Kimse kimsenin, tam neler yaptığını bilmeden günahını almasın lütfen.
Dernekler kanununa göre bir dernek; ürün üretip satabilir. Veya başka bir dernekten ürün alıp satın alabilir.
Çocukluğumu anımsadım.
Yoksul yıllarımdı.
Babamız vefat ettiğinde annem 4 çocuğu ile hayatta tek başına kalmıştı.
Ve her birimizi dağıtmak zorunda kalmıştı.
Ben yatılı okula verildiğinde 5 yaşındaydım.
Devlet Baba, dediğimiz yuvadaydım.
Okul yıllarında sınıf öğretmenimiz bize üzerinde Kızılay’ın logosu bulunan sarı zarf verirdi.
Dedim ya yoksulluk başa belaymış.
Sınıf arkadaşlarım o zarfa harçlıklarını koyar açık olarak öğretmenimize verirdi.
Bense…
Kara kara düşünürdüm. Arkadaşlarım kabarık zarfların uzatırken öğretmenimize başımı öne eğerdim, utanırdı yüreğim.
Ve…
Üç gün beklettiğim o sarı zarfa _harçlığım yoktu ki_ ne koyabilirdim ki?
Bir cam ustası gibi çakıl taşıyla yontup 25 krş boyutuna gelmesini sağladık. Sonra da sarı renkli suluboya ile boyar, kuruyunca iki tarafına kurşun kalemle 25 krş yazardım.
Ve o sarı zarfa küçük cam parçalarını koyardım.
Sonra da dilimle ıslatarak o sarı zarfın ağzını yapıştırıp öğretmene verirdim.
.
O yıllar çaresizlikten, yaptığımın yanlış olduğunu ve sahte umut verdiğimi bilmediğim bir utancımdı.
Dedim çocuktum…
Ne elde vardı, ne de avuçta…
.
Günümüzde yine aynı Kızılay var.
Bu kez bağışları sarı zarflarla değil de akıllı telefonlarla topluyor.
Bu kez büyüdüm.
Aklım eriyor yoksulluğun, çaresizliğin ne demek olduğunu. Artık eylemlerim sahte değil.
Lafla da karın doyurmuyorum.
Yuvalara gidiyor, gönüllü öğretmenlik yapıyor ve cebimdeki kruşları değil liraları nasıl kazanabileceğini öğretiyorum.
Kızılay’a yaptığım bağışı yazdım.
Özel genel paylandım çoğu insanlarca…
İçimi değil satır aralarını değil hilale bakıp yargılıyorlar. İnsanlar nedense yanlış yaptığımı söyleyip us yürütüp duruyorlar.
Ama bilmiyorlar ki benim neler düşündüğümü..?
Benim Kızılay’a değil vatandaşlarımıza çocukluğumdan kalma 25 krş borçların var…
Kısacası; dernekler alışveriş yapabilir.
O ürünü de yönetmeliğindeki maddelere göre kamu yararına satabilir de bağış da yapabilir.
Yardımları en hızlı yerine ulaştıracak kişi yine Devlet Babadır.
Tıpkı biz 4 kardeşe yetişip ulaştığı gibi…
Kaosa gerek yok ki…
Nokta.
Emine Pişiren/Kocaeli
Dip not: Kimsenin vekili değilim. Kimseyi korumuyorun. Doğru söz eğilmez.
Bu nedenle teraziyi doğru tartmak gerekir, demiştim.
Sorarım size?
Türk halkı koruyucu olduğu ve halkın refahını sağladığı için devlete de “Devlet Baba” demiştir.
O babaya saygı göstermenin nesi suç?.