Şüphesiz ki, Türkiye, bir dünya devletidir. Ülkemiz Jeopolitik ve jeostratejik mevkii itibarıyla; dünyanın en önemli petrol rezervlerine sahip Orta Doğu ve Hazar Havzası içerisinde yer alıyor. Önemli deniz ulaşım yollarının kavşağı durumunda bulunan Akdeniz Havzası ve Tarihte her zaman önemini sürdürmüş olan Karadeniz Havzası içerisindedir. Türk Boğazları, SSCB ve Yugoslavya’nın dağılması sonucu yapısal değişikliklere uğrayan Balkanlar, etnik çatışmalar yanında, zengin tabiî kaynaklara sahip Kafkasya ve bunun daha ötesinde Orta Asya’nın oluşturduğu coğrafyanın tam merkezinde etkili bir konumdadır. Bu konumu itibariyle ülkemiz tüm dikkatleri üzerinde topluyor.
Türkiye yer altı zenginlikleri bakımından oldukça önemlidir. Çünkü bu açıdan zengin topraklar üzerinde konumlanmışız. Tarihi önemi ve doğal zenginliğinin yanında; çok farklı yer altı kaynaklarına sahip bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; petrol, bor, altın, krom’dur. Kömür üretiminde ise dünyada zirve isimler arasında yer alıyor.
Türkiye üç kıtanın birleştiği çok stratejik bir bölgede bulunmaktadır. Özellikle petrol ve yeraltı zenginliklerinin bulunduğu bir bölgede konumlanmışız. Bu zenginliklerden pay almak isteyen ülkeler açısından Türkiye yapısı itibariyle vazgeçilmez bir öneme sahiptir.
Ayrıca gelişme çabası içinde olan Balkanlar ve Kafkasya’ya komşudur. Asya ile Avrupa arasındaki kara bağlantısı yine Türkiye üzerindedir. Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlar sürekli karışıklık içinde olan bölgelerdir ve Türkiye konum itibariyle hepsine müdahale edebilecek etkin bir bölgede bulunmaktadır. Doğal zenginliği, tarihsel gelişimi ve konumu itibariyle dünya devletlerinin kıskacında olan bir ülkede yaşıyoruz diyebiliriz.
Birileri şunu dedi: “ Ne zaman çıkar, ne zaman kapımıza dayanır bilenmez amma, bildiğim bir şey var ki Orta Doğu’da, önümüzdeki 10-15 yıl içinde şurada veya burada bir veya birkaç savaş yaşanacak. Büyük krizlerle karşı karşıya kalınacak. Kısır kavgaları bir yana bırakıp, biraz etrafımıza bakarsak, durumun ne kadar tehlikeli (ve vahim) olduğunu görürüz. Bölgedeki bir (büyük) savaşa hazır olalım.”
Türkiye büyük bir medeniyetin, devamı olan bir millete ev sahipliği yapıyor. Bir asır önce yarım kalmış hesap devam ediyor. Büyük Ortadoğu Projesi diye gündeme alınan proje, en az 25-30 yıldır uyguladıkları bir projedir. Bu projenin asıl hedefi Türkiye’dir, Osmanlını devamı olan bir ülkedir Türkiye. Suriye’deki iç savaşın sebebi, Yemen’in bölünme sebebi, Libya’nın parçalanmasının sebebi budur. Bölgedeki Türkleri, Kürtleri, Arapları, Farisileri birbirleriyle çatıştırma niyetindedirler. Sünni-Alevi ayrımcılığı başlatılmasının sebebi de budur. Türkiye, güçlü bir medeniyete öncülük etmesin, kendi içinde çekişmeli bir hale gelsin denilerek bu tür girişimlerde bulunuyorlar
Yaşadığımız coğrafyadan dolayı, stratejik konumdan ve hammadde- enerji kaynaklarını kontrol eden merkez ülke olmamızdan dolayı hedefteyiz!. Jirinovski diyor ya: “Bu coğrafyanın baş belası Türkler’dir.” Rus atları Akdeniz’de sulanmadıkça bu topraklar huzur bulmaz. Kazak ve Moğol bozkırları bomboş. Türkler gitsinler ataları gibi o topraklarda öküz gütsünler.” İngiliz’i Alman’ı, Fransız’ı farklı mı düşünüyor? Hatta Acem’i (İran’ı)? Ya da bu toprakta bizi birbirimize kırdırarak boğacak ve yok edecekler, mutlak hedef budur.
BOP ( Büyük Ortadoğu Projesi) nedir? Dünya kamuoyuna açıklanan hali ile “Büyük Ortadoğu Projesi”, Ortadoğu ve yakın çevresi coğrafyasında yer alan ülkelerde batılı anlamda demokrasinin sağlanması, terörizmin ortadan kaldırılması, ekonomik ilişkilerin arttırılması ve ekonomik işbirlikleri sağlanarak bölgenin istikrara kavuşturulmasıdır. Buna Büyük İsrail Devleti projesi de diyebilirsiniz.
Diğer bir yandan da 1920 de İngiltere tarafından çizilen sınırların yeniden gözden geçirilmesidir. ABD’ye göre yanlış çizilen sınırlar yüzünden bölgede terörizm ve istikrarsızlık oluyor, bölge kaynakları yanlış ülkeler tarafından kullanılıyor. Bu noktada ABD 1920’de İngiltere’nin yaptığı gibi bölgede böl ve yönet taktiğini uygulamaya sokmaya çabalıyor ve bunun içinde İsrail’i kullanıyor.
ABD’nin petrolleri kontrol altına alabilmesinin tek yolu Ortadoğu da bulunan bütün devletlerin parçalanmasını sağlamaktır. Yani Ortadoğu da bulunan 22 ülkeyi parçalayıp 220 eyalet haline getirerek bütün kaynakları elinde tutma düşüncesidir.
2030 yılında bitme noktasına gelmesi beklenilen petrolün yerini hidrojen yakıtı alacak. Hidrojen yakıtının ucuz yolla üretilebildiği tek maden ise BOR’dur. Dünya bor rezervlerine bakıldığında bor yataklarının %76 ülkemizde bulunuyor ve bu bizi BOP’un tam hedefine yerleştiriyor. Türkiye için tek tehlike bor değil Ortadoğu da kurulacak bir Kürt devleti de bulunuyor. Olası bir Kürt devletinin kurulması demek Kars’tan Diyarbakır’a kadar olan bölümün Kürt toprakları olarak koparılması demektir.
Yıllardır ABD’nin bu proje için harcadığı para su anda 1 trilyon doları bulmuştur buda şu demektir sadece Ortadoğu için ABD kendi ülke ekonomisinin 10’da 1’ini Ortadoğu’ya aktarmış. MİT raporlarında Ortadoğu da ciddi bir silahlanma ve biyolojik silah üretimi bulunuyor. Dünyada ve Türkiye de ki birçok strateji kuruluşlarına göre şu anda müttefikimiz görünen ABD 10 yıl içinde İran ve Suriye’yi 20 yıl içinde ise Türkiye’yi işgal edecektir. Yani ve bu topraklar bir müddet sonra yeniden bir Kurtuluş Savaşı mücadelesi verecektir.
Gelelim 15 Temmuz Darbesine: 15 Temmuz sadece darbe girişimi değil, Türkiye’nin gidişatını değiştirmeyi amaçlayan ciddi ve en tehlikeli bir girişimdir. Türkiye’yi çok büyük badireler içerisine sokarak, zayıf ve güçsüz bir ülke haline getirme teşebbüsüdür. Bu sadece darbe teşebbüsü değil, Türkiye’yi siyasi kaosa sokmak üzere harekete geçirilen hain bir operasyondur. Arkasından da Türkiye’yi bir iç savaşa sürüklemek, Türkiye’yi bir Irak’a, Suriye’ye çevirme niyetidir. 15 Temmuz darbe girişiminin, bundan öncekilerinden en önemli farkı budur.
Ülkemizi bir zamanlar Sağ sol diye kutuplaştırdılar, Asala Ermeni terör örgütünü başımıza musallat ettiler. Alevi- Sünni diyerek ayrım yaptılar. Allaha şükür bu oyunlar tutmadı. Şimdiler de Türk- Kürt diye ayrım yapmak istiyorlar. Türk Milletinin birliğini, beraberliğini bozmak istiyorlar. Gelişmesi dursun, güçsüz zayıf bir devlet olsun, İslam dünyasının umudu olmaktan çıksın diyorlar. Ama Allahın izni ile aklıselim galip gelecek bu oyunlar da bozulacak. Vatan hainlerinin maskesi düşecektir.
Bizler bin yıldan daha fazla bir ve beraber olmuşuz, et ile tırnak gibiyiz. Aklımızı başımıza alıp, gözümüzün önüne bakmamız lazım. Bugün PKK ile mücadelenin arkasında yine o hain güçler var. PKK da FETO Terör örgütü de onların maşalığını yapan piyon örgütlerdir. Türkiye, PKK- İŞID ile değil onları açıktan ve gizli destekleyen arkasındaki hain güçlerle savaşıyor. Allah yar ve yardımcımız olsun!… Dünyada eşi benzeri olmayan, her karesi şehit kanlarıyla sulanan, sınırları süngü ile çizilen, ecdat yadigârı bu kutsal topraklar için geçmişten günümüze kadar vatan evlatlarını şehit verdik, vermeye devam ediyoruz. Şehit kanlarıyla sulanmış olan bu toprakların bekçiliğini yapmaya devam edeceğiz. Tüm hain güçlere karşı 15 Temmuz gecesi dik durduğumuz gibi dik durdukça, bir ve beraber oldukça Allahın izniyle bizi kimse bu topraklardan söküp atamayacaktır. Yaşasın kahraman Türk Milleti!.