Mühendislikte ‘Sismik Izolatör’ veya ‘Deprem Söndürücü’ olarak adlandırılan ‘Depremsavar’ ın bu nükteli isminin babası bendenizim. 1999 yılında büyük depremleri yaşadığımızda Rahmetli Başbakan Ecevit’in 57. Koalisyon Hükümetine MHP kontenjanından ‘Başbakan Başdanışmanı’ olarak atanmış, ancak yetki verilmeyince pek hareket imkanı bulamamıştım. Kendi kendime bir şeyler yapmaya çalışıyordum. Depremsavar’ı o günlerde keşfettim. Atatürk Havalimanı’nın yeni terminali inşaat halinde idi. Deprem sırasında çatısı kolon başlarından kurtulmuş ve 1 metre kadar kaymıştı. Çatı yerine geri çekilirken kolon başlarına bu cihazlardan yerleştirildi. Hava limanına gidenler kolonlar ile piramidal çatının birleştiği noktalarda bu mavi apareyleri göreceklerdir.
Depremde hasar gören Bolu Viyadükleri’ne de depremsavarlar konması gündeme geldi. Zamanın Bayındırlık Bakanı’na bahsettim. Bakan Bey ile derhal ABD ye gidip fabrikayı gezdik, izahatları dinledik. Yanıma aziz ağabeyim rahmetli Y İnş. Müh Prof. Dr. Hasan Karataş Beyi de aldım. Kaliforniya Universitesi bünyesinde Pasifik Okyanusu kıyılarında Dünyanın en büyük deprem laboratuarında bahis konusu cihazın testlerini izleyip uzmanlardan bilgi aldık. Bu laboratuarda koca binalar test edilebiliyordu, boyutlar devasa idi.
Çeşitli sismik izolatörler vardı. Yağlılar, yaylılar, vb.. Ancak o günlerde, Genç bir Amerikalı mühendis’in eseri olan ve bizim AHL de kullanılan ‘Friction Pendulum’ adlı sistem tercih ediliyordu. Anladığımız kadarı ile o tarihlerde bu sismik yalıtım sisteminin diğerlerine bir üstünlüğü vardı. O da uygulandığı bina veya köprü deprem sonrası orijinal konumuna geri dönmüş oluyordu. Diğer depremsavar sistemlerinde de bina yıkılmıyor, ancak deprem sonrası azıcık yerinden kayık, birazcık şakulden kaçık bir konumda kalabiliyordu. O zaman da yıkım yine kaçınılmaz oluyordu. Neticede, incelemeye gittiğimiz sistem seçildi ve Bolu Viyadüklerine başarı ile uygulandı. Sabiha Gökçen Havalimanında da kullanıldı. Bazı hastanelerimiz, otellerimiz de sistemi monte ettiler.
Depremsavarlar güçlendirilmesi mümkün olmayan, yıkılmak istenmeyen, yıkımı büyük maddi kayba yol açabilecek binalar, köprüler ve özellikle Ülkemizdeki tarihi eserler ve anıtlar gibi yıkılması veya güçlendirilmesinin düşünülmesi dahi mümkün olmayan yapıtlar için çok uygun bir depremden korunma sistemidir. Mevcut yapılara da yukarıda yaşayanların haberi bile olmadan monte edilebilmektedir. Çok basit olarak izah etmek gerekirse, bodrum katı seviyesinde askıya alınan bir kolon kesilmekte ve çıkarılan dilimin yerine ve bir nevi amortisör gibi bu cihaz monte edilmektedir.
Bu işlem her kolon için tekrarlanmaktadır. Yeni inşa edilecek yapılarda da daha da kolay bir şekilde uygulanabilmektedir. Ülkemize ithal edilmesi gerekli olduğundan Depremsavar’ların sıradan binalara uygulanması bugün için ekonomik ve pratik olmayabilir. Ancak patent sahibinin izniyle Ülkemizde imalatı yapılabilir ve sistem geniş kullanıma açılabilir. Benden söylemesi…Zaten söylemekten, yazmaktan başka bir şeye gücüm yetmiyor ki…