10 Kasım 1938..
Ölüm saati 09.05 olmasa da Gazi Hakkın rahmetine kavuşmuş.
Tüm dünya dertleri, bir milletin omuzlarına yüklediği genç cumhuriyet, Latife, Ankara, Cumhuriyet Halk Fırkası, Refet Angın, Ülkü, İnönü be meşhur sofrası geride kalmış..
Sonra..
Sonrası
Derin bir sükut..
Ve 1993’te genç bir şair Gazi’ye şiirsel bir mektup yazmış…
ATAM;
Seni unutulmaya gebe törenlerle
Çok andık.
Çok andık seni
Acabalarla biten sözlerle.
Sözde matemini çok tuttuk.
Sonra da unuttuk,
Unutmama yeminleri ederken sana.
Bugün gene huzurunuzdayız
Huzursuzca Atam.
Evet, izinizdeyiz
İzin(!)den döndük döneli.
Senin için yazdık
En güzel şiirleri,
Her dizesinde mavi gözlerin
Sarı saçların.
Her dizesinde avuntulara
Terk edilmiş benliğin.
Seni anlayamadık
Seni anlatamadık Atam,
Ezberlemeyi tercih ettik,
Güçsüz hafızamızla,
Çok sözler verdik masa başında,
Sözümüzü tutmadık kasa başında,
Düşünmeden düşlere daldık,
Düşlerle düştük bataklığa .
Yalnızlığını anlayamadık.
Yalnızlığını umursamadık.
Düşüremedik seni bataklığımıza
Düşünemedik.
—
Evet ya Gazi
Issız bir gemide gidiyoruz
Kaptanının, tayfasının
ve yolcusunun
Biz olduğu
Bizsiz bir gemi
.
Gemi yol almıyor şimdilerde.
Bazen gemi azıya alan Atlar gibi hırçın
Bazen umarsız.
Gemi su alıyor ATAM.
Bendelerin
İhanetin eşiğinde.
Unutulmazlıklara
Elmas çivilerle yazsaydık adını
Karşılar mıydık bilmem o engin muradını..
Sonra da Atatürkçüyüz dediler,
Huzurunda, çelik mavisi gözlerine baka baka,
Halbûki onlar bu yola girmeden
Gemileri yakmışlardı.
Unutmuşlardı yalan söylerken
Yüz kızaracağını
Ama artık biz diyoruz ki;
İçimizdeki huzurla huzurunuzdayız.
ATATÜRKÇÜYÜZ!
Atatürkçülük yol demek, su demek,
Atatürkçülük fabrika demek, aş demek,
Atatürkçülük şalterde alın teri emek
Atatürkçülük bu yola koyulan baş demek
Söz veriyoruz.
Sadece emanetlerin olan
23 Nisan, 19 Mayıs,
30 Ağustos, 29 Ekimlerde değil
Sadece aramızdan ayrıldığın
10 Kasım’larda değil.
Emanetlerinle sonsuza dek beraberiz ATAM.
Naciz bedenin belki toprak oldu ama
Emanetin ilelebet payidar olacaktır.
Sömürülmeyen Atatürkçülüğün yanındayız.
Sömürenlere, putlaştıranlara karşıyız.
İlkemiz “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.„ Sözün
Emanetin iki gözün ATAM.
Birliğe, dirliğe, her zamankinden daha çok
Muhtaç olduğumuz şu günlerde
Hep beraber diyoruz ki;
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE
Ne mutlu kendisini Türk hissedene
Ne mutlu ülkemiz insanlarına..
Ve gene diyoruz ki;
Ne kadar uzansa da masumlara cani eller,
Ne kadar yıldırmaya çalışsalar da bizi,
Ne kadar çok olsa da yalancılar güruhu,
Bekçisiyiz cumhuriyetin,
Bekçisiyiz devrimlerinin
İZİNİZDEYİZ.
Çok oldu izinden döneli.
Erhan Ziya SANCAR
10 Kasım 1993
Erhanım, Erhan Hocam, Sayın sevgili Müdürüm;
Kardeşim, arkadaşım, meslektaşım,
Farkettin mi, 1993 ten bu güne, bir çeyrek yüzyılı devirmişiz. Neredeyse hiç birşey değişmemiş.
Yazdıkların bu gün de geçerli.
Senin yazdıklarının bu günde geçerli olacak kadar o yaşlarda çocukça öngörüne mi sevineyim, aynı şeyleri hala dert edinip maruz kaldığımıza mı üzüleyim bilemedim.
Bilemedim ama bilmek te istemiyorum.
Ön yargıları ve beyin korteksi üstündeki dogma ve skolastik zihniyetleri kırmak o kadar zor ki… Yine de mücadeleye devam.
Bizler ÖNCE KENDİMİZİN, ardından, kurumumuzun, ülkemizin EDİTÖR leriyiz. Bizler, toplumun ve sistemin hatalı yanlarını gören (görmesi gereken) mezunlarıyz. Eleştireceğiz, hataları söyleyeceğiz, DİBİNE KADAR HEMDE. Ama sadece eleştirmeyeceğiz. Eleştirirken, çözüm İHDAS edeceğiz.
Bu bizim mihenk taşımız olacak.
Yapmak için yıkmak gerekirse yıkılacak ön yargılar ve skolastik zihniyet… VEEE KİBİR DAĞLARI.
Selam ve dua ile kardeşim.