***
AK Parti, lider Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘ni 11 seneyi aşkın uzun bir dönemden beri yönetiyor. Erdoğan, Türk demokrasi tarihinde bir ilke imzasını atarak üst üste üç genel seçimi yüksek oranda oy alıp kazandı ve tek başına iktidar oldu. Bu uzun ve kesintisiz siyasî iktidar döneminde elbette hatâlar da yapıldı, fırsatlar da kaçırıldı. Lâkin bu dönem Türkiye‘nin çağ atladığı, istikrarlı bir büyüme ve gelişme dönemi olmuştur. Bütün ekonomik, malî ve sosyal veriler ortadadır.
Türkiye, 11 sene öncesine göre her sahada 3-4 misli büyümüş ve bambaşka modern bir ülke hâline gelmiştir. Daha da önemlisi, bu dönemde Türk demokrasisi yerine oturtulmuş ve her türlü antidemokratik vesayet kaldırılmıştır. Türkiye süratle demokratikleştirilmiş ve terörle etkin mücadele başarılmıştır. Dış politikada, sıradan bir Ortadoğu ve Balkan ülkesi olan Türkiye, küresel dünyada itibarlı, oyun kurucu bir ülke hâline gelmiştir. Bu dönemde gerçekleştirilen dev projeleri ve yatırımları saymıyorum.
***
2013 yılı, AK Parti İktidarı‘nın da kilit yılı olmuştur. Bizce, artık millete hizmet yolunda koşuşturan Başbakan Erdoğan ve ekibinin ciddî bir siyasî muhasebe ve değerlendirme yapma zamanıdır. Bu değerlendirme iki bakımdan mutlaka zorunludur. Bir defa, artık bir yılda üç önemli seçimin yapılacağı son derece kritik bir döneme girilmektedir.
İkinci olarak, 2013’te dış boyutu da olan olaylar yaşanmıştır. Önce, 2013 Şubatı’ndan itibaren terör örgütü ile görüşme süreci başlatılmış; sonra 28 Mayıs 2013’ten itibaren ‘Gezi Olayları’ komplosu yapılmış; nihayet 17 Aralık 2013 operasyonları ile Erdoğan Hükûmeti ve Türkiye uluslararası bir komploya mâruz kalmıştır. 17 Aralık Komplosu, ne yazık ki içeride âlet edilenlerin kullanıldığı, ancak başta İsrail ve ABD‘nin Evangelist Neoconları olmak üzere Erdoğan‘ın gitmesini isteyen birçok çevrenin rol aldığı antidemokratik bir komplodur. 17 Aralık Komplosu incelenirken, sadece Halk Bankası‘na yöneltilen ve Türkiye‘ye milyarlarca dolara mal olan operasyona yakından bakılınca ne kadar büyük bir oyuna kurban edilmek istendiğimiz açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu komploya âlet olanlar ve mal bulmuş mağribi gibi uydurma iddiaların üzerine atlayan muhalefet partileri, AK Parti‘ye ve Erdoğan‘a zarar vermeye çalışırken bindikleri dalı kesmekte ve büyüyen Türkiye‘nin yoluna set çekmektedirler.
***
Yazıma, ‘Ey Türk! Titre ve kendine dön!’ başlığı atarken, Başbakan Erdoğan‘ın iktidarının 12. yılı içinde çok ciddî bir değerlendirme ve hesaplaşma içine girmesi gerektiğini kastettim. Bu konuda çok şey söylenebilir ve yazılabilir. Ben bunlardan sadece birkaçına temas edeceğim:
1. AK Parti‘deki bu üç defadan fazla seçim yasağı saçmalığı değiştirilmelidir. AK Parti, durup dururken kendi siyasetini bağlamaktan vazgeçmelidir.
2. Kuvvetler Ayrılığı prensibini yaralayan uygulamalardan kaçınılmalıdır.
3. Operasyon konusu yapılan iddialar vârit olmamışsa bu durum süratle ortaya çıkarılıp kamuoyuna duyurulmalıdır. Eğer iddialar arasında doğru olan varsa bu konuda da gereği yapılmalı ve sonuç açıklanmalıdır.
4. Başbakan, Bakanlar Kurulu‘nu geniş bir değişiklik listesiyle yenilemelidir.
5. Güneydoğu‘da fırsattan faydalanarak hâkimiyet kuran terör örgütü ve yandaşlarına dikkat edilmelidir.
a