Tevrat, Kur’an ve Atatürk’ün hayatında olduğu iddia edilen 19 sisteminin aynısını Öcalan’ın ‘’Özgür İnsan Savunması’’ adlı kitabına başarılı bir biçimde uygulamama rağmen, bu sayının kutsallığına inananlar tarafından itibar görmedi. Doğrusu benim yaptığım sadece ironik bir eleştiriden ibarettir. 19 sayısı sadece son zamanlarda değil, Bahailik, çeşitli dinlerde ve Matematikteki önemini örnenmekistiyorsanız Wikipedia’da ilgili maddeye bakabilirsiniz. .
Halife Reşat, Cenk Koray, Edip Yüksel ve hatta en basit çalışmalar bile detaylarıyla analiz edilirken, benim çalışmama ucuz yorumlar ve eleştiriler sunuldu. Konu Kürt Meselesini çağrıştırdığından mı bilmem ancak, facebook paylaşımlarının kırık ve dökük (taslak bile olmayan) alıntıları kaynak alınarak eleştirildi!
19 kodunun, Kur’an’ın 74. suresinde sözü edilmesine rağmen, Kur’an’ın inişinden tam 1406 (19×74) kameri sene boyunca Kur’an’ın matematiksel yapısının bir kodu olarak gizli kaldığı söylenir. 1974 yılında biyokimya doktoru Reşad Halife tarafından kompüter analizleri sonucunda keşfedildi. 19 kodunun “Gizlenmiş Sır” adlı 74. surede sözü edildiğini düşündüğümüzde keşif zamanının bu iki sayının yan yana konması veya birbiriyle çarpılması sonucu elde edilen yıllara denk gelmesi ilgi çekicidir.
Ocak 2011 tarihinde Edip Yüksel’in savunduğu 19 İddiasına ironik bir eleştiri çalışması sundum. Eleştirimin kapsamı ve niteliği nesnel rakamlara dayanmasına rağmen, Edip Yüksel tarafından “Küfür ve Şeytanlık” olarak adlandırıldı.
Video ve uzunca bir yazı olarak hazırladığım eleştirimin tüm boyutları ortadadır. Edip Yüksel’e çalışmayı sunduğum zaman, bana tartışma sözü vererek bu eleştirimi çürüteceğine dair söz verdi. Ancak her nedense, daha sonra “Seninle tartışmayacağım” diyerek Cehennem tehditleriyle kulak ardı etti. İşin ilginci 19 İddiası üzerinde kendisi “bundan sonra tartışmayacağım” demesine rağmen, Türkiye’ye geldiği zaman, tartışmaya davet ettiği isimler arasında beni de ekledi. Tartışma davetini kabul etmem veya etmemen bir yana -o zamanlar haberim dahi olmadı- zaten tartışmanın kapsamı rakamsal ve dokümanlara dayalı olduğu için, yüz yüze olmaktan çok, yazışma biçiminde olması daha mantıklıydı. Tartışmadan kaçan Edip’in yerine; Edip Yüksel’in bir müridi çalışmama 15 sayfalık bir eleştiri sunmuştu o zamanlar. Eleştirisini dosyanın içerisinde paylaşmış ve çürütmüştüm. Her nedense o da “cehennem” ile tehdit ederek vazgeçti. Son olarak 19.org ağında yayınlanan bir başka makale ise tam bir laçkalık örneği. Edip’in başka bir müridi tarafından yazılmış ve ciddiyetten uzak, tamamıyla anlamsız bir eleştiridir. Bu yüzden anılmaya bile değmez olduğunu düşünüyorum. Çünkü kendisi çalışmamı okumamış ve rastgele bir paylaşımdan yola çıkarak ele almıştır.
Öcalan’ın “Özgür İnsan Savunması” adlı eseri sanal/internet ve basılı-yayın aracılığıyla yayınlanmış bir kitaptır. Benim çalışmamı ortaya koyarken esas aldığım baskı Çetin Yayınevi’nin yayınladığı yeşil kapaklı “Özgür İnsan Savunması”dır. İçerik olarak hepsi aynıdır. Sadece sanal ortamda paylaşılan dosya ve pdf’lerde sayfa sayısı değişebiliyor. Yayınevlerinin satış sitelerinde bile sayfa sayısı belirtilir. Bu nedenle dileyen kitap satış ağlarına girerek çok kolay olan sayfa sayısını öğrenebilir. Sayfa sayısı 152(19×8)’dir.
Kitabın V.Bölümünü açıp baktığımızda, karşımıza ilginç bir söylem çıkıyor. Öcalan diyor ki: “Değişim ve devrimin altın kuralı, bu büyük harfli formülün uygulanmasından geçer.” Peki, nedir bu “Büyük Harfli Formül?’’ İşte “Büyük Harfli Formül” ve işte “evrensel yasaların ahengi!” Sizden firavunlaşmak istemeyen ve nemrutlaşmakistemeyenlere duyurulur.
Kitabı baştan sona taradığımızda, tümü büyük harflerle yazılmış tek bir cümleye rastlanır: “TARİH VE GELENEĞİ NE KADAR DOĞRU BİLİYORSAN, GÜNÜMÜZ VE GELECEĞİ, BU TARİHİ İÇSELLEŞTİRDİĞİN DE ÜSTÜNE EKLEYECEĞİN KADAR DEĞİŞTİREBİLİR, DÖNÜŞTÜREBİLİRSİN.”
Bu cümle 133 (19×8) harftir, Yani 19’a tam bölünebilen bir sayıdır. 19’cuların Müddesir Suresinde abartarak sırlar bulmaya çalışmalarını bir kenara bırakırsak, burada da sırlar aranabilir. Örneğin bu büyük harfli cümlenin hemen arkasında yer alan cümle tam da Hurufiler için şahane bir cümledir: “Değişim ve devrimin altın kuralı, bu büyük harfli formülün uygulanmasından geçer.”Bitti mi? Hayır. Sırlı mesajlar bulmak için devam ediyoruz. Gelen bir sonraki cümlede bu mucizeye karşı çıkanlara gizli mesajlar içeriyor(sözüm 19’culara). Cümle şu:
“Ötekiyi tanımak, zihniyet dönüşümünde diğer önemli bir ilkesel yaklaşımı ifade eder. Firavunlaşma, yani kendini devletle tanrı yerine koyma, tüm siyasi hastalıkların özüdür ve karşısındakileri küçük, kul gibi görmeye zorlar. Günümüzde bu hastalık, Nemrutlar ve Firavunlar döneminden daha az yoğun yaşanmıyor. Dolayısıyla ötekiyi bir kul, etkisiz bir varlık gibi değil, eşit ve özgür bir diyalektik öğe olarak görmeyi gerektirir. Doğaya ve çevreye boş, şuursuz varlıklar olarak değil, evrensel yasaların ahengine göre yaşayan varlıklar olarak, ilkçağ insanının kutsallığı içinde bakmayı gerektirir.”
Bu Büyük Harfli Formülün geçtiği V.Bölümün ilk sayfası da 95 (19×5) sözcüktür. O zaman bu büyük formülün peşine düşmek gerekir. Niye Edip “Üzerinde on dokuz vardır” ayetinin peşinde düşüyor da, biz “büyük harfli formülün” peşine düşmeyecek miyiz?
İlginç! “büyük harfli formülün” Bu da 19 harftir.
19’cular “Gizlenen Sure”den aldıkları ilhamla, işe Besmele ile başlıyorlar. Biz de V.Bölüm’ün “Büyük Harfli Formülü”ndenaldığımız ilhamla bir yerden başlamalıyız. Ama nerden? Biz de bu geleneği bozmadan kitabın isminden başlayalım. Ne de olsa ilk pasajı sayılır: “Özgür İnsan Savunması”İlginç! 19 harftir.
Bu sırrı daha ileri götürelim mi, ne dersiniz? Edip Yüksel’in “Güdük” dediği bu çalışmamı, kendi sistemleriyle karşılaştırmaya ne dersiniz? O zaman devam edelim… 19’cular Besmele’de geçen kelimelerinin katlarını buluyorlar. Örneğin isim, Allah, rahman ve rahim… Gerçi bulmak için Tevbe Suresi’nin son ayetini çıkarıyorlar, türevleri bir yerde sayıp bir yerde saymıyorlar ama biz yine de kabul ederek; onların yöntemleriyle yaklaşacağız. Örneğin “Özgür İnsan Savunması”, üç kelimedir. İlginç! Kitabı taradık ve bizi de şaşırtan bir sonuç: “Özgür” kelimesi, tamı tamına 19 defa geçiyor. Eğer sadece “Özgürlük” kavramını arayacaksak, tamı tamına, ne eksik ne de fazla 95(19×5) defa geçtiği görülür. İster türevli, ister türevsiz, her iki şekilde de 19’un tam katı bulunabilir. Şimdi soruyorum, isim kelimesine ulaşmak için, yaptığınız onca yoruma ve kırpmanın yanında, bu sistem mi güdük kalıyor?
Gelelim “İnsan” kelimesine. Bu kelimenin türevleri, geçtiği yerlerdeki manaları ve tekil türevleriyle fazlaca uğraşmadım. Ancak buna rağmen çarpıcı bir sonuca ulaştım. “İnsan” kelimesi türevsiz 36 defa geçiyor yani 38(19×2) için iki sayı eksiktir. Eğer türevleriyle birlikte sayarsak, burada da can alıcı bir sayı ortaya çıkıyor: 94! Üstelik sizin gibi yalan da atmıyorum. Dürüst ve kendi eleştirimi başta yapıyorum. 95(19×5)’e Sadece bir kelime eksiktir. Şimdi bir veya iki kelime eksiktir diye, kalkıp Öcalan’ın kitabından çıkarmışlar diyebilirim. Sonuçta siz de istediğiniz sayıya ulaşmak için Tevbe Suresi’nin son iki ayeti sonradan eklenmiştir diyerek istediğiniz sayıyı elde ediyorsunuz. Savunma kelimesi 25 defa gelmektedir, buradaki kişisel ‘mahkeme’ olarak 19 katı bulunabilir. Ama eğer genel savunmalar dense burada yine 25 denk gelir.
Sayıları, Edip’in kafadan salladığı gibi, gelişi güzel seçmiyoruz. Örneğin birçok yerde 19’un tam katı yığınlarca sözcük bulunur. Ama ben bir sistematiğe göre sunuyorum. Örneğin kitabın başlıkları… Her kitap içindekilerden oluşur. Bu bir nevi sure isimleri olarak telâki edilebilir. Yani her konunun bir ismi vardır. Kitap altı başlıktan, Edip’in ağzıyla altı Sureden oluşur. Bu başlıklar şunlardır:
İçindekiler:
1-Atina Karma Yeminli Mahkemesi Yargıç ve Jüri Üyelerine. (7 kelime)
2-Avrupa macerası ve bir dönemin sonu. (5 kelime)
3-Helen uygarlığı Kürtler ve Türklerle ilişkisi. (5 kelime)
4-Komplo ortamının oluşmasında bazı felsefi ve siyasi yaklaşımlar. (7 kelime)
5-Atina komplosu hukuk devre dışı bırakılarak gerçekleştirilmiştir. (7 kelime)
6-Kürt krizinde çözüme doğru veya komploya yanıt. (7 kelime)
Toplam: 38 kelimedir. 7+5+5+7+7+7: 38 (19×2)
Kitabın giriş cümlesi ve ismi, kitabın içeriği ve başlıkları 19’un tam katıdır. Ayrıca kitabın son sözcükler kabul edilebilecek imza, isim ya da adres birlimi de 19’un tam katıdır. Kitabın son kelimeleri olan adres bildirimi ve isim: “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 (19×2) harftir. Kitabın sayfa sayısı 152’dir. Sayfa sayısını öğrenmek için, kitap satış sitelerine girmek yeterlidir. Çetin Yayınları tarafından yayınlanan yeşil kaplı baskının sayfa sayısı belirtiliyor. Ayrıca yapılan ilk baskıdır. 2003’te yayınlanmıştır.
Bunlar harf ve sayı saymayı beceremiyorlar. Yanı sıra insanların isimlerini bile bilmiyorlar. Bizim sisteme gelince cayıyorlar. Bunlar Örneğin Atatürk için tam ismi ele alınır, “Mustafa Kemal Atatürk”, 19 Harftir. Edip, kendi kitabında Atatürk’ün hayatındaki sayıları Cenk Koray’dan alarak aynen kabul ediyor. Yazarın ismi sempatizanlarının bilmiş olduğu şekliyle “Serok Abdullah Öcalan” olarak 19 Harftir. Ama itiraz ediyorlar. “Abdullah Öcalan”mış… Sanki ilahi sırdır dedik. Sadece sizin mantığınızı yansıtıyoruz o kadar. Bu kafalar herhâlde Mustafa isminin matematik öğretmeni, Atatürk’ün ise sonradan kendisine verildiğinden haberleri yoktur (!) Nitekim PKK içerisinde Öcalan’a Serok diye hitap edilir, biz sadece bunu dile getiriyoruz. Hem ünlü birinin mutlaka bir ön adı olur. “Serok Abdullah Öcalan” (19 harftir) Hem amaç ulaşmak değil midir bu sayıya? Siz de böyle yapmıyor musunuz?
Bunlar “Ne Mutlu Türküm Diyene”(19 Harf) gibi bir sloganı dahi sayarlar. Tamam. O zaman şu sloganı da yazalım, “Bijî WelatêKurdistan“(19 Harf). Anlamı, “Yaşasın Kürdistan Yurdu”. Yine Öcalan’ın lideri olduğu örgütün, ilk eylemi kabul edilen, Ankara’da yaptıkları ilk eylem 1976’dadır. 1976 aslında PKK’nin de kuruluş tarihidir. Ancak resmi olarak 1979’a doğru, 1978’de ilan edilmiştir. Ama aynı zamanda Öcalan’ın nişanlanması, Apocu gençliğin Ankara’da örgütlenişi ve ilk eylemleri olması nedeniyle 1976 tarihini sayabiliriz. Tam olarak 19’un 104 katıdır. Zaten PKK’nin yükselişi ve siyasete, medyaya atılması da 19 yılda gerçekleşiyor. 1995’te PKK yeni bir döneme giriyor. İdeolojik, siyasi ve uluslararası alanda sıçrama yaptığı yıl 1995’tir. 1995: 19’un 115 katıdır. Öcalan’ın bu kitabın birinci bölümde söz ettiği, okuyup etkilendiği ilk kitabın harf sayısı da 19’dur. “Sosyalizmin Alfabesi”(19 Harf).
Basit eleştirilerden biri de, kitap sayfalarının değişebileceğine, her baskıda değiştiği için, sayfa numarasının tesadüfî olduğu ile alakalıdır. O zaman Sure Sayıları da Mucize olmasa gerek! Besmelesiz olan Tevbe suresini çıkarırsan 113 kalır. Bir surenin sure olma kriterini kim belirliyor? Artı bazı Kur’an Mushaflarının dizilişi ve faklı nüshalarda eklenen duaları da hesaba katarsak, hiçbir kriteri yoktur -sizin ortaya attığınız 19 safsatasının. O hâlde madem amaç 19’u bulmaktır, bizim de 19’u bulma hevesimizi kırmayın, kursağımızda bırakmayın. Yoksa kendinizle ters düşer, kendi putunuzu yıkarsınız. Benim için kırılacak bir put ve heves yoktur. Zaten benim amacım bütün sahte heveslerin yıkılmasıdır.
Kitap toplam beş bölüm, bir de girişten, toplam altı başlıktan oluşuyor. Bu başlıkların hepsini topladığımızda 38 kelime elde ediyoruz. 19’un tam iki katıdır. Bir kitabın paragraf sayısını tespit etmek kolaydır, ancak farklı baskılar olunca sıkıntılar oluşabiliyor. Özellikle Word veya Pdfdosyalarında bu sıkıntı daha da karışık hal alıyor. O yüzden paragraf sayısını Çetin Yayınları’ndaki ilk basılı nüshayı esas aldık. Sizin de bazen tercih ettiğiniz nüshalar oluyor ya, o yüzden sıkıntı olmaz. Yanı sıra her baskıda ve yayında kelime sayıları, cümleler aynı olduğu için sıkıntılar çıkmıyor. Kitabın her beş bölümünde birbiriyle bağlantılı ve sistemli bir sonuç çıkıyor ortaya. Örneğin ilk cümlelerin ve son cümlelerin verdiği sayılar şaşırtıcıdır. Elbette ki bunun bir tesadüf olduğunu kabul ediyoruz. Sadece kutsal kitaplarda gizem yüklenen bağlantılı ve gelişi güzel sayıların da tesadüfî olduğunu kanıtlamak istediğim için bu çalışmamı yaptım ve her nesnel birey de bunun tanığıdır.
I.Bölüm: Bu bölüm 19 paragraftan oluşuyor. Aynı şekilde sayfada geçen sayıların da 19’un katı 4085 (19×215) olması bu bölümün 19 ile bağlantısını ortaya koymak adına önemlidir.
II.Bölüm: Bu bölümün ilk cümlesi 19 Kelimedir: “Günümüz Yunan Helen Cumhuriyeti’nin Kürt sorunu ve Türkiye Cumhuriyeti’yle ilişkilerini doğru değerlendirmek, hata yapmamak ve büyük yanlışlıklara düşmemek açısından önem taşıyor.”
III.Bölüm: İkinci Cümlesi 19 Kelimedir: “Çok açık olmasına rağmen, yine de bu yaklaşımları doğru ele alıp yorumlamak, tarihi olduğu kadar çarpıcı gelişmeleri de doğuracak anlama sahiptir.”
IV.Bölüm: İlk cümlesi 19 kelimedir: “Savcının deyişiyle şahsıma yönelik Atina’dan ‘kovulma’ olayını bütün yönleriyle kavramak açısından, Helen Cumhuriyeti’yle ilişki düzeyimizin doğru tespit edilmesi gerekir.”
İkinci cümlesi de 19 kelimedir: “Şimdiye kadar ki anlatımımla olayın tarihsel, felsefi ve siyasi boyutlarını en genel çizgileriyle dile getirmem sağlıklı bir hukuki değerlendirme için şarttır.”
Saymak istemeyen saymaz, ama yine de bir bilgi notu verelim. Bazı sonuçlar çalışmaya katkı sunabilecek düzeydedir.
II.Bölüm: Son iki cümlesi 18 kelimedir: “Bu ise, tarihsel diyalektiğin gösterdiği gibi, Kürtlerin özgürlüğünden geçmektedir. Bana yönelik komplonun çözülmesi ise bu özgürlüğün kaderini belirleyecektir.” Ayrıca
Giriş Bölümü: için de bu söz konusudur. Son Cümlesi 18 kelimedir: “İnanıyorum ki, bu yaklaşım yargılanmayı bir 20.yüzyıl utanmazlığından kurtaracak, onu hak ettiği yere oturtacak ve gerçek yargılamanın gereklerini yerine getirecektir.”
Son Cümleden Bir Önce Gelen Cümlesi de 18 kelimedir: “Şahsım için talep edilecek fazla bir şeyin olmadığını bilerek, halkımıza ve insanlığa karşı karınca kararınca sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışacağım.”
V.Bölüm: “Atina Karma Yeminli Mahkemesi ve Jüri Üyelerine, demokrasi ve insan hakları maskesi altında Atina beşlisi oligarşisi tarafından Zeus tarzı İmralı kayalıklarına çakılmış hâlde, Prometheusvari ve ikinci bir Sokrates gibi savunma yaptığım için ve kendilerinin çoktan verilmiş bir hüküm hakkında bir şey yapamayacaklarına dair üzüntülerimi belirtir, saygılarımı sunarım.” Kitabın sonunda yer alan son iki kelime 18 harftir: “Saygılarımı Sunarım.”
Sempatizanların Öcalan’a hitabı:
“Serok Abdullah Öcalan” (19 Harf)
Önemli bir slogan ve hedef:
“Bijî Welatê Kurdistan” (19 Harf)
Öcalan’ın etkilendiği ve okuduğu ilk kitap:
“Sosyalizmin Alfabesi”(19 Harf).
Apocuların ilk eylemi, Öcalan’ın nişanlanması ve hareketin başlangıç tarihi:
“1976”(19×104)
Hareketin yükseliş ve taktiksel değişimi:
“1995”(19×105)
Öcalan’ın Kitabı:
“Özgür İnsan Savunması” (19 Harf)
Kitapta geçen Özgür ve Özgürlük sözcükleri:
Özgür kelimesi 19, Özgürlük ise 95(19×5) defa geçer.
Kitabın Sayfa Sayısı:
“152”(19×8)
Kitapta yer alan tüm başlık sayılarının toplamı:
“38” (19×2)
Kitabın Birinci Bölümü:
19 paragraftır ve geçen sayıların toplamı 4085 (19×215)’tir.
Kitabın II.Bölümü:
İlk cümlesi 19 kelimedir.
Kitabın III.Bölümü:
İkinci cümlesi 19 kelimedir.
Kitabın IV.Bölümü:
Birinci ve İkinci Cümlesi 19 kelimedir.
Kitabın son kelimeleri, adres ve isim bildirimi:
“İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 harftir (19×2)
Kitabın V.Bölümü’nü açıp baktığımızda, karşımıza ilginç bir söylem çıkıyor; Öcalan diyor ki, “Değişim ve devrimin altın kuralı, bu büyük harfli formülün uygulanmasından geçer.”
Peki, nedir bu “Büyük Harfli Formül?’’ Aslında büyük harflerle yazılmış bir önceki cümledir. Kitabın tümünde bir tek büyük harfle yazılan bu cümle vardır ve 38 harftir. 19’un iki katıdır. Cümle: “TARİH VE GELENEĞİ NE KADAR DOĞRU BİLİYORSAN, GÜNÜMÜZ VE GELECEĞİ, BU TARİHİ İÇSELLEŞTİRDİĞİN DE ÜSTÜNE EKLEYECEĞİN KADAR DEĞİŞTİREBİLİR, DÖNÜŞTÜREBİLİRSİN.” (38 Harf) ve ondan sonra gelen “büyük harfli formülün” (19 Harf) “Büyük Harfli Formülün” 19 Harfine tekabülü bizi bu sırlı sayıyı bulmaya itti… (!)
<>
1974 tarihinde Mısırlı bir adam güya Kur’an-ı Kerim’in matematiksel bir mucizesini keşfetti. Zaten kısa bir süre sonra ağzındaki baklayı çıkardı; Kur’an-ı Kerim’in tahrif edildiğini, 19 komedisine uymayan ayetlerin çıkarılması gerektiğini, kendisinin de Kur’an’da müjdelenen (!) Peygamber olduğunu ilan etti . Halife Reşat isimli bu sahte peygamber, daha sonra birileri tarafından öldürüldü. ABD’de yaşayan bu zat, her nedense Müslüman ya da Müslüman görünümlü bir ABD’li tarafından öldürülüyor.Bu dinin iddiaları şunlar:
1. Hz. Muhammed’e (s) inanmaya gerek yoktur. Kelime-i Şehadet bir şirk beyanıdır.
2. Halife Reşat Allah’ın Peygamberidir (!)
3. Hz. Muhammed’in sözleri şeytanidir, çöpe atılmaları lazım.
4. Namaz, oruç, hac, zekat ve kelime-i şehadet olduğu şekliyle şirktir.
5. Başörtüsü yoktur!
6. İnsanlar Hz. Adem ile Hz. Havva’dan türememişler.
7. Müslümanlar onlara göre kâfir ve dinsiz olup Halife Reşad’a davet edilmeleri gereklidir.
8. Bu dinin mensupları ABD merkezli çalışıyorlar. Mabetleri oradadır.
9. İslam dünyasında “Kur’an bize yeter, Hanif Müslüman ve Muvahhid” ismiyle çalışmalarını yürütüyorlar.
Şimdi anladınız mı Kur’an-ı Kerim’in neden 1400 yıl öncesinden bizi bu fitneye karşı uyardığını?
19 Fitnesini yerle yeksan eden ve hepsini sus pus eden, iki arada bir derede bırakan ironik eleştirim, onlar için bir korku kaynağıdır. Nitekim bunların bir temsilcisi olan E. Yüksel adında bir Twitter fenomeni makalem hakkında YouTube’de akla ziyan bir açıklama yapmış. Diyor ki: “İnanamıyorum, bu makaleye Üniversite öğrencileri itibar ediyor, bunlar cahil.” Ona göre Üniversite okuyanlar cahil ama kendi marabaları bilgilidir. Tâbi olarak okuyan ve bilgili kesimin fikirleri değerlidir. Senin Twitlerini beğenenler değil.