Beğenir ya da beğenmeyebilirsiniz… Kızabilir, nefret edebilir ya da çok sevebilir, sempatiyle bakabilirsiniz…
Bir gerçeği vurgulayalım ve hakkını verelim…
Kemal Kılıçdaroğlu gündemi belirlemeye devam ediyor…
Kılıçdaroğlu da, ona kızanlar da bu durumdan oldukça memnunlar…
****
Ne ölen çocuklar, ne anayasa, ne ekonomik sorunlar, ne başka sorunlar…
Ensar Vakfı meselesi çıkıyor, herkes onun peşine takılıyor…
Bakan bir söz söylüyor, çocuk istimarcılarının karşısında, herbirimiz Süpermen gibiyiz…
Bir tecavüz olayı oluyor, hepimiz tecavüz düşmanı insanlar oluveriyoruz.
****
Ne yaşadığımız toplumun sosyolojik, tarihsel, siyasal, kültürel, eğitim durumunu tartışıyoruz…
Tecavüz, taciz yaşadığımız toplumun gerçeği beyler, gerçeği…
Sadece, mağdur olanlar ve tecavüz edenler üzerinden okuyoruz toplumu.
Kendimizle, toplumumuzla, zihniyetimizle, inancımızla, geleneklerimizle, kültürümüzle yüzleşmiyoruz.
****
Tecavüz eden, tam karşıtımız bir zihniyete ait kurumda çalışıyorsa, oraya aitse yandı gülüm keten helva…
Hangi küfürü, hangi laneti biliyorsak peşi sıra geliyor.
Sözde mağdur olan kurumu bizden, zihniyet olarak yakın hissediyorsak ne kadar savunma mekanizması varsa devreye sokuyoruz.
****
Günlük yaşıyoruz…
Günlük düşünüyoruz…
Ne arkası ne yarını var…
Gören de duyan da ülkemizde insanların büyük çoğunluğunun anı yaşayan, mutlu olarak hayatlarını sürdüren insanlardan oluştuğunu zannedecek…
****
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, Ensar Vakfı’ndaki yaşanan tecavüz sonrasında yaptığı açıklamada, “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” der demez kıyamet koptu.
Söylediği gayet açıktı…
Bakan, güzel, değerli, güzel iş yapan kurumlar ile ilgili bir olumsuzluk yaşandığı anda
linç politikasının güdülmesini yanlış buluyordu. Aynı zamanda tecavüz olayının takipçisi olacaklarını da açıklıyordu.
“Buna bir kere rastlanmış” dersin ha… Hadi linç politikası…
****
Kılıçdaroğlu toplumun hafızasını tazelemek ve AK Parti’nin zayıf yanından vurmak için; Rıza Sarraf, 11 Ekim 2013 saat 19:51’de zamanın Bakanı Muammer Güler ile telefonda görüşüyor. Görüşmede Güler’e “Sayın bakanım sadece insanı ailesine zedeliyorlar başka bir şey yok” dediği, Muammer Güler’in yanıtının da şu olduğu belirtiliyordu: “Abicim hiç sen o konuda sen rahat ol sen rahat ol… Vallahi böyle bir şey varsa senin önüne ben yatarım ya… Senin İçişleri Bakanlığı’nda bir şeyin yok MİT’te bir şeyin yok, mali de bir şeyin yok” sözlerine gönderme yapıyordu.
Karaman’daki cinsel istismar olayıyla ilgili hükümete, Milli Eğitim Bakanı’na yüklenen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Bakan Sema Ramazanoğlu söylediği söz üzerine de “Aileden Sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette” demesi üzerine ne sapıklığı kalıyordu, ne aile düşmanlığı…
****
Her iki zihniyette küfür etmek içinde, savunma yapmak içinde tüm güçlerini tüm yalanlarını, akıl tutulmalarını devreye sokuyorlardı.
****
Halbuki bakanın söylediği de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylediği de anlaşılabilir birşeydi.
Ancak bugün siyaset gerginlik üzerinden beslendiğinden, aynı zamanda toplumsal yapımıza, kültürel durumumuza uygun siyaset yapılması gerçeği de, iki konuşmayı da anlamaktan uzaktı.
****
Kılıçdaroğlu, iktidar tarafından saldırıya uğramasına rağmen, oy aldığı kesimlerden aldığı destekle, bu sefer iktidara daha farklı yükleniyordu. “Hırsızları korudular mı korumadılar mı? Hırsızların altına yattılar mı yatmadılar mı? Yine kıyameti koparacaklar? Kim hırsızın önüne yatarsa karşısında beni bulur. Benim vicdanım rahat.”
Tartışmalardan herkes memnun…
Herkes bu tartışmadan memnundu, aslında…
Çünkü bu tartışmalar sokakta karşılık buluyor, sokağı gerginleştirerek herkes seçmen kitlesini etrafından kilitliyordu. AK Parti yüzde 50’yi korumak, CHP’de yüzde 25’ini korumak için hamle yapıyorlardı.
Güneydoğu’da iç savaş yaşanıyormuş…
Hergün Türk-Kürt ayırdetmeden çocuklarımız ölüyormuş…
Şehirler yakılıyor, şehirler yıkılıyormuş…
Terör korkusu iliklerimize kadar işlemişmiş…
Türkiye’nin büyük kentlerinden, canlı bomba korkusundan dolayı güvenlik görevlileri teyakkuza geçmişmiş…
Ekonomi durma noktasına gelmişmiş…
Dış politikada yalnızlaşmışız…
AB konusunda adımlar atmıyormuşuz…
Yeni anayasa, Erdoğan’ın Türk tipi başkanlık meselesi takıntısından dolayı tıkanmışmış…
Kimin umurunda…
****
Bakan Ensar Vakfı’nın önüne yatmışmış…
Kadın bakanın “Buna bir kere rastlanmış” demişmiş..
Bu ülkenin en az 40 milyonu suça ortak…
Tecavüz deyince ortalığa kalkanlar…
Mağdurun yanında olduğunu söyleyenlere söylenecek tek söz var…
Beyler tecavüz, sarkıntılık, istismar, taciz bu ülkenin gerçeği…
Tüylerinizi diken diken edecek bir iddiamı yazayım…
Bu ülkenin 80 milyon nüfusu var değil mi?
Bunun yüzde 50’si bu suça ortak, tamam…
Aslında sayısı daha da artıracağım ama mütevazi olmak istiyorum.
Bu ülkenin büyük çoğunluğu mağdur…
Bunu iddialı söylüyorum, iddialı yazıyorum…
****
Zannediyorsunuz ki, tecavüz ve taciz olayları AK Parti’yle beraber arttı…
Kendinizi kandırıyorsunuz…
Tecavüz, taciz, sarkıntılık, istismar ile ilgili; köy romanlarıda mı okumadınız, Türk filmlerini de mi seyretmediniz…
Evlerinizde, köylerde, mahallelerinizde, işyerlerinizde hikayelerde mi dinlemediniz?
Tecavüz etmenin cinsel bir fantazi olduğunuda mı bilmiyorsunuz?
Son söz:
Toplumun gerçekleri ile yüzleşin…
Yetişme biçimimizle…
Ailelerimizle…
Etrafımızla…
Korkmadan…
Önce kendinizle…
Sonra en masum olanınız taşı atsın olur mu?