Bütün insanlığı yok edecek 5G ile ilgili yazıyı yazmadan önce internette bir araştırma yaptım. Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Selim ŞEKER 5G’nin zararları ile ilgili bir kitapçık hazırlamış, bu beni çok sevindirdi. İlgi duyan İnternette okuyabilir. (kaynağı aşağıda belirteceğim.)
https://www.star.com.tr/pazar/5g-yeni-nesil-teknoloji-mi-tehlike-mi-haber-1415396/
Ayrıca Kla Tv 5G ile ilgili Almanca kısa bir bilgilendirme videosu hazırlamış, bu program Türkçeye de tercüme edilmiş, isteyen bu sayfadan izleyebilir.
https://www.kla.tv/14275
Bu konunun detayına inmeden önce kendimle ilgili bir konudan bahsetmek istiyorum. İlk defa 1996 da bir cep telefonuna sahip oldum. Bu bağlamda bir olayı çok iyi hatırlıyorum. Almanya’da bir restorana yemek yemeye gitmiştim. O esnada cep telefonum çaldı, herkes bana baktı, hatta bir adam kalkıp bana doğru geldi ve beni azarlayarak “radyasyon sinyalleri ile zehirleniyoruz” dedi ve cep telefonumu kapatmamı söyledi. Aslında adam haklıydı, çünkü cep telefonlarının yol açtığı zararları oldukça yaygın bir şekilde basında tartışılıyordu hatta birçok doktorlarda ortam dinlenmesini engelleyen GPS-Jammer kullanıyordu. O zamanlar bir cep telefonuna sahip olduğum için mutluydum ama ne kadar saf olduğumun farkında değildim. Sağlığa ve sağlıklı yaşamaya çok önem veririm, herşeye rağmen en büyük düşmanı yanımda taşıdığımın farkındayım. Ancak kendimi eve geldiğimde telefonu kapatmakla avutuyordum.
Bu düşmanı 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren hayatımdan çıkarttım. 31.04.2019 Yerel Seçimlerden 2 ay öncesinde tekrar hayatıma aldım. Kesinlikle bir daha elime almamak şartıyla cep telefonunu kısa bir süre sonra da hayatımdan çıkaracağım.
Ne yazık ki bu günün şartlarına göre cep telefonumu kullanmama konusunda insanları ikna etmek neredeyse imkânsız. Ancak biz toplum olarak yapılan cihazların zararlı olmamasını dayatabiliriz, buda bizim en doğal hakkımız. Böyle imkânlarda vardır.
Eski İngiliz istihbarat uzmanı Dr. Barry Trower Wi-Fi ve mikrodalga cihazlarına dikkat çekiyor. İngilizce veya Almanca bilenler mutlaka youtube da onunla yapılan röportaj ve açıklamaları dinlesin.
Türkiye’de X-RAY cihazları yaşamın her alanına fazlasıyla girmiş bulunmakta. Tüm AVM’lerde ve devlet dairelerinde fazlasıyla vardır. Bu kendi kendimize intihar etmek anlamına gelmektedir. Bu cihazlar güvenlik kontrolü bahanesiyle yapılıyor, elbette güvenlik çok önemlidir ancak hükümetimiz bunu yaparken insanlara radyasyon vermeden yapmak zorundadır. Bu bir teknik sorundur. Eminim bu konuda araştırılma yapılırsa daha sağlıklı çözümler bulunur.
Kaynak Hürriyet Gazetesi:
Yıllar önce hürriyet gazetesinde okumuştum Rus bilim adamı “Yüzyılın süper silahı atom değil cep telefonu” demiştir.
http://www.hurriyet.com.tr/dunya/yuzyilin-super-silahi-atom-degil-cep-telefonu-8137110
Birçok insan gelecek 20-30 yılda bunun sonucunda ağır bir şekilde hastalanıp milyonlarca insan kısa aralıklarla öldüklerinde yanlış yaptıklarını anlayacaklar ancak herşey için çok geç olacak. Emin olun hiç bir şeyi kafadan uydurmuyorum; bu konuyla ilgili birçok bilimsel dergi okudum ve verilen bilgilerin %100 doğru olduğuna inanıyorum. Cep telefonu WiFi ve mikrodalga tehlikeleri hafife alınıyor. Ben iddia etmiyorum. Cep telefonlarının insanlığın geleceği için en büyük tehdit olduğunu bütün kaynaklarda bulabilirsiniz.
Cep telefonları zararları hem maddi hem manevidir. Sistem elimize kendi kendimizi yok etmek için bir oyuncak vermiş bakınız “putare” Latince de “peşine düşmek-kovalamak, cezalandırmak, öldürmek” anlamına geliyor. “com” ise hepsini demektir, kısaca computareyi computer yapıp bütün insanlığı yok etme planıdır. İster inanır ister inanmazsınız, ancak bu bilgileri Google de bulamazsınız. Çünkü sistemin işine gelmez. Sistem herşeyi olduğu gibi Google’yi de amazon ormanları gibi karmaşık hale getirmiştir. Eğer doğru bilgileri almak istediğiniz siteleri bilmiyorsanız vay halimize. Eski bir Latince sözlüğünüz varsa belki orada bulursunuz, o Latince sözlük, internet hayatımıza girmeden çok önce çıkmış olmalıdır.
Kendi barışımızın ve sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilir bir hale getirmek için cep telefonları WiFi, iPhone ve her türlü mikrodalga gibi tüm radyasyon yayan cihazlara vb. cihazlara veda etmek zorunda olduğumuza kesinlikle inanıyorum. Aksi takdirde çok acımasız bir şekilde yok olacağız. Başarılı olabilmek için insanları ve bütün insanlığı iyi bilgilendirmek zorundayız. Lütfen bu bilgileri herkesle paylaşın! Kimse burada komploculuk yaptığımı düşünmesin. Ben hakikatlerden bahsediyorum, komplo teorisini ortaya çıkartan CİA’nın ta kendisidir. CİA ve Mİ6 ortaklaşa 1963’de eski ABD başkanı J.F Kennedy’i katlettikten sonra “Cinayet teorisini” ortaya attılar, bu kavram tutmayınca komplo teorisi ürettiler ve daha sonra başarılı oldular. Şu gerçeği çok iyi bilmek gerek, komployu sadece istihbaratlar yapabilir, başka kimsenin buna gücü yetmez. Bu konuyu eski Mİ6 çalışanı Dr. JOHN COLMAN “300’ler Komitesi” adlı kitabında çok teferruatlı bir şekilde anlatıyor.
1938 de televizyonu bulan Philo FARNSWORTH ailesine televizyonu yasaklar ve şöyle der; “televizyon üzerindeki yetkiyi ve gücü bana ver o zaman bütün Amerikan milletini hile yolu ile manipüle edebilirim.”
Türkiye’de hala saçma sapan sözde eğlence programı ile insanlar aptallaştırılmaya devam ediyor, insanlar öyle uyutulmuş ki artık neredeyse 7/70 e herkes mantıktan uzak ne kadar program varsa iyi olduğunu düşünür oysa her türlü etik ve ahlaktan uzak programlar insanların doğal gelişmesine bile engeldir. Çok af edersiniz, masonların ahırından sözde yüksek eğitim görmüş bilgisizler ordusu çok bilgili olduklarını zannederler.
Sürekli düşünceyi kirleten sözde “Düşünce kuruluşu” diyen bir anlayış yaygındır.
Bilim ve teknolojideki tüm kazanımlardan sonra bu gün sağlığımız için olumlu gelişmeler olup olmadığını sorgulamak zorundayız.
Bu gün daha sağlıklı mı yaşıyoruz? Daha iyi nefes alıyor muyuz? Günlük hayatımızda daha mı güvenli yaşıyoruz? Bütün bu soruları net bir maalesef ile cevaplamak zorundayız.
Sistem gerçek ihtiyaçlarımız için bize soru sormaz ancak sürekli olarak bize ne kullanmamız gerektiğini sözde ihtiyacımızın olduğunu ve nasıl yaşamamız gerektiğini sürekli sağlıksız bilgilerle bize empoze ederler. Bu haksız sistem baştan sona paketlenmiş olan kriminal iş dünyasının bize sunduğu şeyleri satın almak zorunda olduğumuz reklam ve propaganda ile bizlere empoze ederler. Okula giden bir çocuk kendisine yeni birşey aldığında diğer çocuklarda aynı şeyi satın alırlar. Çünkü sistem böyle işliyor, bu bir domino etkisi gibidir, sistem bunu kullanmayı biliyor, ancak bizler halâ anlamadık çünkü bilinçsizce başkaları tarafından yönlendiriliyoruz.
Şimdi sizinle 5G ile ilgili bilinmeyen birşeyi paylaşmak istiyorum. Teknik ayrıntılara girmeyeceğim. 5G’yi piyasaya sürmek isteyen güçlerin hedefi 60 yılda insanlığın %97’sini yok etmektir. Kalan %3’lük kesimde köle olarak kullanmaktır. Bu size şaka gibi gelebilir ancak kazın ayağı öyle değildir.
Avrupa’da 5G’ye karşı büyük bir isyan vardır fakat Türkiye de tık yok. Üstelik ulaştırma ve alt yapı bakanımız Mehmet Cahit Turhan mart ayında yaptığı açıklamada 5G’yi yere göğe sığdıramadı ve 2020 de 5G’nin faaliyete geçeceğini bildirdi. Buna ancak şu sözlerle cevap vermem gerekiyor; “Allah size akıl ve feraset versin.”
Cep telefonları sadece insanlara zarar vermiyor, radyasyon tüm canlılara zarar veriyor ve doğamızı bozuyor. Ağaçların bile zarar gördüğüne dair bir sürü bilimsel kaynak mevcuttur.
Teknoloji nükleer enerji ve GDO gibi risk teknolojisi olarak kabul edilen mikrodalga iletişim teknolojisi daha önce hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı. Yaşam alanı ve yaşayan her canlıyı bu kadar etkilememişti.
Şunu çok açık belirteyim. Ben tekniğe ve teknolojiye karşı değilim, ancak bu teknoloji insanların zararına olmamak kaydıyla yapılmalıdır bu fevkalade mümkündür. Örneğin, Vatikan’da tek bir cep telefonu bile yoktur; tüm cihazlar kablo döşemesi ile kullanılır.
Cep telefonları ilk piyasaya çıktığında zararsız olanlar da yapıldı ancak büyük şirketler kısa sürede onları piyasadan sildiler.
Bu arada Avrupa’da 5G’yi ret eden şehirler var. Bunların başında Belçika/Brüksel İsviçre’de üç kanton 5G’nin şehirlerinde kullanımını ret etmiştir.
Brüksel çevre bakanı Celine FREMAULT 04.04.2019 da aynen şöyle diyor. “Brüksel halkı sağlıklarını başkalarının yararları için satılabilecek kobaylar değildir” dedi. Ayrıca Roma ve Florenz de karşı çıkıyor. Darısı İstanbul, Ankara, Bursa ve diğer bütün şehirlerimizin başına…
https://www.youtube.com/watch?v=HuTgZ6Qhp_4&t=387s