Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
Değerli dostlarım: Bu gün sizlere dilimin döndüğünce, kalemimin becerisi doğrultusunda, alıntılarla da desteklediğim, aile ve çocuk ebeveyn ilişkisi içinde önemli bir rolü olan “baba” kavramı ile ilgili duygularımı ve düşüncelerimi anlatmaya çalışacağım. Şimdiden alkışlayan elleriniz güller toplasın dilerim…
BABA
Allah insanı diğer varlıklar arasında şerefli bir varlık olarak yaratmıştır. İnsan, insan olma özelliğini, kişiliğini, şahsiyet ve karakterini muhafaza ederse, meleklerden daha üstün olan bir dereceye yükselir. Eğer insan, nesine esir, şehvetine kul ve köle olarak kesesine taparsa, tüm varlıklardan daha aşağı bir dereceye düşer.
Anne, baba olmak biz insanlar değerli varlıklar olduğumuzu anne, babamızın sevgi dolu imtihanı sayesinde öğreniriz. Bu sınavda başarılı olamayan ebeveynlerin çocukları, kendi değer ve öz saygısına ulaşamayacakları gibi hayatta da bir türlü tatmin ve esenlik duygusunu bulamazlar.
Kültürümüzde, baba evin direğidir. O olmadan bir evin ayakta kalması çok zordur. Onun varlığı, çocuklara güven verir. Onunla daha güçlü olurlar. Babalarımız, aynı zamanda çoğunlukla ilk rol modellerimizdir. İlk önce onlara özenmeye çalışır, onları kendimize örnek alırız. Aynı zamanda çekindiğimiz, şikâyet edildiğimiz, bazen kendisinden azar işittiğimiz ve hatta bazen dayak bile yediğimiz babalar… Ancak her şeye rağmen, onların yeri bambaşkadır. Onlara duyduğumuz sevgi, biraz daha gizlidir. Anne sevgimizi dışa vurmamıza rağmen, enteresandır ki babaya olan güzel duygularımızı çoğu defa bir sır gibi saklarız.
Türk toplumunda çok ağır bir iştir baba olmak. Çok ağır. Toplum değil, kişi yükler bu görevi kendine. Evladın gözünde ne büyüktür baba, ne emsalsizdir değil mi?..
Taa küçükken başlar “Benim babam senin babanı döver” sözleri. “kendim için bir şey istiyorsam namerdim” sözü, evlat için söylendiğinde doğrudur sadece. Bütün babalar dua eder evladı için, yalvarır Yaradan’a “Allah’ım ömrümden ömür al, ver evladıma. Onun acısını bana yaşatma.”
Tarihsel perspektiften bakıldığında babalık rollerinde farklılaşmalar olmakla birlikte “çocuğuna bakabilmek ve iyi baba olmak” kaygısı değişmiyor.
Tabi ki şunu da unutmamak gerekir; Aile, puzzle gibidir. Parçalardan biri eksik olursa asla tamamlanmış olmaz!..
Ailede babanın çocuğun gelişimi ve aile bütünlüğünün sağlanması gibi başlıca rolleri vardır.
Batı edebiyatında ve bizim edebiyatımızda baba/oğul ilişkisi üzerine inşa edilen çok sayıda edebî eser var. Erken modern edebiyatımızda doğrudan baba/oğul ilişkisi konu edilmese de genellikle babalarını bir sebeple çocuk yaşta kaybetmiş hayat acemisi ergen gençlerin, babasızlığın yarattığı boşlukla trajik sonlara doğru sürüklendiği hikâyeler işlenmişti.
Modern dönemlerde ise Reşat Nuri Güntekin’inin Yaprak Dökümü, Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam, Orhan Kemal’in Eskici ve Oğulları, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar, İnci Aral’ın Kendi Gecesinde, Hasan Ali Toptaş’ın Kuşlar Yasına Gider, Ahmet İlhan’ın Derinde Bir Yer ve son olarak Kemal Varol’un Âşıklar Bayramı romanlarının baba-oğul ilişkisi üzerine yapılandırıldığı söylenebilir.
“Allah’ın dünyada yaşam bulan canlılar için koymuş olduğu kanunlardan biride yaratılmış olanların bir ana-babadan meydana gelmesidir. İlk yaratılan insan olan Hz. Âdem ve O’nun eşi Hz. Havadan sonra bütün insanlar bu dünyaya anne ve baba vesilesi ile gelmektedir. Kendisinin dünyaya gelmesine vesile olanlara saygı ise, insana yakışan en önemli ahlaki ilkedir. Anne babaya saygı olan bu ahlaki ilkeyi, Allah tüm kullarına emrettiği gibi Peygamberimiz de bu hususun önemini her daim müminlere anlatmıştır. İşte ayet ve hadislerin ışığında anne ve babanın önemi…”,
”Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine ‘öf’ bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (İsrâ Suresi; Ayet: 23)
Herkes “BABA” Olamaz ki… Her erkek bir iş sahibi olabilir!.. Az çok demeden, evini geçindirebilecek kadar para kazanabilir. Arkadaşları olabilir, kendisine güvenen, kendisinin de onlara güvendiği…
Akrabaları olabilir, hiç incitmediği, hiç ihmal etmediği…
Sözü sohbeti keyifli olabilir. Meslek hayatında da başarılı… Kim varsa etrafında, kırmamak için, onlara hayır dememek için koşuşturabilir… Akşama kadar birçok kişinin sıkıntısıyla uğraşabilir. İki lokma ekmek götürebilmek için evine, kendisini çok yorabilir… Sosyal ortamlarda, sosyal aktivitelerde bol bol faaliyet yapabilir…
Evlatlarının geleceği için türlü yatırımlar yapabilir… Onlara her şeyin en iyisini, en kalitesini almak için kendisini paralayabilir… Özel okullara yollayabilir, özel hocalar tutabilir… Çocuklarına nasihat etmek için, aferin, akıllı ol… Benim gibi sıkıntı çekme… Çalış, adam ol… Ezdirme kendini diyebilir…
Her erkek bunların tümünü hatta daha fazlasını yapabilir ama tüm bu saydıklarım erkekleri baba yapar mı?.. Bence yapmaz…
Dünyanın en zor işi, anne baba olmak sanırım.
Baba olmak nasıl bir şey biliyor musunuz?..
Baba olmak, dibi azgın sularla dolu bir göl üzerinde, soğuk havaların da etkisiyle buz tutmuş bir kaygan zeminde, düşüp başını çarpmayacak kadar başarılı bir koşucu… Buzu kırmamayı başaracak kadar hassas hareketlerle yürümeyi bilen bir dengeleyici ve tüm bu koşuşturmaların arasında da elindeki kendisine emanet edilmiş minik kalplere, babalığın nasıl bir şey olduğunu yaşatabilecek ve onları hayata güvenle hazırlayabilecek kadar donanımlı olabilmeyi başarmaktır.
Öyle bir hayat ki sizi azgın sularda boğulmadan yaşamanın bir yolunu bulmaya zorluyor…
Çocuklar için baba, bilinçaltı süreçleri açısından ve terapötik bir dille söylemem gerekirse “KAHRAMAN” dır. Bilinçaltının gizli kahramanları babalarımızdır. O o kadar güçlüdür ki hiç bir şeyden korkmaz ve hep dimdik ayaktadır.
Baba yanımızdaysa, bizde korkmayız…
Baba yanımızdaysa biz güvendeyiz…
Peki ya baba yanımızda değilse? ..
İşte onu nasıl anlatır ve yaşarlar diye hiç düşündünüz mü?..
Baba, özgüven, güç, kuvvet, yaşam karşısında güçlü olma duygularını beslerken; anneler, merhamet, vicdan duygularının oluşmasına neden oluyor.
Baba ilişkisi yeterince gelişmemiş çocuklarda özgüven sorunuyla karşılaşırken; annesiyle yeterince duygusal ilişki geliştirememiş çocuklarda da merhamet duygularıyla ilgili zorlantılar olduğunu görürüz.
Ne kadar otoriter ve sert olursa olsun, bir babanın yüreğinde hep merhamet vardır ve ne kadar arkadaş gibi olursa olsun bir baba aynı zamanda sert bir kayadır. İşte o kayanın sertliğidir bize güven duygusu veren. Biliriz çünkü bizi herkese ve her şeye karşı koruyacağını. O varken dünyayı dize getirebileceğimizi biliriz.
Baba, umuttur. İnsanın doğup büyüdüğü ev, içinde birileri yaşasın yaşamasın artık baba evidir. Kuşlar yuvadan uçtuktan sonra da yuvayı adıyla bekler baba. Evin direği değil kendisidir bir bakıma. Baba tek bir renge indirgenemez. Gökkuşağına benzer. Yeni doğmuş bebeğiyle oynarken tıpkı onun yanakları gibi al aldır. Oğluna nasihat ederken coşkun bir mavidir, bir gencin kalbinde esen fırtınaların boyasıyla boyanır. Kızını gelinlik içinde görünce bembeyazdır. Az konuşur, çok susar baba. Hayat değirmeninde öğütülmüş, keder fırınında pişirilmiş, doğru zamanda doğru şeyi söylemek hususunda ustalaşmıştır.
Baba güçtür, baba mücadeledir, baba var olmaktır, ayakta kalmaktır. Baba koruyup kollayandır. Baba bütün çocuklar için kahramandır.
Evin en öksüzü babalardır, en yalnız, en kimsesizi, herkese kimse olurken. Evin direği olurken kendisi direksizdir, dayanacağı kimsesi pek yoktur. Çünkü o hep güçlü olmak zorundadır. O zayıf olamaz Çünkü o kahramandır, o güçsüz olamaz Çünkü o kahramandır, o ağlayamaz Çünkü o kahramandır, hep kahraman olmak, öyle kalmak zorundadır.
Sonuçta kız/erkek fark etmez, her ikisi de özgüven sahibi olmayı, çabalamayı, hayata sağlıklı gözlerle bakmayı, duyguların basıncından uzak akılcı düşünmeyi babadan öğrenirler…
Baban sana kızıyorsa, nefret ettiğinden olmadığını bil… Baban sana baskı uyguladığında, sana iyilik dilediğini bil…
Baban sessiz duruyorsa, senin geleceğini düşündüğünü bil… Sana ekonomik destek verdiğinde, kendisini mahrum ettiğini bil…
Onun iç çektiğini gördüğünde, sebebinin sen olduğunu bil… Sana güldüğünde, onu mutlu edenin sen olduğunu bil…
Onu sert gördüğünde, tavsiyelerine uymadığı bil… Oda kapısı kapalı olduğunda, ağladığını bil
Sesini ona yükselttiğinde, onu öldürdüğünü bil… Sen kendini kaybettiğinde, sana kızdığını bil…
Onu yatakta konuşmadan hareketsiz yattığını gördüğünde büyük bir bağını kaybettiğini bil.
Allah’ım vefat etmiş bütün babaları firdevsi alâ Cennetine ulaştır, hayatta olanlara rızan üzere sağlıklı yaşamayı nasib eyle…
Bir baba giderse, yaşı kaç olursa olsun evladın arkasında ki duvar çöker, evlat duvar çökerken anasının saçlarına tutunur. Eğer anası yoksa tutunacak dalı bile olmaz…
Yaşamın kaynağı sevgi ise, sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri birileriyle paylaşmaksa, paylaşalım sevgimizi bir lokma ekmek gibi…
Ve sevgilerin en güzeli sizinle olsun bu gün…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel… Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun bu güzel Çarşamba günü… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#