2018 yılında bilgisayar oyunları üreten Gram Games adındaki Türk yazılım şirketi, Amerikan Zynga şirketine 250 milyon dolara satıldı. Aynı yıl Opsgenie adındaki bir başka Türk yazılım şirketi ise İngilizlere 295 milyon dolara satıldı. 2019 yılında bilgisayar oyunları üreten Masomo adındaki Türk yazılım şirketi, İngiliz Tancet şirketine 100 milyon dolara satıldı.
2020 yılında bilgisayar oyunları üreten Peak Games adındaki Türk yazılım şirketi, Amerikan Zynga şirketine 1,8 milyar dolara satıldı. Yine bilgisayar oyunları üreten Rollic Games’in yüzde 80’ini 168 milyon dolar ödeyen Zynga şirketi satın aldı. Aralık 2018’de kurulan Rollic Games, 21 ay gibi kısa bir sürede 200 milyon dolar değerine ulaştı.
1,8 milyar dolara Amerikan Zynga şirketine satılan Peak Games, 2010 yılında İstanbul’da bir apartman katında kuruldu. 100 kişinin çalıştığı şirket, 10 yılda 1,8 milyar dolarlık (14 Milyar TL) piyasa değerine ulaştı. Dünya çapında 30 bin çalışanı, Türkiye, Romanya, Rusya, Çin, Güney Afrika, Tayland ve Pakistan’da olmak üzere 7 ülkede 18 üretim tesisi, 31 ülkede 33 satış ve pazarlama ofisi ve 11 markasıyla 130’dan fazla ülkede ürün ve hizmet sunan Arçelik’in borsa değerinin de 16 milyar TL olduğu dikkate alındığında; teknoloji şirketlerinin önemi çok daha iyi anlaşılmaktadır. Teknoloji konusunda dünya ölçeğinde bir noktaya gelebilmemiz ve ülkemizdeki teknoloji şirketlerinin sayısını arttırmak için iyi yetişmiş on binlerce yazılım mühendisine ihtiyacımız vardır.
Teknoloji şirketlerinin ortak özellikleri, kurucuları ve çalışanları ağırlıklı olarak 25-35 yaş arası geçlerden oluşması, lise eğitimlerini fen ve Anadolu liselerinde, üniversite eğitimlerini ise İYTE, ODTÜ ve İTÜ gibi ülkemizin seçkin eğitim kurumlarında almış olmalarıdır.
Ülkemizde uluslararası nitelikte teknoloji şirketlerinin sayısının artması ancak gençlerimize; fen liseleri, İYTE, ODTÜ ve İTÜ gibi eğitim kurumlarında iyi bir eğitim vermekle mülkün olacaktır. Ancak son yıllarda ülkemizde hayata geçirilen eğitim politikalarının merkezinde, fen liselerini, İYTE, ODTÜ ve İTÜ gibi yüksek eğitim kurumlarını dışlamakta ve değersizleştirmek vardır.
İzmir’de LGS sınavıyla öğrenci alan 95 lise tercih sırasına göre sıralandığında, ilk 30 lisenin tamamı fen ve Anadolu lisesinden oluşmaktadır. Sıralamada 35 ile 95 arasında yer alan liselerin tamamı meslek liseleri ve imam hatip liselerinden oluşmaktadır. İçlerinde tek bir fen ve Anadolu Lisesi yoktur. LGS sınavları sonrası okul tercihleri ve okul giriş puanları bize, evlatlarımızın çok büyük bir bölümünün fen ve Anadolu liselerinde okumak istediğini gösteriyor.
Fen lisesinde eğitim alan birim öğrenci başına yapılan kamu harcaması ile meslek liselerinde ve imam hatip liselerinde birim öğrenci başına yapılan kamu harcamaları arasında kayda değer bir fark yoktur. Bunun yanı sıra Milli Eğitim Bakanlığı’nın(MEB) fen liseleri için yeterli okul ve öğretmen alt yapısı vardır. MEB evlatlarımızın fen ve Anadolu liselerinde okuma taleplerini karşılayacak imkânlara sahiptir. Ancak bilinçli bir şekilde fen ve Anadolu liselerinin sayısı arttırılmamakta ve bu okullara yeterli bütçe ayrılmamaktadır.
İzmir il merkezinde MEB’e bağlı 3 tane fen lisesi var. Evlatlarımızın Bornova Fen Lisesine girmek için lise geçiş sınavında yüzde 0,1 (1000/1), Buca Fen Lisesine girmek için yüzde 0,38 (1000/3,8) ve Çiğli Fen lisesine girmek için % 2,8(1000/2,8) dilim içinde yer alması gerekiyor. Bir başka ifade ile İzmir’de sınava giren 70 bin evladımızdan sadece 374 tanesi söz konusu fen liselerine girebiliyor. Başka bir ifade ile LGS sınavına giren her 1.000 öğrenciden sadece 5’i İzmir merkezdeki fen liselerine girebiliyor. Konak İlçesinde MEB’e bağlı 32 lise içinde tek bir fen lisesi yoktur. Daha vahim olanı, Konak-Çeşme arasındaki 10 ilçede MEB’e bağlı 100’ün üzerindeki lise içinde te bir fen lisesi yoktur.
İzmir merkezdeki fen liselerinin sayılarını 20 kat arttırıp, 3’ten 60’a çıkarsanız bile LGS sınavına giren her 1.000 öğrenciden ancak 100’üne fen liselerinde eğitim verme imkânına sahip olacaksınız ve evlatlarımızın fen liselerinde okuma taleplerinin yarısı bile karşılanmayacaktır.
Çocuklarını özel okullarda okutmaya mali güçleri yetmeyen dar gelirli ailelerin çocuklarının büyük bir bölümü, okumak istedikleri okullarda değil, AKP iktidarının arka bahçesi olarak gördüğü okullarda eğitim almak mecburiyetinde kalmakta, bu durum evlatlarımızı okullardan ve eğitimden uzaklaştırmaktadır.
Sorun lise eğitimi ile sınırlı değildir. Öğrencisi olmayan 100’lerce hayalet fakülte için, 100 milyonlarca TL bütçe ayıran, binlerce kadro tahsis eden AKP iktidarı, ODTÜ, İTÜ, Boğaziçi gibi ülkenin seçkin eğitim kurumlarının, gerekli bütçe ve kadro taleplerini karşılamadığı için söz konusu eğitim kurumları dünya sıralamasında her yıl geriye gitmektedir.
1 Milyon Yazılımcı yetiştirme projesi ile ilgili olarak Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Tarihi bir istihdam hamlesi olan bu proje, Türkiye’ye ve gençlerimize yazılımda çok daha ileri noktaya ulaşma imkânı sağlayacak.” demekte ve kendisini Ekonomi Programı Eylem Planı kapsamındaki istihdam projeleri içerisinde en fazla bu projenin heyecanlandırdığına işaret etmektedir.
Sayın Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak daha önce de TOBB ile birlikte bir yılda 2,5 milyon yeni istihdam projesi başlatmıştı. Ancak gelinen noktada uygulanan yanlış ekonomik politikalar yüzünden tek bir ilave istihdam yaratılamadığı gibi, 1,5 milyon insanımız işini kaybetti. AKP iktidarının eğitim politikaları ile 1 milyon yazılımcı yetiştirme projesi hiçbir zaman gerçekleşmeyecek, gündemi değiştirmek ve gençleri aldatmaya yönelik politik bir söylemden öteye gidemeyecektir.
1 milyon yazılımcı yetiştirmek bir yana, 100 bin yazılımcı yetiştirmek için bile en azından 10 yıllık süreye, büyükşehirlerimizdeki fen liselerinin sayısını on kat arttırmaya ve İYTE, ODTÜ ve İTÜ ayarında en az 50 üniversiteye ihtiyacımız vardır.
SONUÇ: Yazılımcı yetiştirme projesinin başarılı olmasını gönülden arzu ediyorum. Ancak eğitim kalitesinin mutlaka yükselmesinin gerektiğini evlatlarımızın zorla imam hatiplere gönderilmesinin yanlış olduğunu hatırlatmak istiyorum. Ülkede 5 bin 138 imam hatip lisesine karşı sadece 310 fen lisesinin olması yanlıştır. Bu arada milyonlarca evlâdımızın ve vatandaşımızın, hiç denetlenmeyen/müritlerini köle gibi kullanan/çıkar peşinde koşan/dinimizi istismar eden sayısız cemaatlerin tasallutu altında olması da çok büyük tehlikeler arz etmektedir.
Üniversitelerimizin çoğunun durumu da içler acısıdır. 203 üniversite rektörünün 68’inin uluslararası yayını yoktur. 71’inin yayınına da hiç atıf yapılmamıştır. Bu çok vahim ve utanılacak bir durumdur.
Liyakat sistemine sırt çevirir, sadece yandaşlığı ve mutlak itaati esas alırsak, başka sonuç da beklenemez.
Bu arada orman yakan hainleri lanetliyorum. Cenab-ı Hak; hepsini kahretsin.