Şubat’ın on dördü..
Kız saçını kim ördü?..
Herkesin bir öyküsü var.
Bu günlerde hepimizin yüreği iyice dar.
Enflasyon, pahalılık, yoksulluk ve Dolar..
Değil sadece bu zamanlarda, Kapitalizm altında yaşayan emekçilerin hayatı her zaman acı ve ezici kahırlarla geçer.
Çünkü dağınıktırlar, örgütlenememişlerdir, emperyalizmin ve işbirlikçilerinin “böl ve yönet” taktiklerinin tuzağına düşmüşlerdir.
Ne olursa olsun; gün gelecek, tarihin diyalektik tekerleği halk çoğunluğundan yana dönecek ve “motorlar maviliklere sürülecektir.”
Eller; sevgi, dostluk ve dayanışma türküleri eşliğinde birleşecek ve yanaklarımız yakınlaşacaktır.
14 Şubat’ta sevgiler-öyküler bir kez daha buluşacak..Türküleri de biz ekleyelim..
Öykünün düş gücüyle sevgiler zenginleşecek, sevmenin bir sanat olduğunu yıllar önce yazan Erich Fromm’ lar bir kez daha anımsanacaktır.
“Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyen Sait Faik ve ölümsüz öyküleri yine okunacak sevgiyle..
“Paniksiz, İpeksi Sevgiye ve Sevgililere..Yerleşik Sevinçlere” adanan kitaplar, “yanağım yanağında”, “”bir yastıkta marmaris”, “sait
faik kızılay’da”, isimli öyküler(kaynak,üretken adam, 2018, ekin sanat basımı) tam da 14 şubat öykü ve sevgi günlerinin ürünleridir.
Sabahın sessizliğinde sadece yeni doğan gün büyümez.. Düşler de büyür..
Dizeler de oluşur nemli aydınlıklarda..
” Bu gece dokundum içimdeki seslere
Yol vermek için unutulmuş güneşlere…”
Saklı gülüşlerle uyanmayız yeni güne yalnızca..
Özlediğimiz insan sıcağına kavuşma umudumuzdur bizi dirençli kılan..
“Anlatın bana, nasıl sevgili olur insan?” dedi, düz, uzun ve siyah saçlı kadın, Nisan’ın serin akşamında piknik halısını yeşil otların üzerine sererken..”
Sevgi neydi, emekti, nasıl başlardı, bedensel ve zihinsel bütünlük müydü yürekleri harekete geçiren, derin-bitimsiz sevgiler ömürlük sohbetlerle mi güçlenirdi..
Bir kıyıdan denize bakıyorlardı.
Uzaklardaki çok uzaklardaki ufuk çizgisini görmüşlerdi..
Dünyayı düşünüp evreni ve sonsuzluğu düşlemek geçiyordu kadının zihninden..
Yazmak da aşk gibi midir, gelip bulur mu sizi, her yazar yazısına mı sığınacaktır sonunda?..
“Hani biz güzel atlar ülkesindeyken bir turist sormuştu ya.
“Peri bacaları nerede” diye.
Ben turiste bakıp sana gülümseyerek işaret parmağımla karşıyı göstermiş ve “bacalar orda, peri yanımda” demiştim ya, işte aramızdaki.. böyle bir sıcaklık..böylesine bir derinlik ve yakınlık.”
Güneş ülkesindendin.
Akdeniz gibi sıcak ve derin.
İlk görüş
Ve değişecekti kaderin.
“Merinosum” derdim ben sana ve saçların kıvırcıktı
Hiç “eskimişlik” duygusu tanımadım içimde
Sayende..
Çünkü değil sadece mecburiyetlerde
Her an hep el ele..
Daha nice sevgi ve öykü günlerine..