Anayasa Mahkemesi’nin çocuklara yapılacak aşıda “aile rızası” aranmasına ve “zorla aşı yapılamayacağına” dair kararı çeşitli kişi ve çevrelerce tenkit ediliyor.
Ben de bu mesele ile ilgili görüşlerimi tekrar özetlemek istiyorum.
Aşı çok geniş kapsamlı bir tabirdir
Aşı çok geniş kapsamlı bir tabirdir.
Bunlar özellikle enfeksiyon hastalıklarının önlenmesi için yapılan uygulamalar olmakla beraber kanserlerden obezite, diyabet, kolesterol, Alzheimer, astım ve alerjilere kadar neredeyse her hastalık için aşı çalışmaları yapılıyor.
Enfeksiyon hastalıkları için uygulanan aşıların da canlı, inaktive, subunit, toksoid, konjuge, DNA ve rekombinan vektör aşıları olmak üzere pek çok türü vardır.
Aşılar çocukluk çağı ve erişkin aşıları olarak sınıflandırılabilir.
Buna göre aşılar hakkında konuşanların bu mefhumla neyi kast ettiklerini net olarak ortaya koymaları gerekir.
Bu yazıda “aşı” tabiriyle “enfeksiyon hastalıklarının önlenmesinde” kullanılan aşılar anlaşılmalıdır.
Aşılara toptan karşı çıkmak da savunmak da yanlıştır
Bir takım kişi ve kuruluşların aşıları savunurken “toptancı” bir yaklaşım içinde olmaları yanlıştır.
Nasıl ilaçlara topyekûn karşı çıkmak veya savunmak yanlışsa aynı durum aşılar için de geçerlidir.
Her ilacı herkesin içmesi gerekmediği gibi her aşının da herkese yapılması akıl ve mantık dışıdır.
Tıpkı ilaçlar gibi aşılar da doğru kişide doğru zamanda doğru şekilde uygulandığında hayat kurtarır ama bu her aşının “körü körüne” müdafaası anlamına gelmez.
Aşılar etkinlik ve emniyetleri bakımından tek tek ele alınmalı ve tartışılmalıdır.
Kuduz veya tetanos aşısı ile grip aşısını aynı kefeye koymak doğru olabilir mi?
Aşıların hiçbir yan etkisi yoktur sözü palavradır
Bilim dünyası, çocuklara mutlaka yapılması tavsiye edilen aşıların hiçbir yan etkisi olmadığını, bunların güvenle yapılabileceğini iddia ediyor.
Gelin, bunlar içinden ilk dozu her bebeğe dünyaya gelir gelmez uygulanan hepatit B aşısının üretici firma tarafından yayınlanan prospektüsünden 6. bölüme bir göz atalım (1).
Şu hususlara dikkatinizi çekmek istiyorum:
BİR: Aşının bebek ve 10 yaşına kadar olan 147 çocuğa uygulandığı ve bunların her dozdan sonra sadece “5 gün takip edildiği” anlaşılıyor.
147′ den kaçının bebek olduğu bile belli olmayan üç çalışmaya dayalı “istenmeyen etki” değerlendirmesinin ne kadar sağlıklı olacağının takdirini size bırakıyorum.
İKİ: Aşı piyasaya çıktıktan sonra bildirilen “istenmeyen tesirler” içinde oto-immün hastalıklar, MS, havale, miyelit, artrit, trombositopeni, optik nörit ve daha sayısız pek çok ciddi hastalıklar var.
ÜÇ: Prospektüsün 13.1 bölümünde de aşının “karsinojenik veya mutajenik potansiyeli veya fertiliteyi bozma potansiyeli değerlendirilmemiştir” ifadesi de çok dikkat çekiyor.
Bu, aşının kanser, genlerde mutasyon ve kısırlık yapıp yapmadığının belli olmadığı manasına geliyor.
Aşılar ticari ürünlerdir
Aşıların sadece insan sağlığını koruma amacıyla uygulanma dönemi geçmiş gitmiştir.
Günümüzde aşılar tıpkı şampuan, gazoz, parfüm gibi sıradan birer “tüketim ürününe” dönüşmüştür.
Aşılar gökten yağmamakta veya topraktan kendiliğinden fışkırmamaktadır.
Bunlar fabrikalarda üretilmekte, şık ambalajlara konmakta ve para ile satılmaktadır.
Üreticilerinin ilk hedefleri daha fazla aşı satmak daha fazla kazanmaktır ki bu bakımdan sonuna kadar haklıdırlar.
Aşı üretimi sermayeye teslim edildi, mertlik bozuldu
Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’ nun bir makalesindeki şu sözler durumu gayet güzel özetliyor (2):
“Bağışıklama da, aşı üretimi de devletin elinden ve kamu görevi olmaktan çıkarıldı, sermayeye teslim edilerek tatlı kârlar için yatırım aracına dönüştürüldü.
Artık bebeklerin ve erişkinlerin bağışıklanmaları üzerinde kişisel, kurumsal ve sınıfsal çatışmalar, uluslararası sermayenin kanlı çıkar oyunları yer alıyor.”
Endüstriden bağımsız bilimsel kurul şart
Toplum sağlığını ilgilendiren bulaşıcı hastalıklarda karar verici merci Sağlık Bakanlığı olmalıdır.
Kararlar endüstri ile hiçbir menfaat münasebeti olmayan uzmanlardan oluşan bir Aşı Danışma Kurulu tarafından alınmalıdır.
Kusuruma bakmasınlar “endüstriye yandaş” bilim adamlarına güvenemiyorum.
Hükumetler tüm topluma uygulanmasını gerekli gördükleri aşıları kendileri üretmeli, bunlar piyasada satılmamalıdır.
Domuz gribi salgınında tüm dünyanın nasıl korkutulduğu, aşıların fahiş fiyatlarla nasıl vahşice pazarlandığı hafızalarımızda capcanlı duruyor (3).
Gelelim neticeye
Aşılar maalesef koruyucu sağlık hizmetinin en önemli unsurlarından biri olmaktan çoktan çıkmıştır.
Aşıları sadece tıbbi bir uygulama olarak görmek olaya “at gözlüğü” ile bakmaktır.
İlaçları, aşıları, tetkik ve tedavi yöntemlerini bilerek veya bilmeden yalnızca tıp penceresinden değerlendirenler feci bir yanılgıya düşüyorlar.
Aşıların ticari bir ürün oldukları gözardı edilmemelidir.
Tıp artık sadece tıp değildir, öyle sananlar kendilerini de toplumu da kandırıyorlar!
Lütfen “halk sağlığı diye kafa şişirmeyin“, aşılar Ali Koç’ un da şikayetçi olduğu vahşi kapitalizm ürünlerinden biridir (4).
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.