&5’liklere hakaretler…
65’liklere mesajlar…
&5’liklere duyuru ve ilanlar…
65’liklere sokağa çıkma yasağı!
65’liklere maledilmeye çalışılan COVID-19
Aslında ben de yazmıştım 65’likleri! Bu kadar hakarete maruz kalmaktansa anlamında “Kırın ayağınızı oturun” demiştim!
Gençlerin, bebelerin, torunların, hane halkının ölümüne sebep olunmaması yönüyle kızmıştım akranlarıma..!
Aslında bu bir sitem değildi, öfke değildi, uyarı niteliğinde bir serzenişti.
Çünkü ilk günden bas bas bağırdılar, virüs en çok yaşlıları etkiliyor! 65’likler ölüyor!
65’liklerin dikkatli olması gerek!
Yaşlılardan uzak durun!
Şayet evlerine kapanır ve karantina uygularlarsa hem çevrelerine bulaştırmaz, hem de acıyı yaşamazlar diyerek bir nevi günah keçisi olarak gösterdiler 65 ve üstü yaşları!
“Artık yaşlı bilmeliydi ki öldürücü virüs taşıyor…
Hane halkının dikkatli olması gerekiyor…
Olası bir ölümlü vak’a da 1.derecede sorumlu evdeki yaşlıdır” gibi bilinçaltına yerleştirdiler!
Çoluk çocuk uzaklaştırıldı!
“Yaklaşma” denildi dedene, ninene!
“Siz de lütfen çocukları uzaktan sevin, kendinize yaklaştırmayın” dedi, anne baba! Amma isteyerek, amma mecburen…
Bu kadar baskı, söz, konuşma, lakırdı üzerine yaşlılar kendilerini, kendi evinde, kendi ailesi içerisinde “bir sığıntı” gibi görmeye başladı!
Örneğin ben; aslen 1955, nüfusa göre ise 1956 doğumluyum. Yani sınırdayım. 65 yaşındayım. Belki benim de sonum. Bilemiyorum.
2 Nisan’da da 66’dan gün almış olacağım.
Bırakınız dışarı çıkmayı, yukarıda bahsettiğim nedenlerden dolayı kendimi kendi evimde bir sığıntı gibi görmeye, oturduğum yerden kalkmamaya başladım! “Acaba hane halkından biri rahatsız olur da bana bağlar mı?” diye!
Allah’tan ki evde üç kişiyiz ve üçümüzün de odası ayrı ve sadece yemeklerde (bazen) yan yana geliyoruz!
Büyük büyük adamlar, kendilerini söz sahibi sananlar, imza yetkisi (!) olanlar, okumuş aydınlar, ne yazık ki yaşlının haleti ruhuyesini anlamak, empati yapmak yerine suçlamayı seçtiler!
-Sen 65 ayağa kalk!
-Sen suçlusun!
-Sen virüsün aradığı kategorisin!
-Sen öleceksin!
İyi de ben yaşlanmasaydım zaten sen genç olmazdın!
Oldu olacak sabun fabrikasına gönderin!
Dirimizin işe yaramadığı yerde ölümüz işe yarasın bari.
Yaşlıda kafa karıştı!
Antenler net algılamıyor artık! Çekim alanı dışına çık(arıl)mış belli!
Çoluk çocuğun ağzında maskara olduk!
Farkında olmayarak yaşlılığın kötü bir şey olduğunu aşıladık çocuklara, hem de kendisinin de, hikayeyi anlatanın da bir gün yaşlanacağını bile bile. Artık onlara dede, nine masalları anlatamayacaksınız! Başka hikaye bulun artık! Çelişkiye düşeceksiniz ve süper zeka yeni nesil bunu anlayacak, size, cevap veremeyeceğiniz tek soru soracak:
“-Biz de yaşlanacak mıyız? Bizden de uzak durulacak mı?” diye!
“-Biz de ölecek miyiz? Biz de çocuklarımıza; dedene, ninene yaklaşma mı diyeceğiz?
Vereceğiniz cevabı merak ediyorum doğrusu.
Peki yaşlı evde otursun tamam, ya genç dışarıdan virüsü getirip eve bırakmışsa ne olacak?
O genç, bağışıklık sistemi güçlü, zaten virüsü de bu yüzden kapmıyor ya da bu devreyi ayakta geçirebiliyor! Peki eve konuk ettiği virüs hazretleri o çok aradığı yaşlıyı bulmakta zorlanacak mı? Yoksa “erik dalı gevrektir” şarkısını söyleyerek göbek ata ata, Arşimet gibi; “bulduuuuum” deyip zevkten dört köşe mi olacak?
Sözün Özü!
İşte “hazırlıksız yakalandık” derken, sadece maddi ve mücadelede önlemler konusunu anladık. Oysa manevi olarak da hazırlıksız yakalandık ve örneğin ilk fırsatta 65 yaş sınırına hücum ettik! Onları içeri tıkarsak ölüm vak’amız olmayacak diye sevinç naraları attık! Ve bir neslin ölüm fermanını imzaladık!
Daha önce de yazmıştım.
Hepimiz COVID-19 adayıyız! Söylenenlere kulak vermez, uyarılara dikkat etmez isek, sadece yaşlılar üzerinden önlem alır, hesap kitabı buna göre yaparsak aldanırız! Virüstür bu, yaşa göre değil, zayıf gördüğü her bedeni, zayıf noktasından yakalar ve Allah korusun korkunç sonuçlara yol açabilir diye. Yaşlı – genç aynı kefede. Ha yaşlılarda etkisi çok daha fazla olabilir o kadar.
gazete2000@hotmail.com
Değerli hocam, gezegene geldiğiniz, göbek bağınızın kesildiği 2 Nisan kutlu olsun.
UNUTULMAMALI!
Zaman herkese eşit davranıyor.
Herkes kaderini yaşıyor. 9 yıl önce, 25 yaşında biricik kuzumu anneler gününde toprağa verdim.
Dünyada ölüm nedeni sadece koronavirüs değil. Bu kadar panik ve yaş almış insanlara yüklenmek doğru değil.
Teşekkür ederim Nezahat hanım. Sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Acınızı yürekten paylaşıyorum. Işıklar içinde olsun. Yaşlılara bağlanmasını ben de abes buluyorum. Okumuş cahiller adını koydu artık yapacak bir şey yok…