Çalışmama yapılan eleştiriye (!) birkaç dakika ayırdım, böyle komedi görmedim: https://19.org/tr/abdullah-ocalan-19/ Bir haber sitesinde rastlamıştım, bir şey zannetim. Şimdi bu komediye biraz vakit harcayalım.
1. “Özgür İnsan Savunması” (19 Harf)
Diyor ki: “20’den fazla kitap yayınlanmıştır. Böyle olunca aralarında bir veya iki tanesinin başlığının 19 harf olması istatistiksel olarak normaldir.”
Sevgili eleştirmen! (Bu eleştirmen kim belli değil, fake isim) 20 binden fazla din mevcuttur. Bu dinlerden birkaçının kitabının açılış başlıkları 19’a nasıl denk geldiyse, bu da öyle denk geldi. Ve her din mensubuna göre, kitaplarının yazarı Tanrı’dır. İslam inancına göre (Şii ve Sünniler) hadisler de vahiydir. Siz de işinize gelen kitaba uyguluyorsunuz. Ben sadece size ayna oldum! Ne anlamaz adamlarsınız. Nitekim Zend-Avesta’da besmelenin tıpa tıp Pehlevice tercümesi kullanılıyor. Her kutsal metinde başlıklar olabilir. Bu sebeple besmelenin 19’a denk gelmesi olasıdır. Kaldı ki bazıları bunu 21 harf saymış. Bu bir! Burada sınıfta kaldın.
2. “Sayfa sayısı 152 (19×8) 19’ın tam katıdır.”
Diyor ki: “Elimde kitabın herhangi bir baskısı olmadığı için kitaba bakamadım. Ama, bir kitabın sayfa sayısı objektif bir kriter olmaz. Sayfa sayısı her baskıda değişebilir. Bir baskıda 19’un katı olması tamamen tesadüftür.”
Elinde kitabın olması gerekmiyor. Bir kitap satış sitesinde bulabilirdin, dur sana yardımcı olayım: https://openlibrary.org/books/OL3338974M/Özgür_insan_savunması Gördün mü? Sana yalan borcumuz yokmuş!
Her baskıda sayfa sayısı değişebilir bu doğru. Zaten biz buna mucize demiyoruz, biz, sizin uydurduğunuz mucizeye, daha doğrusu fitneye ayna tutuyoruz. Ben linkte verdiğim ilk baskıyı esas aldım. Ama siz, diretiyorsunuz, anlamak istemiyorsunuz. Sanki 19 mucizesini iddia eden ben, eleştiren sizmişsiniz gibi konuşuyorsunuz. Sana biraz kolay anlatayım; siz ne diyorsunuz hatırlayın, 114 sure vardır. Burada size ayna tutuyorum. Tıpkı sayfa sayısı gibi sureler de kriter olamaz diyorum, anladın mı şimdi? Çünkü; siz Hz. Osman mushafını esas alıyorsunuz. İbn-i Mes’ud’un, Hz. Ali’nin nüshası ile diğer nüshalar arasında nasıl ki siz 19’un katı olan Osman mushafını esas aldınız, ben de 19’un katı olan ilk baskıyı esas aldım. Nitekim bazı nushalarda Nas ve Felak sureleri eksiktir, bazılarında Kunut Duası bile sure sayılmıştır. Bu durumda sizin kriterinizle çelişen bir şey yok, sayfa sayısı tamam.
3. Son cümlesi “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 (19×2) harftır.
“Bu bir cümle değildir. Cümle demek, yazarın yazdığı bölümün en son cümlesi demektir. Kitabın pdf biçiminin son cümlesine baktım. Tam bir paragraftır. “İmralı Tek Kişilik Tutukevi” adrestir. “Abdullah Öcalan” ise kişinin adıdır.”
Eğer bu akıllı kardeşimiz biraz zahmet edip makalemizi okusaydı, işine gelen Facebook paylaşımlarını kullanmasaydı, ne demek olduğunu anlayacaktı. Şimdi makaleme bakın bakalım ben cümle diyor muyum? https://tr.scribd.com/document/396112494/19-Sayı-mı-Mucize-mi Adam daha benim ismimi telaffuz etmekten rahatsız, makaleyi nasıl okuyacak.
“İmralı Tek Kişilik Tutukevi” tek başına adres bildirimi olamaz. Eğer öyle olsaydı peşinde isim zikredilmezdi. Kaldı ki kitabın sonunda, sağ alt boşlukta duran bağımsız sözcüklerdir. Bunu saymayacaksan neyi sayacaksın? Tâbi sizin işiniz kolay, Alak Suresinin ilk beş ayetini al 19 kelimedir de iş bitsin. Hem kim size dedi ilk beş ayetini sayın; neden dört ya da altı ayet değil de beş ayet? İşinize gelince hadisleri çöpe atın dersiniz, işinize gelince kullanırsınız; hadisleri kullanacaksanız adam gibi kullanın, rivayetlerde ilk inen ayetlerin Alak Suresinin ilk beş ayeti olduğu söylenir ama aynı zamanda ilk inen sürenin Fatiha olduğunu bildiren rivayetler de vardır. İşinize gelince her köşeden bir kelime getirip 19’a tamamlarsınız, işinize gelince en açık olan adres bildirimini dahi kabul etmezsiniz.
4. Yazarın ismi “Serok Abdullah Öcalan” 19 harftir.
“Kitabın yazarı kitabın kapağına adı ve soyadı şeklinde yazmıştır. Başında “serok” yoktur.”
Ben orada “yazar” demiyorum, makaleme bakabilirsiniz. Yazarın ismi budur demedim. Ona bakarsan ona kısaca “Apo” diyorlar. İsteyen istediğini diyebilir, beni ilgilendirmiyor. Ancak; Edip Yüksel’in ve Cenk Koray’ın 19 koduna denk düşen “Mustafa Kemal Atatürk” ismine bir eleştiridir bu. Çünkü; “Atatürk” ona sonradan verilen bir soyismidir, Mustafa ismi ise Matematik öğretmeni tarafından kendisine verilmiştir. Dolayısıyla kendi sempatizanları dahil örgüt içerisinde Abdullah Öcalan’ın ismine Serok, Önder ya da Rêber ünvanı eklenir. Bu tıpkı Cumhurbaşkanı, Başbakan, Başkan gibi bir ünvandır. Bu bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren sizin gelişigüzel sayıları yan yana dizip insanları büyüleme taktiğinizi ifşa etmek ve sizi zor durumda bırakmaktır.
İlk dört maddede nasıl da tutarsız ve geçiştirici bir tarzda baştan sağma bir eleştiri getirdiklerini gördünüz. 5.6.7.8.9. ve 10. maddelerdeki kelime, sayı ve paragraf sayımlarını eleştiriden sonra gözden geçirdim ve yenilerini ekledim: https://tr.scribd.com/document/396112494/19-Sayı-mı-Mucize-mi Burada yemin etmenin bir âlemi yok. İsteyen “nadirkitap” sitesinden kitabı (2013: yeşil kapaklı, çetin yay. diğerini bilmiyorum) isteyebilir veya başka yerden temin edip paragrafları sayabilir.
Eğer amacım Allah’ın kitabının mucizesini inkâr etmek ise, Allah’u Teâlâ kalpleri bilendir, yok eğer sizin amacınız Kur’an-ı Kerim’de tahrifat ve dinde tahribat yapmak ise o halde birlikte ahiret gününe bırakalım bu işi. Ama şunu biliyorum ki bu bir fitnedir. Kur’an-ı Kerim’in 74. Suresinin 31. Ayetinden 19’a “Ancak Fitnedir” diyor. İşte gerçek mucize budur! Sizin tahrifatınız önceden bildirilmiş.