Liyakat TDK’nın sözlüğünde; ‘’Bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluk, yaraşırlık durumu, değim’’ şeklinde açıklanmış.
Liyakata dair dinimizde kesin hüküm bildiren yüzlerce ayet ve hadis var. En kuvvetli, net ve vurgulu olanı ise Nisa Suresi 58. Ayet ve ayetin nüzul sebebi.
Nisa Suresi 58 ayetin Nüzul sebebini hatırlayalım. Zira nüzul sebebi manayı kuvvetlendiriyor ve daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Bu ayetin iniş sebebine dair şu rivayet nakledilmiştir: Bu ayetin hedef davranışı, özelde Ka‘be’nin anahtarı, genelde emanetin(işin) ehline verilmesi hususunda Peygamber’e (s.a) ve O’nun şahsında tüm zaman ve mekanlarda ümmetine yöneltilmiş bir hitaptır.
Hz. Peygamber Kabe’nin anahtarını Mekke’nin fethedildiği sırada, henüz ikisi de kâfir bulunan Abduddar Oğulları’ndan Osman b. Ebî Talha el-Hacebî el-Abderî ile amcasının oğlu Şeyhe b. Osman b. Ebî Talha’dan almıştı. Abbas b. Abdulmuttalib, Sikâye(Hacıları Sulama Görevi) görevi ile birlikte Sidâne(Kabe’nin korunması, emniyeti, anahtarının muhafazası) görevini de almak için anahtarı Hz. Peygamber’den istemişti. Rasûlullah (s.a) Ka‘be’ye girdi, içerisinde bulunan putları kırdı, Hz. İbrahim’in makamını çıkardı. Cebrail de bu âyet-i kerimeyi indirdi. Ömer b. el-Hattâb der ki: Rasûlullah (s.a) bu ayeti okuyarak Ka‘be’den dışarı çıktı. Daha önce O’ndan bu ayeti işitmiş değildim. Sonra, Osman ve Şeybe’yi çağırıp söyle dedi: “Haydi bu anahtarları alın. Bu, ebediyen sizin ve soyunuzdan gelen çocuklarınızın elinde kalacaktır.
Peygamber devamla; ‘’Bu anahtarları sizden ancak zalim bir kimse alır.” Bu ayetin mesajını böyle bir olaya indirgemek büyük bir vebaldir. Zira ayette; milletleri ve devletleri ayakta tutan ilkeler bildirilmektedir. Adalet, emanet, ehliyet, Allah’ın üzerinde önemle durduğu ilkelerdir. Emanet sözcüğünün anlamı ile ilgili Ahzâb sûresi’nde detaylı bilgi verilmiştir.
Buradaki konu edilen emanet, sözcüğünün terimsel anlamlarından biri olan, “kamu görev”idir.Ayetteki, Şüphesiz Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor ifadesinin birinci cümlesi topluma, ikinci cümlesi de toplumsal görev alanlara yöneliktir.
Adaletle davranma ve emanete riayet birçok ayette zikredilmiştir: ‘’Şüphesiz Allah, adaleti, iyileştirmeyi-güzelleştirmeyi ve yakınlara vermeyi emreder; hayâsızlıktan, kötülükten ve azgınlıktan nehyeder. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt verir. Ve sözleşme yaptığınızda Allah’ın ahdinizi yerine getirin. Yeminlerinizi [sözleşmelerinizi] sağlama aldıktan ve Allah’ı kendinize kesin olarak kefil kıldıktan sonra da onları bozmayın. Şüphesiz ki Allah işlediğiniz şeyleri bilir.’’ Nahl, 16/90-91
‘’Ey iman etmiş kimseler! Allah’a ve Elçi’ye ihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de ihanet etmeyin. Şüphesiz mallarınızın ve evlâtlarınızın, kesinlikle fitne olduğunu ve kesinlikle de Allah katında çok büyük ecir olduğunu bilin.’’ Enfâl, 8/27-28
‘’Yetimin malına da yaklaşmayın; yalnız erginlik çağına erişinceye kadar (malına) en güzel biçimde hariç [bu şekilde yaklaşabilir ve uygun şekilde harcayabilirsiniz]. Ve ölçüyü, tartıyı hakkaniyetle tastamam yapın. Biz kimseyi gücünün yettiğinden başkası ile yükümlü kılmayız. Söylediğiniz zaman da, yakınınız da olsa adil olun ve Allah’a verdiğiniz sözü tastamam tutun. İşte bunlar öğüt alıp düşünesiniz diye O’nun [Allah’ın] size vasiyet ettikleridir.’’ En‘âm, 6/152
‘’Ey Davut! Gerçekten Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık [yaptık]. O hâlde insanlar arasında hakk ile hüküm ver [hakk aracılığıyla zulüm ve kargaşayı engelleyip adaleti sağla]. Hevâya [keyfe, arzuya] uyma. O takdirde seni Allah’ın yolundan saptırır. Muhakkak Allah yolundan sapanlar, hesap gününü umursamadıklarından kendileri için çok şiddetli bir azap vardır. Sâd, 38/26
‘’Ey iman etmiş kimseler! Kendiniz, ana-babanız ve yakın akrabanız aleyhine de olsa, Allah için tanıklık eden kimseler olarak hakkaniyeti oldukça ayakta tutanlar/gözetenler olun. İster zengin olsun, ister fakir olsun, bilin ki Allah, ikisine de daha yakındır. Artık adaleti yerine getirebilmek için hevânıza uymayın. Eğer eğip bükerseniz veya geri durursanız, biliniz ki, şüphesiz Allah yaptıklarınıza haberdardır. ‘’Nisa, 4/135
‘’Ve onlar [kurtulan müminler], emanetlerine ve ahitlerine riayet eden kimselerdir. ‘’ Mü’minûn, 23/8
’’Allah size, mutlaka emanet (ve iş)leri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor! Şüphesiz ki Allah (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla görendir. Nisa, 4/58
AA’na verdiği mülakatta Alev Alatlı, ‘’ Türkiye’nin asgari 250 yıldır karşı karşıya kaldığı liyakat sorununun çözümünde önceliğin eğitimde olduğunu belirterek, “Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dan, daha doğrusu iktidardan milli eğitimi ihya etmesini talep ediyorsanız, üşenmeyecek ‘Nasıl?’ sorusuna siz de kafa yoracaksınız.” dedi. Eğitim sorunları için toplumun bütün kesimlerinin çözüm üretmesi gerektiğini dile getiren Alev Alatlı, herkesin sadece hataları sayıp dökmekle yetinmeyip, aynı zamanda katkıda bulunması gerektiğini kaydetti. “Şimdi tabii ‘liyakat’ deyip durmakla olmuyor. Bizi milletçe kahreden olumsuzlukların ezici çoğunluğunun liyakat eksikliğinden kaynaklandığını iddia eden bencileyin biriyseniz, sorunu gidermek için yapılması gerekenler üzerinde düşüneceksiniz. Aynı şekilde, Başkan Erdoğan’dan, daha doğrusu iktidardan milli eğitimi ihya etmesini talep ediyorsanız, üşenmeyecek ‘Nasıl?’ sorusuna siz de kafa yoracaksınız. Eğitim sistemleri boşlukta oluşmazlar çünkü. Toplumu meydana getiren resmi, gayrı-resmi tüm kurum ve kuruluşların bilgi ve hassasiyetleri doğrultusunda ve seferberlik boyutlarında ortak gayretinin ürünleridir. Kenara çekilip, hataları sayıp dökmekle yetinmeyecek, katkıda bulunacaksınız. Ama şundan emin olmalıyız ki ‘Liyakati çözersek 21. yüzyıl Türklerin yüzyılı olur’” dedi.
Ayet, nüzul sebebi ve Alev Alatlı’nın sözü üzerine çok fazla cümle nafile uğraş. 2023, 2053, 2071 hedefleri için temel kodlarımız Liyakat, ehliyet ve adalet olmalıdır.
Zira liyakat, ‘adalet’in kardeşi, ‘başarı’nın besmelesidir.