Bir işgal, bir darbe ve iki cinayet senaryosu aynı anda sahnelenmiş. Türkiye’yi işgale yeltenen iblislerin dört de hedefi varmış.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ailesinin tüm fertleri şehid edilecekmiş. Bunu hem FETÖ, hem de ABD/NATO ittifakı çok arzuluyormuş. Planlar da bunun üzerine yapılmış. İddia o ki, bu şer arzuya Erdoğan’a yakın bazı çevreler dahi sahipmiş.
Dış amillere göre, Erdoğan önlerinde büyük bir engeldi, ortadan kaldırılmalıydı. Sadece o değil, onun yerine gelebileceklere ibret olsun diye ailesinin tüm fertleri de yok edilmeliydi.
1999’da bana Cizvit papazı ve Vatikan kardinali olduğunun belgesi gösterilen ve bu milletten öç almak için Kabala kültürü ile büyütülüp, büyücülük eğitiminden geçirilen, düşman güçlerinin sahtekâr Mehdisinin ilk hedefi de Erdoğan’dı.
Bana kardinallik belgesini gösteren kişi ölümünden bir yıl önce, FETÖ’cülerin kendisini öldürebileceğinden söz ediyordu. Çok geçmeden zehirlendi ve bir anda bedeninin her yerini kanser kapladı ve öldü.
İşgal girişiminde ilk ortadan kaldırılacak kişinin Erdoğan olduğunu bilmek için, bir yerlerde müsteşar bakan, başkan, genel müdür olmaya gerek yok.
Kaldı ki, sokaktaki herkes darbeyi bekliyordu. Hatta bundan bir buçuk yıl önce darbe yapabilecek 40 kişinin de ismini içeren manşet haberler de yapılmıştı. O isimlerden bir kaçı hariç neredeyse hepsi doğru çıktı.
Devletin her kademesi, adını bildiğimiz bilmediğimiz tüm istihbarat birimleri darbeyi bekliyordu ve bilmedikleri tek şey zamanıydı. Ayrıca son iki ayda ise zamanın geldiğini herkes konuşuyordu.
Peki, darbeden birkaç gün önce Erdoğan’ı, ailesinin tüm fertleriyle birlikte Marmaris’e kim yönlendirdi? Erdoğanların Marmaris’te olduğunu kimler biliyordu?
Yaver(ler) her seyahate katılıyor muydu ve bu seyahate neden katılmadı?
Gelişmelerden Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı neden haberdar edilmedi? Emniyet teşkilatı 15 Temmuz gündüzünde 81 il müdürlüğüne “dış unsurlardan saldırı olması halinde teslim olunmayacak, çatışmaya girilecek” talimatı gönderdiğine göre, Cumhurbaşkanının yanında veya Beştepe’deki koruma ekibine bu uyarı ve emir notu gitmedi mi? Gittiyse kendine bilgi ulaştırılmadı mı?
Saat 16’da Genelkurmay’da yapılan toplantıdan sonra DİB Başkanı ile yemeğe gidildiği ve eski başbakanlara bilgi verildiği iddiaları doğru mu? Telefonlara çıkmayanlar sadece birkaç kişi mi, yoksa bunlar Beştepe içinde de uzantıları olan bir klik mi? Bunlar klik veya arkadaş grubu ise bunların ortak paydaları sadece devlet memuru olmak ve Erdoğan’la çalışıyor olmaları mı, başka unsurlar da var mı?
‘Doğru’ bilgi verebilecek pek çok kimsenin Cumhurbaşkanı ile temasını kesen bir ekibin olduğu doğru mu? Şu anda doğru bilgi akışını engelleyen bir etten duvar örüldü mü? Örüldü ise bunlar kimler?
Devletin içinde ‘Erdoğan’ı sert ve batı ile uzlaşmıyor‘ düşüncesine sahip kimseler var mı? ‘14 yıl yeter‘ fikrinde olanların olduğu iddiaları doğru mu?
Bu soruların cevabını muhtemelen yakında öğreneceğiz, ya da bazıları hep gizemini koruyacak. Fakat işgal girişiminin hâlâ adi bir darbe olarak nitelendirilmesine ne demeli?
İlk günden bu yana bu işin NATO, İncirlik, Pentagon, CIA, ABD’nin İstanbul ve Ankara uzantılarına dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bu sayede de tarihe not düşüyoruz. Ancak etraf, kendi tarihini karalayanlarla dolu!
Pek temas edilmeyen bir klik de, Kraliçe’nin veletleri meselesi. İster ittifak içinde olsun, isterse de olmasınlar birbirlerinin planlarını biliyorlar ve herkes kendine göre pozisyon alıp hamleler yapıyor.
İŞTE 4 BÜYÜK HEDEF
֎ Erdoğan ortadan kaldırılacak,
֎ Hükümet alaşağı edilecek,
֎ PKK, DAEŞ, Şii ve Nusayri milisleri ülke içine çekilip iç savaş çıkartılacak,
֎ FETÖ’cüler bu süreçte kendilerine karşı gelebilecek siyasetçi, bürokrat, akademisyen, işadamı, gazeteci ve diğer münevverler ile diğer cemaat liderlerini infaz edecek,
֎ Kargaşa ve iç savaş sürecinde toplum sinecek,
֎ FETÖ’cüler onları ülkeden çıkaracak, bu halka ‘yeni kurtuluş savaşı‘ olarak pazarlanacak,
֎ Ülkenin bir bölümü PKK’ya devredilecek,
֎ Kabalist Cizvit papazı Türkiye’ye dönüp, halife ve mehdiliğini ilan edecek,
֎ 200’e yakın ülkede yetiştirip devlet kademelerine getirdiği ajanları biat edecek,
֎ Fatımîlerde olduğu üzere Hasan Sabbah’ın son temsilcisi iktidara gelerek atasının öcünü alacak,
֎ Ardından da İslam adım adım ortadan kaldırılacaktı.
Ama İslam’ın muhafızı, Müslümanların sahibi ve yardımcısı olan Allah (c.c.) buna izin vermedi. Yüreklerdeki korkuları kaldırıp, çocukları bile cihad meydanına yönlendirdi.
Bugün görüyoruz ki, ABD ve NATO adına FETÖ’nün muhafızları olarak da tanınan CIA yöneticileri Henri Barkey ve Graham E. Fuller bizzat İstanbul’a gelerek yönetmiş işgali. Başarısız olunca da kaçmış veya kaçırılmışlar.
İşgal girişimini incelerken Sarıyer’deki “Kartal Yuvası” ile İncirlik’i hiçbir zaman akıldan çıkarmamak gerekiyor.
Bu başarısız hamlede rol alan sadece FETÖ’cüler olmadığına göre, iç ve dış tüm failler bir an önce tespit edilip gereği yapılacaktır. Bundan sonra artık kimseye rahat uyuma(k) yok.
Son bir soru ile bitirelim: Millet hariç diğerleri Erdoğan’ı mı koruyor, koltuğunu mu?