Aşağıdaki parametrelerden en az ikisinin varlığında SIRS’ tan söz edilebilir:
Ateşin 38’ den fazla veya 36’ dan düşük; kalp hızının dakikada 90’ ın üzerinde; solunum sayısının 20’ nin veya kanda karbondioksit basıncının 32 mm HG’ nın altında ve lökositlerin 12 binden çok ya da 4’ binden az olması.
“Sepsis”, bir enfeksiyona bağlı olarak gelişen, vücudun tamamını ilgilendiren ve ölüme kadar gidebilen bir enflamasyon tablosudur.
Sepsis için SIRS’ ın enfeksiyona bağlı olarak gelişen formu da denebilir ve sepsis sebep olan enfeksiyon geçtikten sonra da devam edebilir.
Organ fonksiyonlarında yetersizlik bulguları veya kendini hipotansiyon, kanda laktat yükselmesi veya idrar azalması ile ortaya koyan doku perfüzyonunda bozukluk “ağır sepsis” olarak adlandırılır.
“Septik şok” yeterli sıvı verilmesine rağmen kan basıncının inatçı bir şekilde düşüklüğü veya kanda laktat yükselmesiyle karakterize tablo için kullanılan tabirdir.
Bakteriyemi, kanda canlı bakterilerin bulunmasıdır ve her bakteriyemi mutlaka sepsise yol açmaz.
Kanda mikropların veya bunlara ait toksinlerin bulunması durumu için kullanılan “septisemi” tabiri terk edilmiştir.
Sepsis nasıl meydana gelir?
Sepsise sebep olan enfeksiyon akciğerler, idrar yolları, karın, deri başta olmak üzere vücudun herhangi bir yerinde olabilir.
Bazı hastalarda sepsise yol açan enfeksiyonun kaynağı bulunamayabilir.
Sepsisten en çok sorumlu olan mikroplar bakterilerdir, daha seyrek olarak virüs, mantar ve parazitlere de rastlanabilir.
Bakteriler içinde de sepsis etkeni olarak en fazla “stafilokok” ve “streptokok” türleri karşımıza çıkar.
Sepsis, bağışıklık sisteminin hücresel ve hümoral kısımlarının enfeksiyona olan cevabının bir neticesidir ama bu cevap vücudun zarar görmesine yol açar.
Sepsis, sitokin adı verilen kimyasal maddelerin kana geçerek başlattıkları olayların sonucudur.
Damarlar genişler, kalbin kasılma gücü azalır, damar endoteli hasar görür, akciğer geçirgenliği artar, damar içine pıhtılar oluşmaya başlar.
Septik şok belirtileri
Sepsis belirtileri enfeksiyonun yeri, etkenin türü, altta yatan hastalık, akut organ yetersizliği gibi birçok faktöre göre değişir.
Akut organ yetersizlikleri daha çok solunum ve dolaşım sistemlerini ilgilendirir.
Akciğerlerde kısaca ARDS adı verilen akciğer kesecikleri içine sıvı sızması ve kanda oksijen düşüklüğü ile karakterize bir tablo gelişirken, dolaşım yetersizliği de tansiyon düşüklüğü ev kanda laktat artışıyla kendini belli eder.
Böbrek ve beyin de sıklıkla yetersizliğe düşer.
İdrar azalır, kanda kreatinin artar; merkezi sinir sistemi disfonksiyonu da bilinç azalması veya deliryuma yol açar.
Bağırsak felci, karaciğer enzimleri yükselmesi, glikoz metabolizmasının bozulması, trombosit düşüklüğü ve yaygın damar içi pıhtılaşma gelişebilir.
Ölüm riski yüksek
Modern yoğun bakım bölümlerinin olmadığı dönemlerde septik şoktan ölüm oranları yüzde 80’ ler seviyesinde iken bu oran günümüzde yüzde 20-30 arasında değişiyor.
Septik şoku atlatarak hastaneden taburcu olanlarda çeşitli fiziksel ve zihinsel bozukluklar sık ve ölüm riski de fazladır.
Septik şok riski kimlerde fazladır?
Sepsis riski, prematüre veya yeni doğan bebekler ile ileri yaşta olanlarda; AİDS, kanser veya kortizon kullanım gibi bağışıklığı zayıflatan durumlarda; damar içi kateter veya solunum yollarında tüp olan hastalarda; kronik böbrek yetersizliği, siroz, diyabet, ağır KOAH’ bulunanlarda daha fazla görülür ve daha ağır seyreder.
Gelelim neticeye
Septik şok erkenden farkına varılıp yoğun bakım bölümlerinde uzman hekimler tarafından uygun şekilde tedavi edilmesi gereken bir klinik tablodur.
Meslekdaşlarımızın canla başla çaba sarf ettiklerine inanıyor, onlara güveniyor ve Nejat İşler’ e de Allah’ tan şifalar diliyorum.
KAYNAK
http://www.nejm.org/doi/full/10.1056/NEJMra1208623