Anayasamızı darbeciler yaptı da, diğer kanunlarımızı kim yaptı? Yine pek çoğunu darbeciler. Bunların en kıdemlilerinden biri, bu ülkenin başının en büyük belalarından olan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu.
Son söylenmesi gerekeni peşinen söyleyeyim ki, 1965 yapımı 657 değişmeden anayasayı değiştirseniz
de, bu ülkenin bürokratik vesayetini asla ortadan kaldırmazsınız.
Aslına bakarsanız mevcut anayasanın 20-30 maddesi dışında değişmeyen neresi kaldı ki? Bu anayasayı yapanlar cidden zeki ve öyle kurnaz kimselermiş ki, değiştir değiştir bir türlü dönemin iğrenç ruhundan uzaklaşamıyorsunuz.
Bu ister bir kanun, ister bir eşya, isterse de bir bilgi olsun, onu üreten ona kendi ruhundan üfürüyor. Teşbihte hata olmasın, tıpkı Allah (c.c.)’ın eşrefi mahlûkat olan insana kendi ruhundan üfürdüğü gidi.
Bir bilginin sahibi kâmil bir kimse ise ondan kimseye zarar gelmez. Fâsık biri ise o bilgi dünyayı cehenneme çevirebilir. Her tür emtiada da böyle, kanunlar da, keşifler de…
657 her ne kadar Suat Hayri Ürgüplü’nün başvekilliği döneminde kanunlaşmış ise de, hazırlığı İnönü’nün başvekilliği dönemine ait.
Bize kanunları meclislerin yaptığını söyler dururlar. Pek çok kimse bunun böyle olduğunu zannedebilir. Oysa o kanunların hepsine yakınını bürokratlar hazırlar, siyasetçileri ikna ederler, Meclis’e gelir, komisyonlarda görüşülür. Genel Kurul’da ise son şeklini alır.
Yani milletvekilleri kanun yazmaz, sadece gelen kanunu inceler; ya olduğu gibi, ya da kıyısından köşesinden birkaç müdahale eder ve kabul edilir.
Şimdi kendisine vesayet hakkı sunan, atanana kadar seçilmişler karşısında iki büklüm olup, atandıktan sonra da siyasetçilere kan kusturan bürokrasi, kendini var eden kanunu değiştirir mi? Değiştirmez!
Bu kanun değişmeden vesayet kalkar mı? Kalmaz!
Bu kanun değişmeden bu ülkenin önü açılır mı? Açılmaz!
Bu kanun varken, bu ülke iflah olur mu? Çok zor!
657’nin, memurluğun kırmızı kitabı demekte hiçbir beis yok.
Bu kanun, kamunun kapısından gireni, nükleerden bile koruyan bir zırh. 657 zırhın kapsamındaki birini Cumhurbaşkanı dahi, işi, ahvali ve ahlakı kötü birini memurluktan def edemiyor.
Adam devlete kapağı attı mı, bir gram alın teri dökmeden bir ömür yatar da, ona kimse bir şey yapamaz. O isterse çalışır, istemezse çalışmaz. Zaten 104 gün hafta sonu tatili, uzatmalar hariç 15 gün resmi tatil, raporlar, izinler, geç gelmeler, erken çıkmalar, kaytarmalar der; 100 gün ya çalışıyor, ya da çalışmıyor. Çalışıyor dediysek, iş yapıyor demedik. Keyfi yeterse daireye gidip geliyor.
İçlerinde öyleleri var ki, küresel şirketlere maşalıktan tutun da, devletini, milletini satmaya kadar her türlü ihanetin içinde yer alıyor. Elbette mesaisini zayi etmeden, maaşını hak etmek için canhıraş çalışanlar da var. Hangisinin daha çok olduğunu siz bizden daha iyi bilirsiniz.
Biz fanilere, devleti siyasetçilerin idare ettiklerini dikte ettiler. Oysa biliyoruz ki, hiçbir seçilmişin yetkisi, basit bir atanmış kadar bile değil. Bir milletvekili düşünün, bakan olmadıkları müddetçe hangi memura söz geçirebilir. Hangi genel müdür, müsteşar onları umursar.
Bürokrat hata eder, bedelini siyasetçi öder. Bürokrat çalışmaz, bedelini siyasetçi öder. Bürokrat ihanet eder, bedelini siyasetçi ve ülke öder. Siyasetçi cefasını, bürokrat ise sefasını sürer bu ülkede.
Millet kazanır, bürokrasi yer, içer, harcar. Millet bayram seyran dinlemez çalışır, vergisini verir. İflas ederse esnaf, bürokrasi evindeki kilimini, perdesini, hatta ekmeğini bile alır gider. Esnaf iflas ederse aç kalır, siyasetçi kaybederse esâmesi okunmaz da, 657’li bir gün maaşını alamazsa kazan kaldırır, devlet durur. Maaşını bir gün bile ödeyemeyen siyasetçi onu oraya getiren bile olsa, 657’li onun dahi düşmanı kesilir.
Millet en basit hatasında siyasetçiyi yerle bir eder de, hiçbir güç -buna askeri darbeler de dâhil- onları yerinden edemez.
Bu milletin tek bir mükellefiyeti var, o da 657’lileri memnun etmek! Bütün bir millet aç kalır da, 657’linin az alanı, çok alanı aç kalmaz.
‘Kısaca 657’li kral, biz tebaa! 657’li patron, millet ırgat. 657’linin yeri sağlam, onu oraya getiren siyasetçi ise içi su alan gemi gibi… En iyisini onlar bilir. Onlar hiç hata etmez. Ederse de bedelini millet öder. Onlar efendi, halk maraba! Yat derlerse yatacaksınız, iyi derlerse iyidir, gel emri verdiklerinde gidecek, kovduklarında terk edeceksiniz.
Onların ceketinin düğmesi bile sizden kıymetli. Mutlu olmak istiyorsanız, onlara ‘üf’ bile dememelisiniz. Ama iyi bir gelecek arzu ediyorsanız, ‘anayasayı değiştirin’ diye dört partiye de baskı yapın. Hayatta kalmak istiyorsanız, bu dört partiye ‘TBMM açıldıktan ve hükümet kurulduktan sonra ilk işin 657 sayılı Kanunu çöpe atıp yenisini yap, adaletsizliğe son ver, 657’linin zulmünü bitir, diplomayı, torpili değil, batılılar gibi liyakati esas al‘ demek olmalı.
Ben siyasi parti olsaydım, bu halka 1300-1500 lira asgari ücretten çok, 657’i değiştirip; özel, kamu ayırımına son vermeyi vaat ederdim. O kalkmadan bu ülkenin geleceğinin olmadığını söylerdim. Yeni 657’leri bürokratlara değil, onların kahrını çekenlere yazdırır ve onların oylamasına sunardım.
Bu ülke, 657’yi değiştirmeden asla vesayetten kurtulamaz. Bu ülke, ehiller yerine diplomalıların vesayetinden kurtulmadan, gelişemez, ilerleyemez, daha fazla büyüyemez. Haydi Türkiye, 657 prangasından kurtul ve şahlan!
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.