28 Şubat darbe davasının görüldüğü Ağır Ceza Mahkemesi’nin talebi üzerine MGK Genel Sekreterliği, 28 Şubat MGK tutanaklarını mahkemeye gönderdi. Böylece takke düştü kel göründü. Dokuz saatlik sözümona MGK toplantısında, -aslında millet iradesine dayatma ve zorbalık toplantısızamanın Genelkurmay Başkanı darbeci başı İsmail Hakkı Karadayı ile kuvvet komutanlarının o korkunç zihniyetleriyle rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan‘a nasıl baskı yapmaya çalıştıkları gün gibi ortaya çıktı. Buna mukabil, merhum Erbakan‘ın, içine düştüğü zor duruma rağmen, toplantıdaki kararların Türkiye‘yi içeride ve dışarıda düşüreceği durum konusunda bir devlet adamı inceliğiyle nasıl ikazda bulunduğu ve toplantıda alınan kararları imzalamadığı açıkça anlaşıldı. Gerçi daha sonra biraz da koalisyon ortağı Çiller‘in ısrarı ve koalisyonu bozma tehdidiyle bazı kararlar imzalanmıştı. Ama rahmetli Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan‘ın bu dayatma karşısındaki tutumunun açığa çıkması, siyasî tarihimiz bakımından kayda değer bir gelişmedir. Benim 28 Şubat konferanslarımda sık sık tekrarladığım gibi, aslında Erbakan Hükûmeti birçok icraatında başarılı olmuştur. Ancak şeytan kovalamaktan abdest almaya fırsat bulamamışlardır.
**
Değerli okuyucular, 20. asrın sonunda ve 21. asra girerken 28 Şubat 1997‘de, Bakanlar Kurulu dışında en üst kurul olan MGK‘da TSK‘nın, Genelkurmay Başkanı’nın ve Kuvvet Komutanları’nın uğraştığı konulara şöyle bir bakınca neler hissediyorsunuz? ‘Arapça ezan oldu, lâiklik çiğnendi’ deyip irtica tehdidinde bulunmak.
Parayla kadınlara tesettür kıyafeti giydirip gezdirme iddiası.
İslâm dininde reform yapılması teklifi.
‘Elimdeki kitapta Erbakan‘ın cihadla ilgili ifadeleri var’ bahanesi. Bu lâikçi yobazlığı yakından bilmeme rağmen, tutanakları tüylerim diken diken olarak okudum. İşte, bu zihniyet Türkiye‘nin her konuda patinaj yapmasına sebep olan, gelişmesine ve modernleşmesine engel olan karanlık zihniyettir. Ne yazık ki, her darbede ortaya çıkan bu karanlık zihniyet ve irtica yobazlarının paranoid halüsinasyonları yüzünden bu millet, bu memleket nice altın yıllarını kaybetmiştir.
***
İttihatçıların 31 Mart rezaletinden ve 1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası‘nın kapatılmasından itibaren Türkiye’de, yaklaşık yüz yıllık bir dönem, jakoben bir azınlığın militarizmi arkasına alarak halka baskı yapmasıyla geçmiştir. ‘Lâiklik elden gidiyor!‘ vaveylâsıyla dayatmalarda bulunulmuş; buna mukabil lâiklik din düşmanlığı zihniyetiyle yerini korurken her defasında ‘demokrasi elden gitmiştir.’ Bütün meselesi Türkçe ezan, tesettür ve irticadan ibaret olan, bu kadar dar ve kısır görüşlü darbecilerin vesayetindeki zavallı Türkiyem, benim güzel vatanım ve aziz milletim yıllarca inim inim inlemiştir. Seneler sonra da olsa bu milletin değerlerinin düşmanı olan darbecilerin ağır ceza mahkemelerinde yargılanması ne kadar ibret verici bir hâdisedir. 28 Şubat gecesi, milletine ve vatanına hizmet etmekten başka bir emeli olmayan imanlı bir Başbakan‘ı hiç utanıp sıkılmadan sigaya çekenler şimdi ağır ceza mahkemesinin önünde bu yaptıklarından dolayı hesap vermeye çalışıyorlar. Bundan sonra da bu millet kendi demokratik hür iradesine karşı tank yürütülmesine asla izin vermeyecek ve hakkını, hukukunu sonuna kadar savunacaktır. Bu vesileyle, Rahmetli Başbakan Prof. Dr. Necmettin Erbakan‘ı rahmetle yâd ediyoruz.