Geniş ortadoğu coğrafyasında milliyetçilikten en çok çeken Kürdlerdir ve Kürdlerin “Stockholm Sendromu” yaşama lüksleri yoktur.
Kürd halkını ‘milliyetçi’ olmaya/davranmaya teşvik edenlerin niyeti iyi olsa da sonucu Kürdler için çok kötü olacaktır. Zira Kürdler, barış, huzur ve birliktelik için gerekli olan tüm özveriyi göstererek sergiledikleri insani tavır ve davranışlarıyla an itibarı ile hem coğrafyalarında hem de dünyada örnek alınacak bir ivme kazanmak üzereler.
Kürd halkı, Kürdlere milliyetçiliği/ırkçılığı tavsiye edenlerin, başkalarını milliyetçi olduklarından ötürü ne kadar yerdiğini ve bu tutumlarından dönmeleri gerektiğini tavsiye ettiklerini de göz önünde bulundurmalıdır. Öte yandan bazı Kürdler hala ne yapabilirizin yerine, “ne olacağızın” derdinde ve bu çıkarcılık esası üzerine hareket etmektedirler. Bu hengâmede kürd halkına yakışan asaletlerinden ödün vermemek ve yine sabır göstermektir.
Unutmayın Millet olmak adına mücadele etmek başka, milliyetçi olmak başkadır. Zulümden kurtulmak için mücadele etmek başka zalimin yerine geçmek için mücadele etmek başkadır.
Bu bağlamda hala bunu Kürdlere tavsiye edenlerin, Kürdlere “yaranmak”, Kürd tribünlerinden alkış almak ve bunun üzerinden popüler olmayı hedefledikleri açıktır. Kürdler, artık samimi olanlarla olmayanları ayırt etmelidir. Kürdler artık kimin onlara niçin yaklaştığının ve kimin neyi niçin yaptığının farkına varmalıdır.
Bazı gerçekler/doğrular vardır ki bunlar dönemsel/konjonktüreldir. Örneğin kışın sık ve kalın giyinmek doğru ama yazın yanlıştır. Keza yazın ince giyinmek doğru ama kışın yanlış olacaktır. Kanımca Kürdler verdikleri amansız mücadele ve ödedikleri paha biçilmez bedellerle varlıklarını dünyaya kanıtladırlar. Bu saatten sonra Kürdlerin artık kendilerini ve varlıklarını kabul ettirme mücadelesinden ziyade; haklarını isteme tarzını ve “ötekiyle” olan ilişkilerini medeni bir üslup ile hukuki zemine oturtmaya odaklanma zamanı gelmiştir.
Kürdlerden hiçbir grup, parti veya bireyin anti demokratik alan(lar)da, negatif tavır veya yapılanma içine girerek, Kürd halkının dünya standartlarında bir hak-statü sahibi olmasının önünde set olma hakkı yoktur. Kürdlerin de sair halklar gibi halk olma ve bu haktan doğan reva haklara sahip olma hakları vardır. Bunun oluşması için mücadele etmek de gerekir.
Paradigma değişti…
Yıl 2014 ve artık Milletvekili ve Belediye başkan adayını belirleme standardı; sadece “taş atma veya cop yeme” olmayan, bunların dışında başka meziyetleri de baz alan ve şiddet metodu dışında başka hak arama metodlarını da içeren ve önceleyen bir siyasi söylem ve çizgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Selahaddin-î Eyyubi’nin torunları olan Kürdler, bu kadar ezilip yok sayılmalarına rağmen bunu başarabilirse, sadece kendilerine değil, onları yok sayan Ortadoğu halklarına da barışı, huzuru ve onurlu bir yaşamı hediye edebilirler.