Biliyorum klasikleşti ama ben inanırım bu Afrika atasözüne…
“Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer, sular çekildiğinde karıncalar balıkları. Hayatın nasıl şekilleneceği suyun akışınabağlıdır.”
Sabrınız varsa; adaletsizliklerin, yanlışlıkların biryerlerden geri döndüğünü görürsünüz.
Yaşadığımız bazı gelişmeler gibi…
Yunanistan’la Türkiye’nin ilişkilerinin gergin olduğu dönemlerde bile Egeliler, İzmirliler hem Yunan adalarının yetkilileri hem Atina ile sıcak ilişkiler kurmaya gayret etti. Aralarda cümbür cemaat, “dostluk gezisine” büründürülmüş ma aile yapılan ziyaretler de olmasına karşın, büyük çabalar harcandı. Dostluğu pekiştirmek adına yoğun emek verenler oldu. Neler yapmadık ki…
Bir kısmına ben de tanığım. Rahmetli Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile o zamanlar Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu’yu İzmirliler her iki yakada buluşturdu. Papandreu’ya o unutulmaz sirtakisini dahi biz oynattık.
Bu dostluğun ulaşmasını istediğimiz tek sonuç vardı; vizesiz turlar. Yunanistan’la, adalarla vizesiz turlar her iki ülke halkına da çok katkı sağlayacaktı.
Biz bu talepleri artırdığımız yıllarda Schengen vizesinin en katı uygulandığı yıllara denk geldi. Adalı dostlarımızın bazıları sıcaklık gösterse de Atinalılar burunlarından kıl aldırtmadı. En az 10 yıl defalarca aynı isteği dile getirdik, bir adım yol alamadık. İki günlük vizesiz turlar bile halledilemedi.
Sonra sular hızla çekildi..
Yunanistan’ın durduramadığı kriz bizim 15 yıla yakın beklentimizi geçen gün ajanslara sıradan bir haber olarak düşürdü.
Yunanistan Vatandaşı Koruma Bakanlığı’nca alınan karar doğrultusunda, Türkiye’den ziyaretçilerin Yunan konsolosluklarından vize almadan söz konusu adaları ziyaret edebileceği bildirildi.
Çalışmalar Doğu Ege adaları olan Midilli, Sakız, Sisam, Rodos ve Kos adalarına yapılacak 15 günü geçmeyen ziyaretleri kapsayacak.
Biz iki güne razıydık, 15 gün…
Bu yaşanlar yaşamın cilvesi kadarbirşeyi daha gösteriyor. Kaybolan kibir, Yunanistan’da yaşanan zorlukların başedilemez hale geldiğinin de bir kanıtı.
Euro’dan çıkma kararı yani, “Greexit” (Greek Exit) tartışmaları Avrupa’yı yakabilecek alev topuna dönüştü.
Öyle ki alevin bu hafta İzmir’in konuğu olan IMF Türkiye Direktörü’nü dahi çok endişelendirdiğini görmek mümkündü…
IMF Avrupa’dan ürküyor!
Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) VE Gediz Üniversitesi’nin konuğu olarak gelen IMF Türkiye Daimi Temsilcisi Mark Lewis’i ben EGİAD bölümünde dinleyebildim. Lewis’ten edindidiğim iki izlenim ve bir sonuç var. Öncelikle Avrupa’nın birçok ülkesinde IMF risk algısını büyütmüş. Yunanistan’a karşı notu ise “öngörülemez” ki bu başlı başına soru işareti yaratıyor.Türkiye notuna gelince, öncelikle “İthalat artış oranınız Çin’i dahi geçti” uyarısında bulunuyor. IMF’e borcumuz bitiyor işsiz kalacaksınız esprileri arasında Lewis’in kaybolan bir uyarısı oldu; Türkiye’nin borcu IMF’e borcu kapanınca bitmiyor.” Demek istiyor ki bize borcunuz bitiyor ama toplam yurtdışı borçlarınız çok yükseldi. Son tespitse şu; bir zamanlar IMF Türkiye’de efsane gibi anılırdı, o gün bakıyorum, salonda ilgi az. Sonuç bence yukarıdaki atasözüne çıkıyor, sizce de öyle değil mi?