Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ
Bu gün toplumda ayrımcılığa maruz kalan kadınların tüm haklarının korunması ve farkındalık yaratılması için 5 Aralık Dünya Kadın Hakları günü kutlanıyor.
Tüm dünyada kutlanan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, kadınların toplumda yaşadığı sorunlarının gündeme getirilmesi, kadın hakları konusunda farkındalık yaratılması açısından önemli bir gündür
Türk tarihinin ilk zamanlarından itibaren kadın toplumsal ve siyasal yaşamda erkekle birlikte görev üslendi. Bu yaşam tarzı Türklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonra da belirli bir zaman diliminde devam etti.
Ama daha sonraki süreçte, kadın, toplumsal ve siyasal yaşamdan soyutlanmaya başlandı ve zamanla görünmez oldu. Osmanlı Devletinin belirli bir dönemi için geçerli olan bu durum, 19. yüzyılda Batıyı model alarak gerçekleştirilen reform hareketleri sürecinde değişmeye başladı.
Bu süreçte kadınlara, sınırlı da olsa bazı haklar verilmesine karşın kadının siyasal hakları konusunda bir gelişme yaşanmadı. 1876 Anayasasıyla erkekler siyasal haklarını kazanmış olmasına rağmen, kadının durumu tartışılmadı bile.
Ancak kadına eğitim hakkının tanınması, -uygulamada sınırlı da kalsa ve yükseköğretimde dar bir alana sıkışsa da- aydın kadınların yetişmesini sağladı ve II. Meşrutiyet Döneminde bağımsız bir kadın hareketinden söz edebilmemize olanak tanıdı. Ancak siyasal haklar konusu, kadın hareketinin öncelikli amaçları arasında yer almıyordu.
Kadın hareketinin koşulsuz siyasal hak isteğinde bulunması ve kısa süre sonra da kadınların siyasal haklarına kavuşması, Cumhuriyet Döneminde gerçekleşti. Çoğu Batı ülkesinde kadın hareketlerinin uzun ve çileli bir mücadelesinden sonra kazanılan siyasal haklar, Türkiye’de o ülkelerin birçoğundan önce ve kısa sayılabilecek bir sürede elde edildi.
Ülkemizde bu kıymetli günü taçlandıran ise 5 Aralık 1934’te “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı” tanınmasıdır.
Türkiye Cumhuriyetinin banisi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliğiyle Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı verilmesi sağlanmış oldu.
Bu anlamlı gün; kadın ile ilgili sorunların dile getirilmesi, bu konudaki farkındalığın yaratılması açısından çok önemlidir. Çağdaş, demokratik, ileri bir toplum için kadınların güçlendirilmesi ve cesaretlendirilmesi, söz sahibi olmaları, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk gibi alanlarda eşit fırsat olanaklarından faydalanmaları çok büyük önem taşımaktadır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’deki Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı’nın verildiği bugün aynı zamanda Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanır.
Türkiye ve Türk kadınları diğer ülkelerde de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesine öncü olmuştur.
Türkiye, kadın hakları konusunda bazı önemli kazanımları tarihsel açıdan birçok Avrupa ülkesinden daha önce kabul etti.
Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11, Belçikalılardan 14 yıl önce elde ettiler.
Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkını veren yasal düzenleme 1934 yılında yürürlüğe girdi.
Almanya 12 Kasım 1918’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi için ilk adımı attı.
Yapılan ilk seçimde meclise 37’si kadın 432 milletvekili girdi.
Seçim yasasının üzerinden 100 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen Almanya’da milletvekili sayısında erkeklerin üstünlüğü hala devam ediyor. Alman Federal Meclisi’nde en son 2021 yılında yapılan seçimlerde parlamentodaki kadın milletvekili oranı yüzde 34 oldu.
Türkiye’de kadınların katıldığı ilk genel seçimleri, 8 Şubat 1935 yılında yapılan TBMM 5. dönem seçimleridir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. 1936 yılı başında boşalan milletvekillikleri için yapılan ara seçiminde emekli öğretmen Hatice Özgenel’in Çankırı milletvekili olarak seçilmesiyle meclisteki kadın milletvekili sayısı 18’e çıkmıştır..
Kadınlarımız, 1934 yılından bu yana eğitimden siyasete, sağlıktan ekonomiye, spordan sanata, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına hayatın her alanında başarıyla yer almaya devam ediyor.
Türkiye’den sonra sırasıyla:
1944 yılında Fransa’da
1945 yılında İtalya’da
1960 yılında Belçika’da
1971 yılında İsviçre’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri ‘nin en önemlilerinden birisidir.
Mustafa Kemal Atatürk, 1925’te Kastamonu’da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.” Bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletler ’in, 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin 1. ve 2. maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarından aldığımız bu feyiz ile kadının siyasal yaşama aktif katılımını sağlamak adına öncelikle kadın-erkek eşitliği temel ilkesinin, yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul öncesi eğitimden başlayarak çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatında, akabinde toplumun tümünde, kurum ve kuruluşlarında fiili olarak hayata geçirilerek sağlanması ülkemizin ilerlemesi açısından zorunludur.
Sevginin ve şefkatin simgesi olan aynı zamanda tarih boyunca milletimizin var olma mücadelesinde hiç çekinden canını ortaya koyan kadınlarımız, günümüzde de önemli başarı hikâyelerine imza atmaktadır. Evinde, tarlasında, fabrikasında üretime destek olan, istihdam oluşturan, farklı alanlardaki başarılarıyla bizleri gururlandıran Türk kadını, her alanda topyekûn kalkınma hamlesi içinde olan Ülkemizin hedeflerine ulaşmasında da önemli katkılar sağlamaktadır.
Aradan geçen onca yıla rağmen bugün ne yazık ki hala kadına şiddetin nasıl önlenmesi gerektiğini konuşuyoruz. Son derece büyük değişimlerle beraber kısa sürede kat edilen dev mesafeye rağmen 1934 yılından bu yana kadın hakları ve eşitliği konusunda sağlam bir kültür oluşturamamamız hepimizin suçu!..
‘Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi’ ifadesi de belki son derece yanlış bir kullanım. Çünkü bu hak bir lütuf değil, olmamalı da!..
Unutmayalım, kadın isterse her şey değişir…
Dürüst bir kadının güzelliği, ateşe benzer; yaklaşmayana hiçbir zararı dokunmaz…
“Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyor musunuz; kadınlarına nasıl muamele edildiğine bakınız.” Mustafa Kemal ATATÜRK
“Gökyüzünün yarısını, kadınlar taşır.”
Bu duygu ve düşüncelerle, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 89. yıldönümünü ve 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü kutluyor, Gördesli Makbule, Nene Hatun, Şerife Bacı gibi adını tarihe kazıyan kadın kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyor, bugüne kadar her alanda önemli başarılara imza atan, çalışkanlıkları ve fedakârlıklarıyla her zaman milletinin yanında olan tüm kadınlarımızı saygıyla selamlıyor, eşitlik, özgürlük ve mutluluk dolu bir yaşam sürmelerini diliyorum…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Gönül sofranıza gönül soframdan sevgi ve muhabbetler gönderdim… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir yerlerde bir gün görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#