Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan…
Aç kollarını__________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
5 ARALIK TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKI
Ülkemizde bu kıymetli günü taçlandıran ise 5 Aralık 1934’te “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı” tanınmasıdır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’deki Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı’nın verildiği bugün aynı zamanda Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanır.
Türkiye ve Türk kadınları diğer ülkelerde de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesine öncü olmuştur.
Kadınlarımız, 1934 yılından bu yana eğitimden siyasete, sağlıktan ekonomiye, spordan sanata, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına hayatın her alanında başarıyla yer almaya devam ediyor.
Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’ın ilanıyla birlikte Batı ile artan münasebetler sonucu kadının toplumdaki yeri ve önemi çeşitli yönleriyle tartışılır hale gelmiştir.
Bu süreçte kurulmaya başlanılan kadın teşkilatları sayısının II. Meşrutiyet Dönemi’nde çok daha artış gösterdiği dikkat çekmektedir. Türk kadını Milli Mücadele Dönemi’nde
de etkin olarak direniş faaliyetleri içerisinde yer almış ve mücadeleci kimliğini ortaya koymaktan çekinmemiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Tevhid-i Tedrisat ve Medeni
Kanunun kabulüyle, eğitim alanında ve sosyal alanda erkeklerle eşit haklara sahip
olan kadınların siyasi hakları elde etmesinde Türk Kadın Birliği ve Türk Ocakları’nın önemli katkısı olmuştur. Kadınların siyasi hakları kazanmasına yönelik tartışmalar zaman zaman meclis gündemine taşınmış olmakla beraber kadınlar, 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1933 yılında muhtar seçme ve seçilme ve son olarak 1934 yılında da milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Türk kadını mutluluğunu İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Adana’ya değin memleketin dört bir tarafında büyük bir heyecanla ve coşkuyla kutlamıştır. Bu çalışmada, Cumhuriyet’in ilanından sonra kadın hakları alanındaki gelişmelere yer verilerek, kadınların siyasi hakları elde etmesinin yankıları, basında yer alan haber ve yazılarla ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Türkiye, kadın hakları konusunda bazı önemli kazanımları tarihsel açıdan birçok Avrupa ülkesinden daha önce kabul etti.
Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11, Belçikalılardan 14 yıl önce elde ettiler.
Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren yasal düzenleme 1934 yılında yürürlüğe girdi.
Almanya 12 Kasım 1918’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi için ilk adımı attı. Yapılan ilk seçimde meclise 37’si kadın 432 milletvekili girdi.
Seçim yasasının üzerinden 100 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen Almanya’da milletvekili sayısında erkeklerin üstünlüğü hala devam ediyor. Alman Federal Meclisi’nde en son 2021 yılında yapılan seçimlerde parlamentodaki kadın milletvekili oranı yüzde 34 oldu.
“*1930’larda, Türkiye’de kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimlerinden birisidir.
1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.
Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı.
Kadınların katıldığı ilk belediye seçimleri
Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar. Seçimler, Eylül başından Ekim’in 20’sine kadar sürdü. Şehir meclislerine girebilen kadınlar arasında İzmir seçimlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF)’nın iki kadın adayı olan Hasane Nalan ve Benal Nevzat Hanımlar ile, İstanbul seçimlerinde CHF adayı olan Rana Sani Yaver (Eminönü), Seniye İsmail Hanım (Beykoz), Ayşe Remzi Hanım (Beyoğlu), Nakiye (Beyoğlu), Latife Bekir (Beyoğlu) Hanımlar vardır.[1]
Bu seçimlerde Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya beldesinde belediye başkanı seçilen Sadiye Hanım, “Türkiye’nin İlk Kadın Belde Belediye Başkanı” olmuş ve bu görevi iki yıl yürütmüştür. Türkiye’nin ilk kadın il belediye başkanı ise çok partili siyasal yaşama geçildikten sonra seçildi. 3 Eylül 1950 tarihinde yapılan yerel seçimlerde 27 üyesi bulunan Mersin Belediye Meclisine seçilen Müfide İlhan, ilk kadın il belediye başkanı oldu.[2]
Köy Kanunu’nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı.
İlk kadın muhtarın seçimi
Aydın’ın Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde (Bugünkü Karpuzlu ilçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kadın muhtarı oldu.[3]
Ve Kadınınlar Milletvekili seçme ve seçilme hakkı
Türkiye’deki kadınlar milletvekili olabilmek için ilk adımı 1923’te atmışlardı. Bu adım, kadınların 1923 yılında Nezihe Muhiddin önderliğinde ilk kadın partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurma isteğidir. Fakat 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi, Kadınlar Halk Fırkası’nın Türk Kadınlar Birliği adlı derneğe dönüşmesi ile sonuçlanmıştı.[4]
1924 anayasası hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması gündeme geldi ancak TBMM genel kurulunda bu hakların yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır bastığından kadınlar siyasal haklar sağlayamadılar.[5][6]
Gerekli yasal değişiklik 1934 yılında Başbakan İsmet İnönü ve 191 milletvekilinin sunduğu Anayasa ve Seçim Kanununda değişiklik yapılmasını öngören yasa önerisi sonucu gerçekleşti. Öneri, 5 Aralık 1934’te Mecliste görüşüldü. Yapılan oylamada, 317 üyeli Meclis’te, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oyuyla değişiklik önerisi kabul edildi. Anayasanın 10. ve 11. Maddeleri değiştirilerek her kadına 22 yaşında seçme, 30 yaşında seçilme hakkı verildi. Bu anayasa değişiklikleri çerçevesinde İntibah-ı Mebusan Kanunu (Milletvekili Seçimi Kanunu)’nda 11 Aralık 1934’te yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da düzenlendi.[5]
Yasanın çıkmasının ardından 7 Aralık 1934’te, Türk Kadınlar Birliği İstanbul’da Beyazıt Meydanı’nda büyük bir kutlama mitingi ve Beyazıt’tan Taksim’e bir yürüyüş düzenledi.
Kadınların katıldığı ilk genel seçimler
Türkiye’de kadınların katıldığı ilk genel seçimleri, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. dönem seçimleridir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. 1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan ara seçiminde emekli öğretmen Hatice Özgenel’in Çankırı milletvekili olarak seçilmesiyle meclisteki kadın milletvekili sayısı 18’e çıktı.[7]”
Kaynakça:
1- Kartal, Cemile Burcu. “Türkiye’de kadınların siyasal haklarını kazanma süreci ve 1930 belediye seçimler”. YÖK Tez Veritabanı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans tezi, 2005. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2016.
2- Bozkurt, Birgül; Bozkurt İbrahim. “Türkiye’nin İlk Kadın İl Belediye Başkanı ‘Müfide İlhan’ ve Mersin’deki Çalışmaları” (PDF). Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi Yıl 10 Sayı 19, Bahar 2014. 6 Aralık 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Aralık 2017.
3-“İşte Türkiye’nin ilk kadın muhtarı”. Haber7.com sitesi 13 Ocak 2006. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2016.
4- Sarısakal, Baki. “Kadınlar Halk Fırkası” (PDF). Bakisarisakal.com sitesi. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2016.
5- a b Terzioğlu, Zübeyde. “Basına Göre Türk Kadınının Siyasi Hakları (1930-1935)”. YÖK Tez Veri tabanı. Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yüksek Lisans tezi. 6 Ağustos 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2016.
6- “Zübeyde Terzioğlu, Basına Göre Türk Kadının Siyasi Hakları (1930-1935), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007”. 29 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ağustos 2011.
7- Sezer, Ayten. “Türkiye’de İlk Kadın Milletvekilleri ve Meclis’teki Çalışmaları”. Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi. 10 Temmuz 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Ağustos 2016.
Mustafa Kemal Atatürk, 1925’te Kastamonu’da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.” Bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletler’in, 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin 1. ve 2. maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarından aldığımız bu feyiz ile kadının siyasal yaşama aktif katılımını sağlamak adına öncelikle kadın-erkek eşitliği temel ilkesinin, yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul öncesi eğitimden başlayarak çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatında, akabinde toplumun tümünde, kurum ve kuruluşlarında fiili olarak hayata geçirilerek sağlanması ülkemizin ilerlemesi açısından zorunludur.
Sevginin ve şefkatin simgesi olan aynı zamanda tarih boyunca milletimizin var olma mücadelesinde hiç çekinden canını ortaya koyan kadınlarımız, günümüzde de önemli başarı hikâyelerine imza atmaktadır. Evinde, tarlasında, fabrikasında üretime destek olan, istihdam oluşturan, farklı alanlardaki başarılarıyla bizleri gururlandıran Türk kadını, her alanda topyekûn kalkınma hamlesi içinde olan Ülkemizin hedeflerine ulaşmasında da önemli katkılar sağlamaktadır.
Aradan geçen onca yıla rağmen bugün ne yazık ki hala kadına şiddetin nasıl önlenmesi gerektiğini konuşuyoruz. Son derece büyük değişimlerle beraber kısa sürede kat edilen dev mesafeye rağmen 1934 yılından bu yana kadın hakları ve eşitliği konusunda sağlam bir kültür oluşturamamamız hepimizin suçu!..
‘Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi’ ifadesi de belki son derece yanlış bir kullanım. Çünkü bu hak bir lütuf değil, olmamalı da!..
Unutmayalım, kadın isterse her şey değişir…
“Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyor musunuz; kadınlarına nasıl muamele edildiğine bakınız.” Mustafa Kemal ATATÜRK
“Gökyüzünün yarısını, kadınılar taşır.”
Bu duygu ve düşüncelerle, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 88. yıldönümünü ve 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü kutluyor, tüm kadınlarımızı saygıyla selamlıyorum.
#öskurşun#