Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Bu gün günlerden_______
5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ
Bu gün toplumda ayrımcılığa maruz kalan kadınların tüm haklarının korunması ve farkındalık yaratılması için 5 Aralık Dünya Kadın Hakları günü kutlanıyor.
Tüm dünyada kutlanan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, kadınların toplumda yaşadığı sorunlarının gündeme getirilmesi, kadın hakları konusunda farkındalık yaratılması açısından önemli bir gündür…
Ülkemizde bu kıymetli günü taçlandıran ise 5 Aralık 1934’te “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı” tanınmasıdır.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türkiye’deki Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı’nın verildiği bugün aynı zamanda Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanır.
Türkiye ve Türk kadınları diğer ülkelerde de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesine öncü olmuştur…
Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri ‘nin en önemlilerinden birisidir…
Türkiye, kadın hakları konusunda bazı önemli kazanımları tarihsel açıdan birçok Avrupa ülkesinden daha önce kabul etti.
Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkını İsviçreli kadınlardan 36, Fransız kadınlardan 11, Belçikalılardan 14 yıl önce elde ettiler.
Almanya 12 Kasım 1918’de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi için ilk adımı attı. Yapılan ilk seçimde meclise 37’si kadın 432 milletvekili girdi.
Seçim yasasının üzerinden 100 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen Almanya’da milletvekili sayısında erkeklerin üstünlüğü hala devam ediyor. Alman Federal Meclisi’nde en son 2021 yılında yapılan seçimlerde parlamentodaki kadın milletvekili oranı yüzde 34 oldu.
Mustafa Kemal Atatürk, 1925’te Kastamonu’da yaptığı konuşmada şöyle der: “Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadının, bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.” Bu konuşma ile kadın-erkek eşitliği ilkesini açıkça ortaya koyan Atatürk, Birleşmiş Milletler ’in, 20 yıl sonra kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’nin 1. ve 2. maddesi ile yayımladığı ilkeleri, çok daha önce dile getirmişti.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarından aldığımız bu feyiz ile kadının siyasal yaşama aktif katılımını sağlamak adına öncelikle kadın-erkek eşitliği temel ilkesinin, yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin okul öncesi eğitimden başlayarak çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatında, akabinde toplumun tümünde, kurum ve kuruluşlarında fiili olarak hayata geçirilerek sağlanması ülkemizin ilerlemesi açısından zorunludur…
Kadınlarımız, 1934 yılından bu yana eğitimden siyasete, sağlıktan ekonomiye, spordan sanata, yasama, yürütme ve yargıdan iş dünyasına hayatın her alanında başarıyla yer almaya devam ediyor.
Osmanlı Devleti’nde Tanzimat’ın ilanıyla birlikte Batı ile artan münasebetler sonucu kadının toplumdaki yeri ve önemi çeşitli yönleriyle tartışılır hale gelmiştir.
Bu süreçte kurulmaya başlanılan kadın teşkilatları sayısının II. Meşrutiyet Dönemi’nde çok daha artış gösterdiği dikkat çekmektedir. Türk kadını Milli Mücadele Dönemi’nde
de etkin olarak direniş faaliyetleri içerisinde yer almış ve mücadeleci kimliğini ortaya koymaktan çekinmemiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Tevhid-i Tedrisat ve Medeni
Kanunun kabulüyle, eğitim alanında ve sosyal alanda erkeklerle eşit haklara sahip
olan kadınların siyasi hakları elde etmesinde Türk Kadın Birliği ve Türk Ocakları’nın önemli katkısı olmuştur. Kadınların siyasi hakları kazanmasına yönelik tartışmalar zaman zaman meclis gündemine taşınmış olmakla beraber kadınlar, 1930 yılında belediye seçimlerine katılma, 1933 yılında muhtar seçme ve seçilme ve son olarak 1934 yılında da milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etmiştir. Türk kadını mutluluğunu İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Adana’ya değin memleketin dört bir tarafında büyük bir heyecanla ve coşkuyla kutlamıştır. Bu çalışmada, Cumhuriyet’in ilanından sonra kadın hakları alanındaki gelişmelere yer verilerek, kadınların siyasi hakları elde etmesinin yankıları, basında yer alan haber ve yazılarla ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Ancak günümüzde kadınların siyasette eşit temsilinin sağlanmadığı görülmektedir…
Sevginin ve şefkatin simgesi olan aynı zamanda tarih boyunca milletimizin var olma mücadelesinde hiç çekinden canını ortaya koyan kadınlarımız, günümüzde de önemli başarı hikâyelerine imza atmaktadır. Evinde, tarlasında, fabrikasında üretime destek olan, istihdam oluşturan, farklı alanlardaki başarılarıyla bizleri gururlandıran Türk kadını, her alanda topyekûn kalkınma hamlesi içinde olan Ülkemizin hedeflerine ulaşmasında da önemli katkılar sağlamaktadır…
Aradan geçen onca yıla rağmen bugün ne yazık ki hala kadına şiddetin nasıl önlenmesi gerektiğini konuşuyoruz. Son derece büyük değişimlerle beraber kısa sürede kat edilen dev mesafeye rağmen 1934 yılından bu yana kadın hakları ve eşitliği konusunda sağlam bir kültür oluşturamamamız hepimizin suçu!..
‘Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi’ ifadesi de belki son derece yanlış bir kullanım. Çünkü bu hak bir lütuf değil, olmamalı da!.. Unutmayalım, kadın isterse her şey değişir…
Dürüst bir kadının güzelliği, ateşe benzer; yaklaşmayana hiçbir zararı dokunmaz…
1 Temmuz 2021’de İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinden bu yana geçen 3 yılda, İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar için ne kadar hayati olduğu verilerimizle görünür oldu. Üstelik bu Haziran ayında 41 kadın cinayeti, 25 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Bu veri şu ana kadar kaydettiğimiz en yüksek kadın cinayeti verisi oldu. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesinden bugüne kadar olan süreçte her yılın ilk 6 ayına baktığımızda kadın cinayeti sayısının arttığını görüyoruz. 2021’in ilk 6 ayında 131, 2022’nin ilk 6 ayında 164, 2023’ün ilk 6 ayında 147, 2024’ün ilk 6 ayında ise 205 kadın öldürüldü…
“Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyor musunuz; kadınlarına nasıl muamele edildiğine bakınız.” Mustafa Kemal ATATÜRK
“Gökyüzünün yarısını, kadınılar taşır.”
KADIN HAKLARI nelerdir;
Eşitlik hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, hukukun korumasından eşit biçimde yararlanma hakkı, her türlü ayrımcılığa karşı korunma hakkı, elde edilmesi mümkün olan en yüksek standartta fiziksel ve ruhsal sağlık hakkı, adil ve elverişli koşullarda çalışma hakkı, işkenceye veya diğer zalimane insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele veya cezaya maruz kalmama hakkı…
Kadınların sahip oldukları bu haklar ve yaşadıkları sorunlar açısından daha iyi anlaşılabilmeleri, sorunları çözüme ulaştırabilmeleri için toplumsal eğitim düzeyinin yüksek olması çok önemlidir.
Bu konularda eğitim düzeyi gibi yaş faktörü de oldukça önemlidir.
Yani gençlerin yaşlılara göre toplumsal cinsiyet konularında kadın- erkek kavramlarına ve ilişkilerine daha eşitlikçi baktıkları görülmekte, eğitim düzeyi arttıkça da kadın ve erkeklerin eşit şartlarda hayata katılımları, toplumsal cinsiyetle alakalı tutumları daha pozitif ve eşitlikçi bir hal almaktadır.
Bu nedenle EĞİTİM- EĞİTİM – EĞİTİM diyoruz…
Bu önemli günde, kadınlarımıza tüm dünya ülkelerinden önce seçme ve seçilme hakkı tanıyan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz saygı ve şükranlarımı sunuyor ve bu duygu ve düşüncelerle, Gördesli Makbule, Nene Hatun, Şerife Bacı gibi adını tarihe kazıyan kadın kahramanlarımızı rahmetle yâd ediyor, bugüne kadar her alanda önemli başarılara imza atan, çalışkanlıkları ve fedakârlıklarıyla her zaman milletinin yanında olan tüm kadınlarımıza, eşitlik, özgürlük dolu bir yaşam sürmelerini diliyor, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilişinin 90. Yıl dönümü olan “5 Aralık Dünya Kadın Hakları Gününü” kutluyor, tüm kadınlarımızı saygıyla selamlıyor, sağlık, başarı, mutluluk ve esenlikler diliyorum…
#öskurşun#