Et, süt, peynir, sebze meyve, temizlik yani temel tüketim ürünlerinin büyük bölümünde Avrupa’dan pahalıyız.
Yumurta 1 liraya koşar mı?
Masum bir tüketici olarak merak etmekteyim, onca uygulanan tarım politikası, dağıtılan milyonlarca liralık kredinin sonucu bu mudur?
Sağlık programları bangır bangır; zeytinyağı kullanın diye bağırıyor, ‘Et yemezseniz ot kafa olursunuz’ diyerek her gün azarlandığımız sevgili profesörümüz zeytiyağı ya da tereyağına müsaade ediyor.
Tamam kızmayın Karatay Hocam haklısınız, yiyelim de nasıl?
Zeytinyağının litresi 20-25 liraya dayandı. Dört kişilik bir aile için her hafta en az 1 litre satın almak gerek, bu da ayda asgari 100 TL’lik bütçeyi zeytinyağ için ayırmak demek.
Evet Ege’nin yeşil altını, zeytinyağının üzerinde duralım.
SPEKÜLATÖR SAHNEDE
Yaklaşık 20 yıldır zeytinyağı için konseyler kuruldu, tanıtım çalışmaları yapıldı, onlarca faaliyet yürütülüyor. Aynı sürede zeytin ağacı sayısı üç kat arttı.
Zeytinyağı fiyatı tüketici için makul rakamlardaydı ki bu kez üretici mızmızlanmaya başladı.
Konuyla ilgili birkaç arkadaşımla, ihracata yoğunlaşarak, tüketimi artırarak ve kayıtdışını önleyerek fiyatları regüle etmek gerektiğini yazıp çizdik yıllarca.
Dikkat buyrunuz, bir-iki yıl öncesinden söz ediyorum. Litre fiyatı 7-8 TL.
İki yılda ne değişti? İklim değişikliği hikaye.
Piyasa spekülatörleri devreye girdi. Ucuz fiyatla stoklanan kaliteli zeytinyağları depolardan çıkarıldı.
Yani bu süreç hazırlandı. TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin’in de belirttiği gibi üretici değil, tüccarlar piyasayı domine ediyor. “Üreticinin karnını doyurması gerekir. Sanayicinin de doyurması gerekir ama fırsatçılık en büyük ayıptır” diyen Çetin, fırsatçılara dikkat çekiyor.
ÇETİN HAKLI
Bugünlerde zeytinyağında diğer önemli konu; tağşiş. Etraf 1TL’lik kanola, pamuk yağlarını riviera zeytinyağları ile karıştırarak 20 TL’ye satmaya çalışanlarla dolu.
Bu firmalar bilinmiyor mu? Herkes biliyor. En yüksek 14 bin liradan ceza alıyorlar, sonra yine devam.
Çetin’in önerisi şu; lamı cimi yok kapatılsınlar.
Yüzde yüz katılıyor ve bu yazıyı biraz da bu nedenle yazıyorum. Tağşiş saptanan ve bir kez uyarıyı dinlemeyen firma kapatılsın, bakın bir kez daha cesaret edebiliyorlar mı?
Tabii konu, hala onlarca soruyla dolu.
Üretici birlikleri de üreticinin emeğini şık ambalajlarla vitrinlere koymak kadar, halka uygun fiyatla zeytinyağı satmak misyonu olduğunu unutmamalı.
Ayrıca Türkiye’de zeytinyağı rekoltesi son iki yılda 170-180 bin ton civarında. Önümüzdeki yıl 250-300 bin, 2018’de 500 bin ton rekolte bekleniyor. Yeni rekolteyle bakalım hangi taraf ezilecek, üretici mi, tüketici mi?
En iyisi sevgili yönetmen arkadaşımız Yüksel Aksu’nun kulaklarını çınlatarak tipik Egeli ağzıyla soralım.
“Ya üreticini ya tüketicini ezdirivermek zorunda mısın argadaş. Yıllardır şu politikalarını bi toparlayı vermedin. Allahın nimedi bu fiyatlara satılır mıymış… Madem onca mesai ile çözü veremediler, ne başımızda durup duruyorlar gari…”
Spotlight zaferi
Malum dün sabah Oscar ödül töreni vardı. Geçen yıllarda değil ama bu yıl merak içindeydim. Tesadüf, aday dört filmi de izlemişim. Favorim, meslek torpilli Spotlight’tı ve kazandı. Bir grup gazetecinin klisede taciz olayını gün yüzüne çıkartmasını ele alıyor. Her yönden sıkı baskıya rağmen. Sanırım basın özgürlüğünün değerini tema alan film kazansın istedim. Oscar’dan ziyade bugünlerin hatırına izlenmesini şiddetle tavsiye ederim.