Bugün; 45 yıllık sevgili eşi Bilgin CIBIROĞLU’nu 26 Nisan 2020 Pazar, onbir ayın sultanı Ramazan günü sabah saatlerinde kaybeden ve ebedi istirahatgahına uğurlayan çok değerli arkadaşım, Gazete 2000 gazetemizin “Şiir Köşesi” Sorumlu Editörü sevgili Sunay CIBIROĞLU (SARACOĞLU)’nun, eşinin ardından kaleme aldığı duygu yüklü şiirini yayınlamak istedim.
BİRLİKTE GEÇEN 45 YILIN ARDINDAN…
Neyleyim artık dünü bugünü,
sensiz geçecek yarınlara yanarım.
Su gibi akıp giden yılların,
sonuna geldiğime yanarım.
Yitip gitti seninle birlikte güzelim yıllarım.
Tan ağarsa, güneş doğsa da bana her yer karanlık!
Anılarda kaldı günler, haftalar, aylar ve yıllarım.
İçimdeki fırtına büyüdü,
karada toz duman
denizde dalga dalga kıyıya vuran.
Doldurmayacak yerini hiçbir şey bilirim.
Bilirim her yaprak yeşerdiğinde,
sararıp yere düştüğünde.
Belki bir kadının çığlığında
ya da masum bir çocuğun gülüşünde
Olur ya, gözü sürmeli kırlangıcın duasında
seni görüp, seni anacağım bilirsin.
Tükenmez asla kalbimde ki yerin, bilesin.
Kışın kar beyazı gecelerinde
baharın yemyeşil güzelliklerinde
yazın kavurucu sıcaklarında
sonbaharın dökülen yapraklarında
Dört mevsim sen olacaksın yanımda ve aklımda, bilesin.
Geçmiyor boğazımdan ne su, ne lokmalar…
Tespih taneleri gibi sanki düğüm düğüm diziliyor.
Sahil ıssız bana, kafeterya tenha
tatsız tuzsuz kahve, demi yok çayın.
Sen vardın üzerinde karşımda duran sandalyenin!
Şimdi artık bomboş,
anılarımızı yaşıyorum, izbe bir köşe karanlık ve loş
Birlikte gittiğimiz Restoranda tanıyanlar seni soracak.
Garsonlar BİLGİN dedemiz nerede? Yok mu bugün?
diye soracaklar biliyorum.
İşte o zaman içimde yine tarifsiz bir şeyler kopacak!
Sahile vuran dalgalar bana hep seni hatırlatacak.
IIık ılık esen rüzgarda nefesin,
dağılan saçlarımda parmakların gelecek aklıma.
Son kez demir alıp gittiğin limana, dönmeyeceksin
biliyorum.
Amma ben, umutsuzca bekliyor olacağım seni
onu da biliyorum.
Elimde değil, yapamıyorum, gelirsin diye umuyorum
Ne yapayım bilemiyorum. Şaşkınım… Üzgünüm.
Sensizim, çaresizim, al beni de götür işte ne bileyim.
Son nefesini verdiğin kasabada bir başıma kaldım.
Çığlıklarım sessiz. Rengi değişti kahkahalarımın!
Tadı tuzu kalmadı sensiz sohbetlerin…
Yerini almıyor tesellisi dostların.
“Giden gitti, hayat devam ediyor” demekle
dinmiyor ki bu acı, hafiflemiyor ki bu onulmaz sancı.
İçimdeki yangın alev alev büyüyor.
Yangınları yaşamaya mecbur bırakıyor.
Tadı kalmadı sen gittin gideli ne gündüzlerin,
Ne de geçmek bilmeyen gecelerin.
Karanlıklar boğuyor beni, sığamıyorum hiç bir yere.
Kimseler görmesin, duymasın, üzülmesin diye
içime akıttığım sımsıcak gözyaşlarımla
Buz dağlarını eritecekmiş gibi oluyorum!
“Ateş düştüğü yeri yakar” derler ya,
işte öyle, ben de yangınlardayım.
Cennet bahçesinde kızımızla birliktesin biliyorum.
Çok mübarek, onbir ayın sultanı Ramazan’da
beni bırakıp da yürüdün Allah yoluna.
Tek tesellim bu, Bilgin’im benim.
Mekânın cennet olsun, yıldızlar yoldaşın
Dualarım seninle, sen rahat uyu BİTANEM
Sunay CIBIROĞLU
20.05.2020
Sözün Özü!
Evet, gidenler dönmüyor geri. Belki her giden geride kalanlar için iyi veya kötü, güzel ya da çirkin, yaşantılarından ders çıkarılacak, hayat hikayeleri bırakıyor ardında! Amma çok azımız bunu idrak ediyor, kısa zamanda unutup gidiyoruz.
gazete2000@hotmail.com
Merhabalar…
Arkadasınızın şiiri zaten cok duylandırmıştı, siz deson cümlelerinizde beni benden aldınız …
her gıden gerçekten bızler ıcın bır ders bırakıyor okuyabılırsek ne alâ…
Sevgilerımle