FETÖ’yü koynuna alan, PKK’ya kucak açan, Türkiye karşıtı dış güçlerle flört eden bir ‘basit’ adama, Aziz İstanbul’u emanet edeceksin, yani Peygamber Efendimizin emanetini ‘basit’ bir CHP’linin eline vereceksin öyle mi? Diyorsun ki, ‘pire için yorgan yakacağım!’ Yaktığın şeyin Aziz İstanbul olduğunu görmüyor musun? Onları Müslüman sanıyorsan bilesin ki, Osman Yüksel Serdengeçti’nin ifadesiyle ‘Onların Müslümanlığı huy Müslümanlığı değil, oy Müslümanlığı!’ Karar senin, kendini ve İstanbul’u ateşe atmak ya da atmamak senin elinde. Ama önce dur ve düşün!
Son bir aydır karşılaştığım insanlara, 23 Haziran’da yapılacak İstanbul seçimleriyle ilgili kanâatlerini soruyorum. Peşinen söylemeliyim ki, Erdoğan’ı en çok maddi durumu zayıf ve iktidarın nimetlerinden en az istifade edenler seviyor.
Tarih bilgisi eksikliği, tarihî tecrübeden mahrum olunması, son bir asrın tarihinin tüm gerçeklerden uzak öğretilmesi, maddî menfaatlerin öne çıkarılması, beklentileri karşılanmayanların sert dili, bazı dindar Kürtlerin yakın tarih ve CHP’nin zulümlerini arzular şekildeki AK Parti karşıtlığı, masa başı bir işten başka bir hedefi olmayan refah içindeki gençlerin durumu bizi ürküttü.
Bu nedenledir ki, aklı karışıklara birkaç laf etmek gerek…
Seçimlerde, Binali Yıldırım ile genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu (Karabulut) gibi soy ismini değiştirmiş Ekrem İmamoğlu (Müdafa) yarışıyor.
Kâğıt üzerinde böyle ama gerçekte durum çok farklı!
Birinde, terör örgütleri FETÖ ve PKK başta olmak üzere ardına Türkiye düşmanlarını almış CHP bloğu, diğerinde, secdede duada bekleşen dünya mazlumları ile ‘İslam’ın kılıcı Türk milleti’ olan AK Parti…
AK Parti’ye yönelik çeşitli eleştirileriniz olabilir, olmalı da. Ama bu eleştirileriniz sizi, terör örgütleriyle aynı safta durmaya itecek noktaya getirmişse, intihardan önce durup düşünmek gerekir. Hem de hemen!
Görüştüğüm insanların AK Parti’ye yönelik haklı eleştirileri yok mu? Elbette var. Özellikle ziraat politikalarına yönelik eleştirilerim nedeniyle, eski bir tarım bakanı en az 10 defa bu fakiri, savcılıklara şikâyet etti.
Eski sağlık bakanı da ‘domuz gribi’ aşısına yönelik eleştirilerimiz nedeniyle TBMM kürsüsünden tehdit etti. Ama biz hiç küsmedik. Zira kul beşerdir ve hata eder. Hata etme hakkı vardır. Bu makamdakiler kalıcı değildirler. Dün onlar vardı, bugün başkaları. Eleştirilerimiz şahıslara değil, uygulamalarınaydı.
Onlar suç duyurusunda bulundukça biz eleştirilerimizi artırdık, kim kazandı? Biz yani toplum! Onlar artık o makamlarda değiller ama biz hâlâ buradayız ve AK Parti’nin hayırlı adımlarını da desteklemeye, hatalarını da Müslüman’a yakışır bir üslupla söylemeye devam ediyoruz, edeceğiz de!
ÖNCE CHP’Yİ TANIMAK ŞART
Tarih bize şunu haykırıyor: CHP, size ancak altın görünümlü tasla ağu (zehir) içirir!
CHP’nin tarihini bu ülke insanı bilse tükürüğüyle boğardı. Ne yazık ki bilmiyor, ya da anlatamıyoruz. Bu hususta birkaç iktibas yapalım önce…
Ali Ulvi Kurucu merhumun amcası Hacıveyiszade Mustafa Efendi (k.s.), Konya’nın meşhur âlim, âbid, zâhid zatlarından…
CHP’yi şöyle anlatıyor: “Oğlum, bu parti (CHP), inkâr üzerine temeli atılmış bir teşekküldür. Allah dostlarından durmadan beddua almıştır. Allah’ı sevenler bu partiyi sevmez. Allah’a sövenler ise daima bu partiyi korumuşlardır… Yavrularım, bu parti, kalaysız bakır bir kaba benzer, içine gireni zehirler. İçine düşüp de zehirlenmemek olmaz…” (Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar, c.1, s.185)
Siyaset ve mizah ustası Osman Yüksel Serdengeçti merhum ise CHP hakkında şunları yazmıştı: “Ömründe bir defa bile Allah kelâmını ağzına almayan, buna mukabil Atinagoros’la sarmaş dolaş olan CHP Genel Başkanı, bu sefer Ramazan bayramında vatandaşları kabul etti, elini öptürdü, bayramlaştı… Onların Müslümanlığı huy Müslümanlığı değil, oy Müslümanlığı!”
İslâmî değerlere savaş ilan eden CHP hakkında Turgut Cansever merhumun babası Dr Hasan Ferit Bey, Cumhuriyetin ilk yıllarıyla ilgili şunları aktarıyordu: “Halk Partisi’nin hususi sohbetlerinde Hıristiyanlaşma fikirleri yaygınlaşmıştı. Bir gün onlara dedim ki: ‘Hıristiyanlığa dönmek istiyorsunuz. Fakat burada durmayacaksınız. Yahudiliğe dönmek isteyeceksiniz. İyisi mi, şimdiden Yahudiliğe dönünüz. Mesele böylece halledilmiş olur. Bence Hıristiyanlığa iltica hareketinden ise Yahudiliğe dönme hareketi daha esaslı olur.” (Gülen Şeytanlar Tarihi, s.352, Eşref Edip’ten nakille)
BEBEK KATİLİNİN HEYKELİNİ DİKMEK
Tohum sağlamsa ürün sağlamdır. Yukarıda da zikrolunduğu üzere CHP’den bu topluma şerden başka bir şey gelmez. Başında kimin olduğu, kimi aday gösterdiğinin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
CHP’nin neresinden tutsanız elinizde kalan İstanbul adayı ortada! Sadece tapu kayıtlarındaki mal varlığını listelesek bu mecmuada sayfa kalmaz.
Sözleri, davranışları, ilişkileri ortada!
Bu kişi yani PKK ve FETÖ’nün desteklediği CHP adayı, Kıbrıs’ta kundaktaki Türk ve Müslüman bebeklerinin kâtili olan, sözde din adamı Makaryos heykelini belediye başkanlığı döneminde Beylikdüzü’ne dikmiş biri…
Yunan gazetesinin 31 Mart’tan sonra “İstanbul’u fetheden Yunan” başlığını aklınızda tutun ve devam edelim…
Bu methin muhatabının İstanbul belediye başkanlığını kazanması durumunda, terörist elebaşıları Gülen, Öcalan ve Karayılan’ın heykellerini de dikmeyeceğinin garantisi var mı?
Beylikdüzü’nün her tarafını kendi inşaat şirketine pay eden, AVM, bar açmış bir İmamoğlu’nun eş başkanı gibi hareket eden ve “Devlet kâtil değil, seri kâtil! Tekbir getirerek, boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir. İnandığınız Allah’ınız sizin de belanızı versin! ‘Tayyip Erdoğan neredesin, Allah belanızı versin’ şimdilik sloganımız bu! Dinin nasıl afyon olarak kullanılabileceğinin canlı ve acı örneğini dün gece yaşadık. CHP’yi BDP ile aynı yola girdi diye eleştiren gerzekler, yol doğru yol, ona bak…” diye hakaret eden Canan Kaftancıoğlu ile İstanbul’u birlikte yönettiklerini düşünün…
Bununla kalsa iyi, işe FETÖ’cülerin, PKK’lıların ve DHKP-C’lilerin de dâhil olduğunda ortaya çıkacak manzarayı hayal edin!
Dün devletin / iktidarın fukaraya yaptığı yardımları ‘makarnacı’ diye aşağılayan, bugünse “fakire ekmek, süt bedava” diyenlerin fakirin oyunu aldıktan sonra neler yapacaklarını tahayyül edin!
Çünkü hayali bile değil sizi-bizi, İstanbul’u kahreder, yok eder.
Bunlar bir yıl sonra İstanbul’da kimseyi yürütmezler!
Şaka ya da korkutmak için söylüyor değilim. CHP adayının gerçek yüzünü görseydiniz, ‘rakip aday kazansın da isterse hiç çalışmasın’ diye yollara dökülürdünüz. Kaldı ki, bu bildiğiniz CHP’lilere de benzemiyor. Onlar inanç ve değerlerinize açıktan düşmanlık ederler. Bu ise sizden göründüğü hâlde sizden olmayan biri…
BASİT VE ŞAHSÎ DÜŞÜNMEKTEN VAZGEÇİN
Bazıları diyor ki, ‘bir değişiklik olsun!’ Bu, akıllı bir insanın kuracağı cümle mi?
Suriyeliler neden Türkiye’ye gelmiş? Yahu siz de hiç mi vicdan yok? Bu mâsum insanların ne suçu var? Sıcak ve huzur dolu yuvalarını kendi istekleri ile mi terk ettiler? Aynısı sizin başınıza gelse de sığınacak yer-yurt bulamasaydınız ne yapardınız?
Suriyelilerin Türkiye’ye getirdiği dövizi, karşıladıkları ara eleman ihtiyacını bir düşünün! Bir Suriyeli iş adamı tanıyorum, tam 800 Türk’ü istihdam ediyor.
Bu fakir gibi emekliliği uzayanların önemli bir bölümü de tepkili. Peki, şöyle düşünün! Siz emekli oldunuz ama ülke battı. Cevap şu: ‘Bana vereceği maaşla batacaksa batsın!’ Hani vatanperverdik? Hani vatan için canımızı vermeye hazırdık?
Patates-soğanın fiyatı çok yüksekmiş, böyle iktidar mı olurmuş. Poşet neden paralıymış…
Döviz çok yükselmiş, işsizlik artmış, maaşlar çok düşükmüş, falana şu yapılmış, buna yapılmamış…
AK Parti iktidarda çok kalmış, bir yenilik şartmış…
Elbette vatandaşın haklı olduğu yönler var. Ama bu haklılığı CHP’ye, dahası 5 yılda tabiri acizse Beylikdüzü’nde pek çok yerin tapusunu üstüne geçirmiş, hakkı olmayanı işgale yeltenip, verilmeyince bir valiye “it” diyecek kadar şirazeden çıkan birine, Fatih Sultan Mehmed Han hazretlerinin emaneti teslim edilebilir mi?
Türkiye karşıtı dış güçlerle flört eden, 15 Temmuz iç savaş ve işgal girişimine destek atan, PKK’ya kucak açan birine rey vermeyi insan nasıl içine sindirebilir?
ÖNCE KİM KİMİNLE ONA BİR BAK
Aslında mesele çok basit! Kime rey vereceğine bakmadan önce kim kiminle ona bir bak!
Ya tercihini FETÖ, PKK, DHKP-C, Geziciler, Soroslar, İsrail, AB, ABD, Atina, Roma’yı memnun edecek şekilde yapmalısın, ya da Mymmar, Filistin, Suriye, Libya, Yemen halkı, Afrika milletleri ve mazlumları sevindirecek şekilde…
Bu tercih sadece İstanbul Belediye’sinin koltuğuna kimin oturacağından ziyade, kimin oturtulmaması gerektiği tercihidir.
Oyunu Binali Yıldırım’a ver!
Binali bey bizleri mahcup ederse, hak aramayı birlikte yapalım. İstanbul’u gerektiği gibi yönetmiyorsa, kapının önünde toplanıp birlikte hesap soralım.
Ama Ekrem’e verdiğinde bırak kapının önünde toplanmayı, o caddeden bile geçirilmeyeceğini, İstanbul’u geri aldığında içi boşaltılmış, yalan ve talana teslim bir şehirle karşılaşacağını unutma!
Unutursan da hesabına hazır ol!
Her şeyi maddi çıkar, bitmeyen ihtiraslar üzerinden okuma lütfen!
Şuuraltına saldırıları, Kemalizm’in zulmünü, FETÖ’nün ihanetini, PKK’nın ülkeye maddî-mânevî zararını, on binlerce şehidi, içimizdeki ve dışımızdaki düşmanların sevinç çığlıklarını, Yunan medyasının, AB ve ABD medyasının atacağı manşetleri hayal et, 15 Temmuz gecesini getir gözünün önüne!
Çocuklarına İSKİ’yi, Ümraniye çöplüğünü ve o çöplükte ölenleri, haftalarca akmayan, akınca da çamur akan suları anlat!
Ona, buna, o hataya bu hataya takılma! Aklın karıştığında aynaya bak bakalım, mükemmel biri mi var, yoksa günahlarıyla, hatalarıyla dolu biri mi? Günahsız biriysen istersen sandığı da gitme! Sen zaten cenneti garantilemişsin demektir.
Son söz olarak diyoruz ki, mesele İstanbul Belediye Başkanlığı koltuğu meselesi değil! Mesele para-pul hiç değil! Mesele emanet meselesi! Mesele, Hz Peygamber (s.a.v.)’in hedef gösterdiği emaneti muhafaza meselesidir.
Vesselam!
İstanbul; siz ve sizin gibi Ön yargı üzerine sayfalar dolusu hurafeler dizenler bilsin ki İstanbul emin ellerde. Para ile kalem oynatan yazarlarına, israfa, Allah’ın ayetleriyle dalga geçmeye, aile örf ve adetlerini hafife almalara rağmen seçim zaferle sonuçlandı. Deveye, file, pire diye bakanların (!) yarın ruz-i mahşerde hesap verirken o kara yüzlerini hiç bir şey aklamayacaktır.