?
Şimdi o’na buradan içimden ne kadar bildiğim küfür varsa ediyorum.
Kim bunları bu hale getirdiyse hayırlı olsun.
Ha bu arada; gözaltına alınacak mı bu milletin yarısına küfür eden ucube?
Son söz: Gidin pazar günü huzur içersinde kimin ne dediğine bakmadan oyunuzu kullanın. Evetçiler ve hayırcılarda bu ülkenin çocukları olduğunu unutmayın.
80 milyonun 100 yılın sonunda, demokratik bir cumhuriyeti ve demokratik bir hukuk sistemini hak ettiğini, demokrasiyi beslemeyecek değişiklikleri hak etmediğini asla unutmadan vicdani rahatlıkla oyunuzu kullanın.
Sonrası mı, iş olacağına varır. İnanın enseyi karartmaya da gerek yoktur. Tarihe bakın.. Kimseye kalmadığını görürsünüz..