Bravo, Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Mehmet Pakdemirli’ye…
Yıllardır, ilk defa kararlı, cesur, tavizsiz bir davranışa hasret kalmıştık. Öğrenci kisvesi altındaki güruhlara verilen tavizlerden bıkmıştık. Mevcut ortam, pısırık/korkak/tavizkar davranışlar, dekan ve rektörlerin acizliği, bir kesim medyanın ihanete varan destekleri, işlemeyen hukuk düzeni, midemizi bulandırmakta idi.
Bir avuç-öğrencilikle ilgisi olmayan-profesyonel, belirli mihraklardan talimat alan, bölücü, militan, meydanı boş bulmuş at koşturmakta idi. Her türlü saygısızlığı, insanlık dışı davranışı ve hukuksuzluğu, irtikap etmekte idi. Üniversiteleri esir etmişlerdi. Her türlü icraata engel olabiliyorlardı. Ve ne yazık ki, başta CHP ve yandaş medya olmak üzere, destek verenler de oluyordu. Polisin önü kesiliyor, hukuk düzeni işletilmiyordu. Yargı’nın, birkaç haddini bilmez için verdiği ceza istismar ediliyordu.
Helal olsun, Mehmet Pakdemirli’ye. Çiçeği burnunda bir rektör olmasına rağmen, örnek bir davranış sergiledi. (Darısı, diğer yöneticilerin de başına.) Dimdik durdu. Profesyonel, talebelikle ilişkisi kalmamış, sabıkalı takıma gereken dersi verdi. Disiplinden taviz vermedi.
Kendisini, gönülden kutluyorum.(Helal olsun. Babasından da yürekli çıktı.) Her açıdan destekliyorum. Ülkesini seven, özellikle evlatlarının geleceğini düşünen herkesi de, bu rektöre destek vermeye davet ediyorum.
Bu arada; hiç incelemeden, hemen beyanlarda bulunan ve Pakdemirli’yi suçlayan, Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’na da üzüntülerimi iletiyorum.
CHP, bu tavırlarla, hukuka saygı duymayanlara verdiği desteklerle, kıyamete kadar, iktidar olamaz; halkla barışamaz.
İlle de, (muhalefet yapacağım diye) anarşi ve teröre destek vermeniz mi gerekmektedir? Sizin, okuyan çocuklarınız yok mudur? Onları hiç düşünmüyor musunuz?
Bu serseriliklerin, demokrasi ile, fikir hürriyeti ile ilgisi olabilir mi? Başkasının fikirlerine saygı duymayanların, engel olanların talep edecek bir hakları olabilir mi?
Üniversitelerin, bir avuç bölücü/kanun tanımaz/haddini bilmez/saygısız güruh tarafından işgal edilmesine göz mü yumulacaktır?
1-Sayın rektörler, niçin polise düşmanlık göstermektesiniz? Polis, kampüse girse, ne zararınız olur? Aksine, okumak isteyen çocuklarımız huzura kavuşur.
2-Sayın YÖK Başkanı. Niçin bu konuda polise engel olunmaması adına, genel bir talimat vermiyorsunuz? Huzurun yolunu açmıyorsunuz?
Geçmiş YÖK Başkanlarının çoğunun aksine, olgun ve mantıklı davranışlarınız, bir politik ve ideolojik saplantı mihrakı haline gelmiş makamınıza itibar kazandırmaktadır. Halkın, makamınıza duyduğu nefret ve tiksintiyi azaltmaktadır. Üç-beş karıştırıcıya, saplantılı medya kesimine kulak asmayın. Doğru olanı yapın.
3-Sayın CHP’liler, lütfen aklınızı başınıza toplayın. Anarşi ve terörün destekçisi olmayın. İdeolojik ve politik saplantılardan, çağ dışı davranışlardan kurtulun. Halkın ve haklının yanında yer alın.
4-Sayın Başbakan’ım. Sayın İçişleri Bakanı. Lütfen kanunları işletin. Yapanın, yaptığı yanına kar kalmasın. Eğitim engellenemesin. Kimsenin hürriyeti kısıtlanamasın. Ülke, bir avuç bölücüye, terbiyesize teslim edilmesin.
Bakın, istenince disiplin sağlanabiliyormuş. Sn. Mehmet Pakdemirli, herkese örnek olsun…
Sayın Özfatura;
Yazdıklarınızı hayretle okudum. Sizin gibi uzun yıllarını kamu idaresine vermiş, değerli bir yöneticinin böyle düşünmesine çok üzüldüm.
İlkin bir üniversitenin öğrencisi olan insanları hangi delillerle ‘serseri,kanun tanımaz, haddini bilmez,saygısız,bölücü, militan’ gibi ağır ithamlarla tanımlayabiliyorsunuz?
İkincisi size hangi fikir ve ifade özgürlüğü öğrenci ya da sade vatandaşlar hakkında ‘işgalci’ diyebilme hakkını tanıyor?
Üçüncüsü dünyada hangi üniversiteler hakkında, ne tür bilgilere sahipsiniz de, ‘üçüncü dünya’ ülkelerine has ‘azarlamacı, paylamacı, terslemeci, tehditçi’ idarecileri savunabiliyorsunuz?
Bu ülkede rektör değil, bakan değil, polis değil, kanunlar var.
Değil bir üniversite kampüsü, bu ülkenin toprakları üzerindeki herhangi bir yerde,şiddet içermeyen her tür gösteri ve muhalif eylem yürütülebilir. Bu anayasal bir haktır.
Rektör olmakla ‘saygı’ hak edilmiyor. Bir insanın öğretim görevlisi olması, insanlara ‘had bildirme’ hakkı vermez.
Bütün kamu çalışanları, sade vatandaşların hizmetkarıdır. Buna vekiller, bakanlar, polisler, belediye başkanları, rektörler ve diğer bütün kamu hizmetkarları dahildir.
Esas haddini bilecek olan bunlardır. Bu toplumun efendileri öğrenciler, çiftçiler, memurlar, esnaflar, şairler, sanatkarlar ve yazarlardır.
Ne yazık ki bu efendi kesimim her biri, bir kısım hizmetkarlar tarafından sürekli azarlanmaktadır.
Her hizmetkar yerini ve haddini bilecek, kanunla kendisine yüklenmiş ödev ve sorumlulukları yaptıktan sonra çekip gidecektir.
Mehmet Pakdemirli gibi rektörler evvela bu ülkenin üniversiteleri bilimsel üretim, akademik yayın, uluslararası başarı ve seçilebilirlik anlamında okullarını nerelerde süründürüyorlar, bunun hesabını vereceklerdir.
Son olarak; toplumsal düzen ve asayişi paylayarak, azarlayarak, tehdit ederek, kimlik toplayarak, atarak, uzaklaştırarak sağlamaya çalışanların dönemi yılları evvel bitti.
Size üzüntülerimi bildiriyorum,
saygılarımla.