Deprem… Ölümler… Allah… Kader… Şehit… Zengin… Fakir…
İzmir’de 8 binanın yıkılmasına, şu an için 114 kişinin yaşamına, tüm Türkiye’nin yüreğinin kanamasına ve yüzlerce kişinin yaralanmasına malolan deprem felaketini ucuz mu atlattık bilemem amma yine bir sürü İHMALİ gözler önüne serdi.
Konuşmalar, ahkâm kesmeler, bilgiçlik taslamalar, “ben bilirim” demelerin yanı sıra “gavur İzmir” teması üzerinden salya sümük küfürler, yakıştırmalar, yaşam tarzı üzerinden ucuz, ahlaksız, aile terbiyesinden yoksun, medeniyet ölçütlerinden uzak söylemler…
Bir tarafta enkaz altında can pazarı yaşayan insanlarımız, bir tarafta acılı aileler, bir tarafta canını dişine takarak can kurtarmanın heyecanıyla gecesini gündüzüne katan kurtarma timleri büyük uğraş verirken; diğer tarafta oturdukları yerden, belki de “bıyık altından” hayasızca sırıtan ve DEPREM olmasının sebeplerini dine & imana, içkiye & fuhuşa, hatta siyasete bağlayarak akıllarınca NEDEN bulmaya çalışan SÖZDE İNSANCIKLAR…
Gerçekten çok garip bir ülkeyiz!
Denetimi yapmayanlara, imar barışı adı altında kanunsuzluğa çanak tutanlara, kat fazlalıklarına göz yumanlara, malzemeden çalıp çırpanlara, inşaat kurallarına uymayanlara, jeolojik koşul araştırmayanlara, yapı izni verenlere ses seda çıkarılmaz ve haklarında bir işlem yapılmazken; vatandaşa depremden korunma dersleri verilmeye, yaşam alanı oluşturmaya, yanımıza alınacak malzemelere dikkat çekilir! Sağlam yapılarda ikamet etme konuları işlenir!
Nasıl ki; Asker ocağına zenginler gitmez! Savaştırılanların tamamı dar gelirli ailelerin çocukları olur! Şehit düşenlerin tamamı fakir fukara çocuğudur, depremde de; zenginlerin evleri çürük olmaz! Çürük evlerin tamamında zar-zor geçinen aileler oturur! Ölenlerin tamamı da garip-gureba kesimdir. Asgari ücretle geçinen, ya da ömür boyu banka kredisi ödeyecek şekilde bir ev alan işçi – memur kesimidir.
Yani ADALETSİZLİĞİN zirve yaptığı bir insan topluluğu içerisinde yer alıyoruz!
Zengini daha zengin yapan bir garip ülkeyiz! Fakiri de daha fakir!
Amma OY veya DİN söz konusu olduğunda yine bu kesime nutuklar atar ZENGİN ! Dinden imandan dem vurur, Ahireti hatırlatır! Peygamberin fakirliği işlenir, fakirlerin peygambere komşu olacağıyla adeta FAKİRLİK bir zenginlik olarak işlenir. Cenneti – Cehennemi de sanki bu ekmek bulamayan kesim için var etmiştir ALLAH! Şehitlik de bu kesim içindir! Siz hiç zenginin ŞEHİT olduğunu duydunuz mu?
Çok garip bir ülkeyiz vesselam!
Allah böyle bir ayrım yapar mı? Kesinlikle hayır. Bir kulunu üzer mi? Üzmez. Peki üzen – ayrım yapan, sınıflara ayıran, kul köle yapan, çalışanın sırtından geçinen, hatta zenginin hayatta kalmasını sağlayan kim? Elbette ki “göz açık” dediğimiz, “Allah vermiş” dediğimiz, karşısında el pençe durduğumuz zengin, öyle veya böyle bir şekilde kafasını çalıştıran kesim!
Kaderi biz kendimize rol biçiyoruz! Daha doğrusu rol biçenler var. Olmayanı var gösteriyorlar. Bilinmeyenleri, hikayelerle bize uydurmaya, yakıştırmaya çalışıyorlar. Allah’ın kaderine değil; kendilerinin bize reva gördükleri kaderi kabullendiriyorlar. Biz de ne hazindir ki söylenenlere inanıyor, söylediklerinin esiri oluyor ve “kader” şekline sokulan – işleyen, bilinmezliği kendimize rol seçiyor, zenginin yanından bile geçirmediklerinin kulu kölesi olacak derecede hayatımıza geçiriyor, cennet dünyamızı cehenneme çeviriyoruz!
Sözün Özü!
Dine dayalı yönetimlerin adaleti işte bu ve buna benzer şeyler. Dinin devlet işlerine karıştırılması, propaganda malzemesi yapılması bu farkı getirir! Zengin & fakir. Alt sınıf & üst sınıf! Kul & köle! Şükretme, katlanma, sabır dileme… Lütfen artık depremlerde zenginler de ölebilsin! Vatan için zenginler de şehit olabilsin! Kulun kula yazdığı kader biraz da onları bulsun. Lütfen UYANALIM artık.
gazete2000@hotmail.com