15 Temmuz iç savaş ve işgal girişiminden önce sokakta yaşlı bir kadın kamuoyunca bilinen Ahmet X beyi durdurur ve “yavrum senin adın Ahmet değil mi” diye sorar. Ahmet beyin “evet” demesi üzerine “seninle görüşmem lazım” der ve konuşmaya başlar.
Kendisine, “Türkiye’ye darbe yapılacak. Tayyip Erdoğan yapayalnız, etrafında onu halktan başka destekleyen yok. Allah’ın izni ile bu darbe bastırılacak. Ancak iş bununla kalmayacak ve ikinci kalkışma yaşanacak.
İkincisinde Elazığ, Erzincan, Artvin, Trabzon, Sinop, Tekirdağ ve Balıkesir gibi şehirlerde fitne fesat çıkaracaklar. Allah’ın izniyle askeriye bunları da bastıracak. Evladım, sen bunları Reis-i Cumhurumuza ilet.”
Bu nine kimdi bilinmiyor. Ancak söylediklerinin çoğu doğru çıktı. Adı geçen şehirlerden biri olan Elazığ’da patlama yaşandı. Diğer şehirlerin sınır ve kıyı şehirleri olması dikkat çekici! Bizce emniyet ve istihbarat birimlerinin üzerinde durmasında yarar var.
Bu tür meseleler bazen bazı kişilere rüya veya başka bir şekilde malum olabilir. Yahut da bilmediğimiz bir bilgiye dayanabilir. İşittiği bir şey olduğu halde “rüya” diyerek üzerine gelinmesin, ama bilinsin de isteniyor olabilir.
İşin ilginci, 15 Temmuz’dan önce bir zat bana gördüğü rüyada, elinde kesici aletler olan doktor kıyafetli birinin Tayyip Erdoğan’ı ameliyat etmek istediğini, üzerinde çok iyi bir kumaştan yapılmış muhteşem bir gömlek olan Reis’in bu gömleğinde ona eza veren yüzden fazla iğnenin olduğunu, kendisi Reis’in koruması olmadığı halde iğnelerin çıkarılması için yardım istediğini, iğneler çıkardıkça Erdoğan’ın rahatladığını ve hepsini çıkardıklarını, o şer kişinin ise Erdoğan’a zarar veremediğini anlatmıştı. Devamında ise kendisini dışarı çıkarıp, içeride o doktor kıyafetli kişi ile baş başa kaldığını, ancak kendisinin kapının önünde Erdoğan’ı korumak için beklemeye devam ettiğini söylemişti. O gün bunu yazsam son derece kötü yorumlara yol açabilirdi ama bugünden bakınca her şey ayan beyan ortada.
‘GÖKTEN KAN YAĞACAK, HEPİNİZ ÖLECEKSİNİZ’
Her şeyi normal ancak hafıza gelişimi zayıf olan 20’li yaşlardaki komşumuz bir genç, 15 Temmuz sabahı, sokağa çıkıp “gökten kan yağacak, hepiniz öleceksiniz” diye bağırır. Sonra kriz geçiren genç kontrol edilemez ve polislerden yardım istenir. Polisler güçbela yakalayıp hastaneye götürürler. Hâlen Bakırköy’de yatmakta ve durumu çok kötü.
İnsan bütün bunlara her şey olup bittikten sonra anlam verebiliyor. Bunlar birer işaret ve keşke Hz Yusuf (a.s.) gibi bu tür halleri tabir ve tevil edebilecek durumda olabilseydik. Kimseye rüya ile amel edin falan demiyoruz ve zaten nakillerin hepsi rüya da değil. İlgili ve ehline duyurulur.
HAVALİMANINDAKİ BU POLİSLERE DİKKAT
Bir dostum bizzat yaşadığı çarpıcı bir hadiseyi anlattı. “15 Temmuz akşamı Atatürk havaalanında 11:50 uçağına binmek üzere CIP bölümünde bulunuyordum.
11:30’da TRT’de okunan bildiriyi salonda beklerken dinledim. Herkes gibi beynimden vurulmuşa döndüm ve hemen ardından, Reis Cumhur’un “meydanlara çıkıp, direnin” çağrısını duydum.
Uçağa gitmekten vazgeçip, hızlı adımlarla dışarı koştum. Büyük bir kitle havaalanına doğru geliyordu. Yan binaya doğru koşan insanların bir kısmı arabalardan inip, içeri koşuştular. Derken saniyeler içinde 200’den fazla kişi oluverdik.
O anda kalabalığın önüne geçerek “nereye” gittiklerini sordum. “Kulede bir yarbay ve askerler kuleyi ele geçirmiş, kuleyi kurtarmaya gidiyoruz” dediler! Bende kendilerine katıldım ve kuleye doğru ilerledik. “Vatan haini darbeciler, Allah-ü Ekber” diyenler… Derken kalabalık artıkça arttı. “Ya Allah” deyip içeri daldık.
Polis ve Özel Harekâtçılar önümüzü keserek, kuleye erişip kurtarmamıza engel olmaya çalıştılar. Bizi ikna etmeye çalıştılar ama ikna olmak diye bir düşüncemiz yoktu. Yanımda tanımadığım aslan parçaları vardı! Özel Harekâtçılara “ya ölürüz, ya öldürürüz ya da kuleyi alırız” diyor, “Allah-ü Ekber” sesleri ile binayı titretiyorduk.
Kalabalık itiş kakış içinde Özel Harekâtçılar ve polislere “hainler” diye bağırdıkça onlarda “biz hain değiliz” diyor, ama yukarı çıkmadıkları gibi, bizim de yukarı çıkmamıza engel oluyorlardı. Zorladık kapıları kırmak pahasına, yukarı çıkıp turnikelerin üzerinden atladık, polis engelini benim de aralarında olduğum 10 kişi aştık. Hızlıca kuleye doğru “Allah-ü Ekber” nidaları ile çıktık.
Başında siyah maske olan bir polis, kuleyi işgalcilerden kurtarmaya çalışan bizlerin resimlerini çekiyordu. Yani kuleyi FETÖ’cülerin işgalinden kurtarmak yerine, bize mani oluyor ve görüntümüzü alıyorlar. Biz de o kişilerin resimlerini çekince, bizi tehdit etmeye başladılar.
Daha sonra ekranlarda FETÖ’cü teröristlere destek veren bu polisler “kahramanmış” gibi sunulunca beynimden vuruldum. Biz canımızı ortaya koyup mücadele ederken, bize engel olanlar nasıl “kahraman olabilirdi” aklım almıyor.
Hesap değişip, işgal başarısız olunca saf değiştiren bu polis kim acaba? “
İstanbul Emniyet Müdürümüz Mustafa Çalışkan beyin, 15 Temmuz gecesi canını ortaya koyarak yaptıklarını hepimiz müşahede ettik. Bu meseleyi inceleyip, bu hainleri tespit etmesinde yarar var. İhtiyaç duyarsa, şahit arkadaşların elinde görüntüler de mevcut, kendilerini görüştürebilirim.