Önce, İstanbul Vezneciler ’deki şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına sabırlar dileyerek yazıya başlamak isterim.
İçinde yaşadığımız günlerde, yoğunlukla Suriye politikasının değişeceği konuşuluyor.
Fuat Avni bile, Türkiye’nin Suriye politikası değişecek diyor. Fuat Avni konuşuyorsa CIA konuşuyor demektir.
Hemen şunu anlayabiliriz; Mevcut Suriye siyasetimiz ABD’nin işine yaradığına göre, CIA mevcut siyasetin değişmesini istemez.
Fuat Avni Suriye politikasının kötü sonuçlarının Davutoğlu’nun üzerine atılacağını söylüyor.
Mevcut uygulanan Suriye siyasetini iyice bilmeden, neyin değişip neyin değişmeyeceğini anlamak kolay değil.
Açılım Süreci siyaseti ile Suriye’deki kirli savaşa iştirak sürecinin eşzamanlı olduğunu hatırlamak gerek.
İktidar, Amerika, Avrupa hep bir ağızdan Açılım Sürecini destekliyor, Ergenekon ve Balyoz zorbalığını alkışlıyorlardı.
Açılım Süreci Türkiye’nin federasyonlara bölünmesi süreciydi. Hiçbir iktidarın gücü bu süreci tamamlamaya yetmezdi.
Sonunda dönüldü.
Emperyalist cenah hep bir ağızdan siyasi iktidara ve Erdoğan’a saldırmaya başladı.
Suriye politikası için de durum aynıdır. Erdoğan ve ABD birlikte Suriye’nin parçalanma sürecini başlatmışlardı.
Bizler dedik ki, Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye’nin toprak bütünlüğüdür.
Hali hazır sürdürülen Suriye siyasetinin sürdürülememesi konusunda, ABD ve AB hariç her kes hemfikirdir.
Suriye’de, ABD ile birlikte sürdürülen iç savaşın bir parçası olma imkanımız artık kalmadı.
Kalmadı. Çünkü sürdürmeyi devam ettirirsek, bizim varlığımız, var-olup, yok olma noktasına varacak.
Bizim, bu kirli savaşın içinden, elimizi çekmemiz ne anlama gelir?
Şu anlama gelir; emperyalizmin Erdoğan iktidarından temel olarak istediği, iki görev yerine gelmemiş demektir.
Nedir ABD’nin Türkiye’ye verdiği iki görev? Birincisi Açılım Süreci ile Türkiye’nin federasyona dönüştürülmesi, ikincisi de, Suriye’deki kirli savaşta ABD’nin yanında, Suriye’nin parçalanması…
Dışarıdan uygulamaya konulan Amerikan planları bölge ülkelerinin direnişi sebebiyle artık işlemez hale geldi.
Eğer Suriye siyasetimizi de değiştirirsek, ikinci kez Amerikan isteklerine karşı duruma gelmiş olacağız.
Açılım Sürecini kesilmesine ABD, meşru müdafaa içinde olduğumuz için fazla ses çıkaramadı. Dolaylı saldırılar sürdürdü. Silah, mühimmat ve istihbarat desteği verdi. Veriyor.
Amerika Türkiye’yi doğrudan silahlı olarak karşısına almamak ve savaş cephesini, daha da genişletmemek adına, Türkiye planlarını şimdilik erteledi.
Erteledi demek belki tam doğru değil. Suriye’den başlattığı Kürt oluşumunu Türkiye’nin içine doğru genişletmek olarak planı revize etti.
Amerika için, Türkiye’nin parçalanması, ya Türkiye’nin rızası ile ya da zorla gerçekleştirilmesi gereken bir iş olarak duruyor.
Eğer Türkiye, Suriye siyasetini değiştirirse, ABd’nin Suriye’de yapabileceği bir şey kalmadı demektir.
Yapılacak birinci iş; ABD ile birlikte Al-Nusra’ya verilen desteğin derhal kesilmesi gerekir.
İkinci zorunluluk; Suriye devleti ile birlik olup, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin kurmaya çalıştığı Kürt Koridorunu engellemektir.
Türkiye ya bunları acilen yapar, ya da kaybeder.
Bülent Esinoğlu
ulusalkanal.com.tr