Gün/aydın dostlarım…
Özlemeyi biliyorsan tebessüm et. Beklemeyi biliyorsan sabret… Sevmeyi biliyorsan… Kollarını aç___________________ Sevgiye başlangıcım ben…
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
Sevgililer Günü’nün ortaya çıkışına ve geniş kitleler arasında yaygınlık kazanmasına ilişkin çok sayıda anlatım bulunuyor. Bunların arasında en çok üzerinde durulanı kuşkusuz Saint Valentine öyküsüdür.
Sevgililer günü, Hristiyan inancı, Katolik mezhebi kaynaklıdır. Üçüncü yüzyılda, Roma İmparatoru II.Claudius, kendine göre askeri nedenlerle, askerlerin evlenmesini yasaklamıştı. Saint (Aziz) Valentine isimli bir kilise papazı, bu yasağa karşın, bir askerle sevgilisinin gizlice nikâhını kıyıp evlendirmişti.
Bu nedenle, Roma-Katolik kilisesi, yasağı delip bu iki sevgiliyi evlendirmiş olmasından dolayı söz konusu evlilik tarihini ” Saint Valentin’s Day”, Aziz Valentin günü ilan etti.
Dinsel ve kilise kaynaklı olması nedeniyle, 14 Şubat tarihi kutsal ve sevgiler günü olarak kutlanmaktadır.
Ancak neredeyse tüm önemli günlerin ortak bir noktası var, o da hediye almak. Birbirimize önem ve değer verdiğimizi anlatmanın en kolay ve mutluluk verici yollarından birinin hediyeleşmek olduğu kesin. Özellikle alanı da vereni de mutlu eden tarafları olduğu düşünülünce doğrudan mutluluk hormonlarımızı harekete geçiren bu eylemin en fazla kazanan tarafı da bu günlere özel hediyeler üreten ve satan firmalar oluyor.
Evet bugün Sevgililer Günü. Elinde çiçekler, kocaman hediye paketleri ile dolananlar, vitrinde yüzde 50 indirimler… Gören de sevgiye boğulmuşuz sanır. Ama unutmayalım ki Türk Dil Kurumu’nun (TDK) oylamasında “kalabalık yalnızlık” 2024’ün kelimesi oldu. Kulağa romantik gelse de daha yalnızlaştığımız ve mutsuz olduğumuz bir dünyayı işaret ediyor aslında bu. Hız kesmeyen kadın cinayetleri, 18 yaş altındaki gençlerde artan suç oranları, trafikte her gün yaşanan kavgalar, öfke patlamaları… Sevgisizlik bir illet gibi yayıldıkça yayılıyor. ‘Biri bizi sınırsızca sevsin’ istiyoruz ama aynı sevgiyi başkalarına vermekten imtina ediyoruz. Öyle ki sosyal medyaya attığımız en masum postun altına bile nefret kusan çok! Peki o halde soralım: Gerçek sevgi neydi?..
Hiç şüphesiz, dünyadaki en kıymetli şeylerden biri sevgidir. Paylaştıkça büyüyen, artan, iyileştirici ve birleştirici başka bir duygu yoktur zannediyorum. Bir sanatçının da dediği gibi, “…bir insanı sevmekle başlayacak her şey…”
Romantizm, sevgi, sadakat ve bağlılık gibi kavramlar, dünyadaki tüm insanların kalplerinde aynı duyguları uyandırıyor ve dünya genelinde benzer şekillerde ifade ediliyor. Bu nedenle, Sevgililer Günü, insanların aşkın dilini ortak bir ağızdan konuştuğu ve duygularını ifade etmek için, her zamanki gibi, dilin gücünden yararlandığı bir gün olarak kabul edilir.
Peki; Aşk olmadan sevgililer günü kutlanır mı?.. Bilmem ama her 14 Şubat bazı insanların farklı bir havaya girdiği gün olurken, birbirine karşı aşk duyan insanların önemli beklentiler içine girdiği gün olmuştur.
Aşk____ Aşk, yaşamın her anında gündelik hayatımızı şekillendiren önemli bir etmen/güç olarak karşımıza çıkar.
Aşkı ne zaman sorsalar verilen cevapların çoğu duygusal olur. İşte ben de aşkın, hazin, aşırı duygusal, komik ve bazen de alaycı tariflerini merak ettim araştırdım, kim ne demiş, ne yazmış birçok şeyler buldum ve sizlerle paylaşayım istedim…
Aşkın o kadar çok çeşidi var ki, para aşkından tutun, dünya aşkına, Peygamber aşkından Allah aşkına kadar birçok çeşidi vardır.
Aşk, evlilikle sağlamlaşan, sürekli bir mutluluğu hedef alan, her türlü engeli aşma azmi taşıyan ve ömür boyu sürecek bir aşk.
Benim kast etmek istediğim kesinlikle, gelip geçici hevesler, günübirlik zevkler, en küçük bir engelde tükenen sevdalar değil.
Aşk, evrenin muhteşem bir güzellik ve düzen içinde yaratıldığı zamandan beri var oldu. İlk insanla birlikte insanlar arasındaki en renkli, en zevkli, en zengin bir duygu çağlayanıdır aşk.
Sevginin, en yoğun ve en coşkun bir şelâle gibi çağlamasını anlatan aşk, insanları birbirine bağlayan, birbirine yaklaştıran bir sihir, bir efsun âdeta. İnsanları neredeyse gözü kapalı cezbeden bu sırlar yumağı, çok tatlıdır, çok güzeldir, çok şirindir, çok keyif vericidir…
Ancak her aşkın önünde nice tuzaklar, nice zorluklar ve nice engeller vardır. Onları aşmak; yürek, cesaret, akıl, mantık, bilgi, hüner, sabır, azim ve hepsinden önemlisi bir yöntem ister. Bu erdemleri taşımaz ve yöntemini uygulamazsanız, sevdanız yarım, aşkınız sonuçsuz, yuvanız mutsuz olur.
İşte “Ömür Boyu Aşk”, her duygunun örselendiği ve başkalaştığı bir dünyada; sevgiye ve aşka nitelik ve kimlik kazandırmak için vardır.
Sevgi ve aşk, Allah’ın, “tüm yaratıkları seven ve onlar tarafından çok sevilen” anlamındaki “Vedud” isminin bir tecellisidir, bir yansımasıdır. O, varlıkları sevdi ve sevgiyi yarattı. Sevgi olmasaydı, hayat olmazdı. Çünkü her şey birbirine yabancılaşır, her şey birbirinden uzaklaşırdı.
İnsanlık tarihi Âdem ve Havva ile başlar, insanlık tarihinin başlamasıyla var olan aşk Âdem ve Havva’yı sarmalamıştır. Allah’ın insanlığa bir hediyesi olan AŞK, insanlık tarihi var olduğu sürece de var olacaktır.
Aşk bir güle benzer, çiçek kısmında aşkın sonsuzluğunu yaşarsın, diken kısmında ise sonsuz acıları yaşarsın…
Ask bir trafik kazası en yakın hastane nikâh masası…
Aşk; bayramını iki kişinin kutladığı ama cenazesini bir kişinin kaldırdığı duygudur…
Ölümü özlemeyen aşkı anlayamaz… Dedikten sonra bakalım benim dışımda ne demişler bu konuda…
Sizlerin de aşk hakkındaki tariflerinizi bekliyorum dostlar.
Mevlana demiş ki:
“Aşkın hikâyesini, durmaksızın feryâd eden bülbüle değil, sessiz sedasız can veren pervanelere sor.”
Nazım Hikmet ise:
“Kelebek misalidir aşk; Anlamayana ömrü günlük, Anlayana bir ömürlük!” Demiş…
Aşk, anlatılmaz yaşanır aslında.
Sözlerle anlatmak çok zordur aşkı. Siz aşkı tarif eden bu sözleri okuyun ama yine de aşk hissettiklerinizdir ve hissettikleriniz başkası kelimelerle anlatamaz düşüncesindeyim.
Bakın birçok aşk ve tarifi var sağda solda yazılmış. Bende sizlere bunları takdim edeyim istedim bu hafta sonu. Biraz vakit geçirelim 14 Şubat öncesi…
Peki, aşkın tarifi nedir?.. Desem size, nasıl tarif ederdeniz?..
Yoksa böyle mi tarif ederdiniz?…
Tatlı yürek çarpıntısıdır, adeta şair olmaktır şiiri sevmesen bile, acı çekmektir nefes alırken dahi, gülen yüzün solmasıdır…
İki gün haber alamayınca, kulağını tıkamaktır sevgilinin sesinden gayrısına… Korkmaktır bu duygunun şiddetinden, yüreğin üşürken bir tatlı söze sarmalanmaktır…
Gurur duymaktır sevgi ve ilgisine, usta bir yalancı olmaktır başkasına, aniden kalbine kan pompalanmasıdır elini tuttuğunda, kendini kâinat güzeli sanmaktır kollarında, okşayan bakışlarıyla, olgunca sevebilmektir eksi ve artılarıyla, bazen de aşk ızdıraptır, çaresizce uğraşmaktır, boş yere kürek çekmektir, aşk gönüllü köleliktir…
Bence tadında aşk sevginin en şerbetli halidir…
Başlarda 5 gr aşk tozudur mutluluk. Kavrulmaya başladıkça pembeleşmeye başlar hoş koku yayar. Kararmaya başlayınca 3 gr atarsın sevgiden, kıvamını bulsun istenilen şekli alsın diye.
Eksiklik alırsan tadından 2 gr özveri koyarsın içine lezzeti ile bağlasın seni diye.
En sonun da son rötuşu yapar 1 gr koyarsın zamandan.
Eşsiz bir kıvamla 10 gr olur karışımın sevgisi içinde lezzetin gönlünde tutkusu dilinde.
Ancak zamanı iyi ayarlamalısın, vakti iyi hesaplamalısın.
Taşırırsan zamanı olursa 2 gr işte o zaman denge bozulur haddinden fazla taşar ve tüm karışımın yok olur.
Yenecek, tadılacak, keyif verecek hiç bir şey bulamazsın. Anlayacağın kâseni ve kaşığını doğru orantıda ayarlamalı, oranları iyi tutturmalı insan. Eğer iyi bir aşçı olacaksan tüm bunlara dikkat etmen gerekir…
Birde Can Dündar’ın yazısı vardır Aşkın Tarifi üzerine ki bunu hepiniz bilirsiniz ve internette bulusunuz. O nedenle burada alıntı yapmayacağım onun sözlerini…
Bir başkası ise şöyle yapmış Aşkın tarifini…
Önce adına âşık denilen iki kişi bulunur, sonra bu âşıklara hayatlarının en güzel rüyaları kurdurulur, sonra yine aynı iki kişinin bu en güzel rüyayı kâbusa çevirmesi izlenir.
Sonra arkalarından bir güzel ağlanır.
Tanım; formata uymak için bile tanımlanamayan bir tariftir…
Yahut da bu tutmazsa ikinci ve etkili yöntem şudur…
Önce kendi halinde iki insanoğlu alınır ve suya yatırılıp bekletilir. Bu daha sonra elde edilmesi gereken “sudan çıkmış balık kıvamı” için çok önemlidir.
İnsanlar beklerken harç hazırlanır.
Harç malzemesinde şunlar olmalıdır…
Bir kutu imkânsızlık,
Üç ölçek adrenalin,
Bir tutam yalnızlık,
2 çorba kaşığı erotizm,
İki çilkim romantizm;
Hazırlanır ve bir kenara koyulur…
İmkânsızlık sadece rengini salana kadar yalnızlıkla harmanlanır ve ayrıca bir kaba konur. Bir tepsiye erotizm ve romantizm çok sorgulanmadan karıştırılır, kulak memesi kıvamına gelince adrenalin ilave edilir ve iyice yayılır. Bir tutam gün batımı, az biraz deniz ya da çimen kokusu, biraz da yürek çarpıntısıyla tatlandırılır.
Bir süredir bekletilmekte olan insancıklar önce hazırlanmış birinci harca batırılır sudan çıkmış balık kıvamına gelene kadar bulanır. Ardından sosu yerleştirilmiş tepsiye konulup kabarana kadar pişirilir. Sıcak tüketilmesi tavsiye edilir, soğuk hali bir şeye benzemez. Tek seferde bitiremediyseniz bir çuval incir ve gözyaşı eşliğinde alkolünün yanında servis edilmesi genel kanıya uygundur…
Özlemiyle yandığınız sevgiliye kavuştuktan sonra bile aşkı bütün güzelliğiyle ömür boyu yaşayabilirsiniz. Rengârenk saadet çiçekleriyle bezenmiş aşk sarayı, ulaşılamayacak kadar uzaklarda değil, sizin içinizdedir. Evlenince söndüğünü sandığınız aşk ateşini alevlendirmek ve mutluluk şatosunu aydınlatmak için size ve eşinize bir kıvılcım yetebilir. Eşiniz sevgiliniz, eviniz cennetiniz, aşkınız ömür boyu olabilir…
Haydi iyi aşklar, güzel bir 14 Şubat olsun sizlere…
Hikâyesi yıllar önceye dayanan, sevgililerin kavuşmasını temsil eden bugünün hatırına birbirlerine aşk ile bağlanan tüm sevgililerin Sevgililer Günü kutlu olsun…
Dilerim ki bu gününüz sevdiklerinizle birlikte, çoğul kalabalıkla, pür neşe içinde, yürek yüreğe, el ele, göz göze, sevgi akan maviliklerde, yeşil yağan mutluluklarda, hep biz olarak çoğalarak geçsin dostlarım… Umut ve sevgi gönül sofranızın baş tacı olsun…
Dua Temiz Bir Kalbin Sesini Allah’a Duyurmaktır… Yürekten istediğiniz ne varsa, hayırlısıyla ömrünüze nasip olsun İnşallah…
Sevin sevilin, hayat sevince güzel___ Kim; Barış adına, Sevgi adına, İnsanlık adına yoklama alırsa, Ben; ‘Buradayım’ her zaman ve her an…
Atalarımızdan emanet aldığımız bu Vatanın sahipleri yalnızca bu Vatanı karşılıksız seve bilenlerdir… Mutlu ve umutlu, acısız, gözyaşsız günler dilerim. Günün bütün renkleri yüreğinize dolsun, kalbiniz huzurlu, gününüz keyifli, sevgi dolu olsun, kalbinizdeki iyiliğin dünyayı sevgiyle aydınlattığı güzel, mutlu, sağlıklı, hayırlı bir Cuma günü diliyorum…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#