Aile havuz başında müzik için toplanırdı. Müzik büyük bir olguyla başlar ve çevreyi şenlendirirdi. Aile bireylerinin her biri farklı enstrümanla kendini gösteriyordu. Müzik aileye atalarından kalmaydı. İlk bakışta böyle bir kanaate varıyorduk.
Bahçenin yeşilliğinde, müzik zevki hayallerle doruğa ulaşırdı.
Her biri farklı yaylı ve penayla telleri titretirdi. Akşamların bitmeyen konserinde bu defa daha çok seyircisi vardı. Hareketli parçalara geçilmişti. Sanat müziğinin unutulmazları dile geliyordu. “Akşam oldu hüzünlendim ben yine,” diyordu.
Müzisyenlerin iç alemleri sevgi temelliydi. Sevgi eşliğinde neşeyle çalıp söylerlerdi. Hayatın gizemini çözmeye çalışıyorlardı. Tele dokunduklarında neşeyle titreyen kalbin kapakçıkları daha çabuk açılırdı. Soluk alışları hızlanır ve tellerin titremesi görülmez olurdu.
Çiçeklerle süslü bir gelecek kurmuşlardı. Çiçekler kadar narin sesler çevreye hakimdi. Seslerin ahengi, sokaktan geçeni de büyülemeye yetiyordu.
Fıskiyeden çıkan su gibi parlayan teller, şarkı sözlerini uyumlu şekilde yansıtıyordu. Bu yansıma mutluluktu. Herkes mutluydu, herkes neşeliydi. Huzurluydu müzikle bahçe. Bahçede kemanın incecikten sesi yayının nazikliğini yansıtıyordu.
Müziğin yansımasına katılımıyla sanatkarı aratmayacak güzellikteki sesler de ortaya çıkmıştı. Sanatçının sesi bileceğimiz türden sesler de şahit olduk, akşamın karanlığında, havuz başında.
Çocukların gür sesleri yarınlar vadediyordu. Bu çocuklar “Müzik ruhun gıdasıdır,” derdi. Ortaya dökülen müzik, ses ve saz ustalarını gösteriyordu. Bu ustalar çalıp söyleyen büyük parmaklardı.
Gönlüne ve sesine sağlık demekle gecenin nasıl geçtiği anlaşılmayan bir eğlence. Eğlencede müziğin gücünü ve yetiştirilmenin önemini hayranlıkla izliyorsun. Sabırla çalışmanın insanı nerelere getirdiğini anlıyorsun. Şan ve şerefle müziğin ruhun gıdası olduğunu anlıyorsun.
Havuz başının gülleri de bu arada müziğin eşliğinde açmıştı. Güller açtı, neşe ve sevinç doldu yüreğime diye insanlar gurur duydular.
Güllerin tomurcukları ikinci müzik şölenini beklemeye başladılar. Tomurcuklar güneşin parlak ışınlarıyla birlik kurmuşlardı. Birliktelikleri artık hayal değil gerçekti. Dallardaki kuşlar müziği dinler halde beklemesi şaşkınlık yaratıyordu. Sonra onların suya girip dans gösterileri zevkle izleniyordu.
Havuz başında müzik ve kuşların dansı izlemeye değerdi.
Hasan TANRIVERDİ