Bako Haram, Nijerya, Mali ve Orta Afrika gibi Müslüman çoğunluğun yaşadığı devletlerde, faaliyet gösteren terör örgütüdür.
Baka Haram; Batı eğitimi haram anlamındadır.
İdeolojik duruş katılaştıkça, ret cephesi insan ruhunu ele geçirdikçe, yaşamda normal ve anormal birbirinin içine girer.
Böyle bir durumda, insan ortadan kalkar, salt ideoloji öne çıkar. Müslüman’a da, Hristiyan’a da yararlı olan şeyler, Hristiyanlar tarafından ortaya konulmuşsa, kabul edilmeyen sınıfında algılanır.
Dini eğitimi artırıp, laik eğitimi azaltarak, Batı’dan kurtulacağını sananlar, daha fazla Batı’nın denetimine maruz kalırlar.
Dünya’da İslam-ı en iyi uyguladığını iddia eden Suudiler, en çok Amerika’nın denetiminedirler.
Batı’nın tasallutundan kurtulmak, eğitimi dinileştirerek yapılacak bir iş değildir.
Üstelik dinci eğitim çoğaldıkça Batı bağımlılığı daha artar.
Arap ülkelerinde dini taassup arttıkça, Batıya bağımlılık artmıştır.
Atatürk Türkiye’si Batı’ya en az bağımlı olan bir ülkeydi. En büyük atılımlar da, o dönemde oldu.
Çünkü bilimsel düşünceye çok değer verildi.
Yaratıcı düşüncenin önüne dini taassubu koydunuz mu, orada sorgulama ortadan kalkar.
Dinci eğitim yaratıcılığı yıkar.
Dini eğitimin temeli inanca dayanır. Bir yerden sonra düşünmeyeceksin, sorgulamayacaksın biat edeceksin, eğitimini verir.
Böyle bir anlayıştan yaratıcılık bekleyemezsiniz.
Asıl sorun şudur.
Örgütlü, işbirlikçi sermaye çevreleri, neden eğitimin gericileştirilmesine ve İslam’ın radikalleşmesine göz yumar?
Çünkü bu zümre çocuğunu yurt dışında eğitir. Paralı özel okullara gönderir.
Örgütlü zenginimiz yılda 100-120 bin öğrenciyi yurt dışında eğitir.
Dışarda iyi eğitim alanlar hep ülkenin yönetiminde, kilit mevzilerde yer alırlar.
Teknoloji ve üretim bilgisi getirmezler. İyi başarılı ticaret yapacak yeteneği ülkemize taşırlar.
İthalat yapmak ve ithal edilen ürünü ülkemizde pazarlamak, itibarın, çok kazancın adresidir.
Şunu demeye çalışıyorum.
Örgütlü zengin kendi çocuğunu yönetici yaparak, neslini kurtarır.
Ama bildiği ve yönlendirdiği tek şey ithalat ve yabancılarla işbirliğidir.
Örgütlü zenginlerin çocuklarının da, toplumun en üstünde kalarak hayat sürdüğünü düşünürsek; artan dini eğitim, geniş halk kitlerinin payına düşen olacaktır.
Dinci eğitimden aldığı itaat etme alışkanlığını, bu kez işverenine (patrona) uygulayacaktır.
Bedelli askerlikle, patronun çocuğu askerlikte yapmayacak, dini eğitim alanlar askere gidecek, vs.
Teknoloji ve üretim ufkunu, dini eğitim veremeyeceğine göre, dini eğitim almış olanlar, hep dışarıda eğitilmişlerin emrinde kalacaktır.
5.12.2014, bulentesinoglu@gmail.com