Muhalefetin pespayeliği, AK Parti’nin sokakla ilişkisi, milletin beklentisine yanıt verecek politikalar üretmesi bir 10 yıl kadar süreceğe benziyor.
10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri bir kez daha muhalefetin pespayeliğini ortaya koyuyor.
Adil bir yarış olmamış mış!
Erdoğan devletin tüm olanaklarını kullanmış mış!
Medyayı istediği gibi yönlendirmiş miş!
Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunu yapmış iktidar mış!
Muhalefet öyle söylüyor. Hem de bunu söylerken, hukuk devletine gönderme yapıyor.
Herhangi bir mahkeme kararı olmadan bunlar söyleniyor ve hukukun temel ilkesi yerle bir ediliyor. Mahkemeler karar verinceye kadar, hani herkes suçsuzdu.
Demokratik hukuk devletlerinde, insanlar suçsuz olduklarını hani kanıtlamak zorunda değildiler.
Ayrıca haklarındaki suç iddiası kanıtlanıncaya kadar ve hakkında kesin karar verilinceye kadar makamı, mevkii, konumu ne olursa olsun hani suçsuzdular.
****
Mahkemelere müdahale ediliyormuş.
Bu ülkenin 90 yılında mahkemelere kimlerin nasıl müdahale ettiği, nasıl idam cezaları verildiği, suçsuz insanların nasıl cezaevlerinde yatırıldığı, cumhuriyet savcılarının kararları ile insanların nasıl işkencelere gönderildiği, nasıl düzmece mahkemeler düzenlenerek insanların mahkum ettirildiği unutuluyor.
Toplumu belleksiz zannediyorlar. Kendilerini akıllı, millet ise aptal zannediyorlar.
****
1989 yılında merkez medya ANAP’ın elindeydi.
İktidarın tüm olanakları
ANAVATAN iktidarına aitti.
Muhalefet 1989 yerel seçimlerinde iktidarı yerle bir etti.
****
Yine 1994 İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde herkes Recep Tayyip Erdoğan’a karşıydı. Merkez medya hakkında her gün bir iddia yayınlıyordu.
Ve Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.
****
1999 yılında iktidarda bulunan ortaklar barajı aşamadılar.
2002 yılında yapılan genel seçimlerde iktidar sahipleri genel seçimlerde yerle bir oldu.
Devletin karşı olduğu, merkez medyanın karşısında durduğu, ‘muhtar bile seçilemez’ denilen Recep Tayyip Erdoğan tam 12 yıldır Türkiye’yi yönetiyor.
Bir beş yıl daha devletin en üst makamında bulunarak Türkiye’yi yönetecek.
****
2007 yılında Abdullah Gül’e karşı olanlar, eşinin türbanlı olmasından dolayı devletin en tepesinde türbanlı biri protokolda bulunacak diye kıyamet koparanlar bugün umutlarını küfür ettikleri, hakaret ettikeri Gül’e bağlamışlar.
Yine siyaset yok… Varsa “alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete” tekerlemesi ile ülkeyi yönetmek istiyorlar.
Millet ise aklıyla, tercihleriyle, inançlarıyla, umutlarıyla dalga geçen, kendilerini aşağılayan herkesi sandığa gömerek yoluna devam ediyor.
Adil seçim olmamış mış!
Size dört ay önceden örnek vermek istiyorum.
Türkiye’de yaklaşık 1 bin 381 belediye var.
Tabi bir o kadar belediye başkanı. 20 bin 498 belediye meclis üyesi, bin 251 il genel meclis üyesi seçildi.
Türkiye’nin her yerinde seçime katılan belediye başkanları, belediye ve il genel meclis üyeleri yarışa hangi şartlarda girdiler.
Belediye olanaklarını ne kadar kullandılar?
Belediye başkanı olmayan, belediye ve il genel meclis üyesi olmayan muhalefetin adayları eşit şartlar da mı yarıştılar?
Ve sahi görevlerinden istifa ederek mi seçimlere katıldılar. Türkiye tarihinde böyle bir örnek var mı?
Son söz: Etrafınıza bir bakın, sonra elinizi vicdanınıza koyun lütfen öyle konuşun.
Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu başbakan olsaydı ve Cumhurbaşkanı seçimlerine katılsaydı görevlerinden istifa ederler ve devletin olanaklarını kullanmazlar mıydı?