Güzel koptuk zamandan.
Evetlerin, hayırların havada uçuştuğu, endişelerin etrafımızı sardığı anlardan birkaç dakikalığına sıyrılmak iyi geldi.
Almanların 1945’te taş üstüne taş kalmamışken, parlamento binasından önce neden kültür sanat merkezleri, görkemli opera yapıları inşa etmeyi tercih ettiklerini hissettim. Dünyanın en güzel sığınağı sanat. Ruhun ve aklın kaçamağı. Arkas Sanat Merkezi’nde, Victor Vasarely retrospektif sergisi açılışında yaşandı bu duygular.
Retrospektif, ‘Geriye bakış’ demek, ‘retrospektif sergi’ ise sanatçının sanat yaşamı boyunca yapıtlarının irdelendiği toplu sergileri anlatıyor.
Dünya sanat çevrelerinin hayranlıkla söz ettiği Vasarely’nin eserleri alışıldığın dışında. Bilgiyasar grafik tasarımlarını andırıyor. Geometrik şekillerin kazandığı anlam gözalıcı.
Op-art (optik sanat) öncülerinden Vasarely 1906’da Macaristan’da doğan, Budapeşte’de Bauhaus etkisinde eğitim alan bir grafik tasarımcısı. Benim günümüz bilgiyasar grafiklerine benzettiğim çalışmalar, pozitif ve negatif formların farklı biçimlendirilerek tuval yüzeyinde hareketlerini ortaya çıkaran bir akımın öncüleri.
Ama önemli bir detay var. Vasarely tüm bu çalışmaları 1944’lerde üretiyor. Bilgisayarların ilk yaygınlaşmasından yaklaşık 30 yıl önce.
Pop Art’tan minimale uzanan çizgide deneysel çalışmalar gerçekleştiren Vasarely, 2. Dünya Savaşı gibi Avrupa’yı alt üst eden acılar yaşanırken de üretimini durdurmuyor ve isyanını duvar afişlerine dönüştürüyor.
1955’de Sarı Manifesto’yu yayınlıyor sanatçı ve Op-Art’ın öncüsü olarak geçiyor sanat tarihine.
Etkileyici bir başka yön ise sanatçının çalışmalarını özellikle mimarlar ve şehir plancılarına sunarak renkli, Avrupa’yı boğan gri binalardan kurtarma çabaları. Bugün torunu Pierre Vaserely başkanlığındaki Vakıf eserleri dünya sanatseverlerinin beğenisine sunuyor.
Tabii sanatsal bir dedikodu da yapalım, eksik kalmasın! Vasarely’e ilk çalışmalarında eşi, çocuklarının annesi eşlik ederken sonra 30 yıl boyunca metresi olan galeri sahibi kadın giriyor hayatına. Onu da metresini resmettiği portresinden öğreniyoruz.
Görüldüğü üzere, sanat dünyası da olsa kadının yardımcı rolü pek değişmiyor!
ARKAS’TAN YENİ GALERİ
Eşsiz bu serginin İzmir’e gelmesinin nedeni, Lucien Arkas’ın dünya sanatını gözlemleyen müthiş birikimi ve gücü. Arkas, Ekim ayında Mistral Sanat Merkezi’nin de açılışını gerçekleştireceklerini anlattı. Burada daha uzun süreli sergiler düşündüklerini söyleyen Lucien Arkas ayrıca İzmir’de ilk kez 250 m2’lik alanda sanat atölyeleri oluşturacaklarını da belirtti. Bence kentin en önemli eksiklerinden biridir sanat galerileri ile atölyelerin buluşmaması. Avrupa’da çok sayıda müze, sanat merkezinde özellikle çocukları eğitim alırken imrenerek izlemişimdir. Sanat uzun, hayat kısa (Ars longa, vita brevis) der bir Latin Atasözü